Hukuk işçilerin asgari gelirini belirlemekle birlikte bu gelirin eksiksiz elde edilmesini de güvence altına alır. Ücretin korunmasına ilişkin kuralları inceleyelim
Asgari ücretin gündemde olduğu bugünlerde asgari ücret gibi hukuk sistemimizde ücreti korumaya yönelik getirilen diğer düzenlemelerin de açıklanmasının yerinde olacağı düşüncesindeyim. Çünkü hukuk sistemleri işçilerin elde edeceği asgari geliri belirlemekle birlikte bu gelirin eksiksiz olarak elde edilmesini de güvence altına almayı amaçlar.
Bu güvence bulunmazsa belirlenen asgari ücret kâğıt üzerinde bir tutar olur, gerçek hayatta işçiler bu tutarın çok daha altında çalışmak zorunda kalır. Bugünkü yazımda ücretin korunmasına ilişkin kurallara değineceğim.
Ücret ödemelerinde farklı dönemler belirlenebilir. Fakat ücretin çok sık ödenerek işçi tarafından hemen harcanmasının önüne geçmek ve de çok aralıklı olarak ödenerek işçinin uzun süre ücretsiz çalışmasını engellemek için ücret ödeme dönemleri sınırlandırılmıştır.
Zamanında ödeme...
Kanuna göre ücret en erken haftada bir, en geç ise ayda bir ödenebilir. İşveren çalışanın ücretinin iki ayda bir ödeneceğine ilişkin bir düzenleme yapamaz.
Ücretin ayda bir ödeneceğine karar verilmesi halinde, işveren ödeme yapacağı ayda, önceki ayda ödeme yaptığı günden daha ileri bir günde ödeme yapamaz. Örneğin, bir önceki ay ücretler ayın 8’inde yatırılmışsa, bir sonraki ay en geç 8’inde ücretin ödenmesi gerekir.
Ücreti ödenmeyen işçiye çalışmaktan kaçınma hakkı tanınmıştır. Ücreti ödenmeyen çalışan işyerine gelip mutat işlerini yapmama hakkına sahip. Fakat ücretin ödenmediği ilk gün çalışmayı bırakmanın kötü niyetli bir davranış olacağı düşünülerek buna sınırlama getirilmiştir.
İşçiler ancak 20 gün boyunca ücretleri ödenmezse, 20. günün sonunda çalışmaktan kaçınma hakkına sahiptir. Buradaki ücretin içine hem temel ücret hem de ücret ekleri sayılan prim, ikramiye, yol ve yemek yardımı gibi yardımlar ile fazla çalışma ücretleri de dahil. Bunlardan herhangi birinin ödeme zamanından itibaren 20 gün boyunca ödenmemesi halinde, çalışan çalışmaktan kaçınma hakkına sahip olacaktır.
Gününde ödenmeyen ücrete faiz talep edilebilir. Bu faiz, yasal faizden daha yüksek olan mevduata uygulanan en yüksek faiz oranıdır. Hatta bu ücret toplu iş sözleşmesinden kaynaklanıyorsa, bu kez daha da yüksek olan işletme kredilerine uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanacaktır. Fakat bu faizlerin istenebilmesi için işverenin temerrüde düşürülmesi gerekmektedir. Bunun için de ücretin ödenmesi için işverene ihtar çekilmesi zorunludur.
TALEP GECİKMEMELİ...
Çalışanların en çok karıştırdıkları konuların başında ödenmeyen ücretlerin en fazla ne kadar sürede talep edilebileceği gelmektedir. Ücretlere ilişkin zamanaşımı süresi 5 yıl olarak belirlenmiştir. Ücretin ödeme zamanından itibaren 5 yıl içinde dava veya diğer takip yollarıyla talep edilmeyen ücret zamanaşımına uğrayacaktır. İşçinin o işyerinde çalışmaya devam etmesi sonucu etkilemeyecektir. Örneğin, 15 yıldır aynı işyerinde çalışan bir işçi, 10 yıldır fazla çalışma yaptığını fakat bunların ücretinin ödenmediğini iddia ediyorsa, ancak dava açtığı tarihten önceki 5 yıl içinde ödenmeyen bir fazla çalışma ücreti varsa, onu talep edebilecektir.
Kıdeme hak kazandırır
Ücretin ödenmemesi halinde çalışanların iş sözleşmelerini derhal feshetme hakları vardır. İşçi ücretin ödenmemesi nedeniyle iş sözleşmesini derhal feshederse kıdem tazminatına hak kazanır. Fakat fesih kendisi tarafından gerçekleştirildiği için bu durumda ihbar tazminatına hak kazanamayacaktır. İşçinin ücretinin sadece ödenmemesi değil, geç ödenmesi de derhal fesih nedenidir. İşveren ücreti geç ödüyorsa, işçi iş sözleşmesini haklı nedenle feshederek kıdem tazminatı talep edebilir.
Dörtte birinden fazla haczedilmez
İş Kanunu’na göre ücretin ancak dörtte biri haczedilebilir. Burada kural olarak haczin ne için konulduğunun bir önemi bulunmaz. İster devletin bir alacağı olsun, ister işçinin kredi kartı borcu olsun, isterse işverenin malzemesine verilen bir zarar için olsun, ücretinin dörtte birinden fazlasına haciz uygulanamaz. Bunun tek istisnası, nafaka alacaklarıdır. İşçinin nafaka ödeme zorunluluğu varsa, nafaka alacaklısı olan kişiler, bu kişinin ücretine herhangi bir sınırlamaya tabi olmadan haciz uygulatabilirler.
Kesinti onaya tabi
Fakat kıdem tazminatı gibi tazminat niteliği taşıyan işçi alacakları bu yasak kapsamında değildir. Kıdem veya ihbar tazminatının tamamı haczedilebilir. Çalışma hayatı içinde işçilerin birçok durumda işverene zarar verebildikleri bilinen bir gerçek. Ücretin işçinin tek geçim kaynağı olduğunu kabul eden yasa koyucu, işçinin işverene verdiği zararlar için ücretinden kesinti yapılmasını da birtakım sınırlamalara tabi tutmuştur. İşveren ancak işçinin kasten zarar verdiği ve bu durumun mahkeme kararıyla sabit olduğu durumlarda, işçinin ücretinden kesinti yapabilir. Bu oran da haciz gibi dörtte biri geçemez. Böyle bir mahkeme kararı yoksa, işveren kesinti yapabilmek için işçiden yazılı onay almak zorundadır. İşveren onay vermeyen işçiye karşı icra takibi başlatmak zorunda kalacaktır.
Peki raporlu süreler ücretten kesilir mi?
Çalışanların ücretleri ya yaptıkları işin miktarına veya süresine göre ya da belirli bir dönem esas alınarak belirlenir. Yapılan işin süresine göre ücret belirlenmesinde işçi ayda 15 gün çalıştıysa 15 günlük ücrete hak kazanır. Belirli dönem esas alındıysa işçi fiilen yaptığı çalışma süresinden bağımsız, her ay aynı ücrete hak kazanır. İlgili ay ister 28, ister 30, isterse de 31 gün çekmiş olsun işçinin alacağı ücret tutarı değişmez. İşçi her ay yaptığı fiili çalışma süresi dikkate alınmaksızın aylık ücrete hak kazanır.
İşçinin fiili çalışmasına bakılmaksızın her ay aynı tutarda ödenen ücrete maktu ücret denir. Rapor süresine ait ücretin kesilmesi de bu iki ücret türü için farklılık göstermektedir. İlk ücret türü açısından, ücrete hak kazanmak için çalışmak gerektiğinden raporlu olunan sürenin ücreti de doğal olarak ödenmeyecektir. Fakat maktu ücret için durum biraz daha farklıdır. Maktu ücrette işveren raporlu olunan günler için çalışanın ücretinden kesinti yapamaz.
Çalışan nasıl farklı çeken aylar için aynı ücreti almayı kabul ettiyse, işveren de çalışanın bazı aylarda hastalanmasına rağmen aynı ücreti almasını kabul etmiştir. İşveren ancak ilerleyen aylarda çalışana SGK tarafından geçici işgöremezlik ödeneği ödendiyse, onun kendisine verilmesini talep edebilir. Yani, işveren rapor alınan ayın ücretinden doğrudan kesinti yapma yoluna başvuramaz.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024