Türkiye’de taşeron çalışanlarının kamuda kadroya alınmalarından sonra kamu işçisi sayısı yaklaşık olarak bir milyon kişiyi buldu. Kadro kazanımı bu çalışanlar açısından elbette memnuniyet verici oldu. İlk olarak Yol- İş Sendikasının başlattığı mücadeleyle kazanılan davalar ve ardından 10 bin karayolları işçisinin kadroya alınması, kamuda 800 bine yakın yeni kadrolu kamu işçisinin önünü açmış oldu.
Bu kamu işçilerinin neredeyse tamamı sendika üyesi. Dolayısıyla toplu sözleşme sisteminin içerisindeler. Toplu sözleşme yapmak çalışanlar için çok önemli bir hak.
Nitekim 2023 yılında tarafların anlaşmasıyla kamu işçileri toplu sözleşme gereği yüzde 45 oranında ücretlerine zam aldılar. O dönem asgari ücret seviyesi kamu çalışanları için 15 Bin TL yapıldı, ayrıca bu rakamın üzerine yüzde 45’lik zam en düşük kamu işçisinin ücretini geçen yılın ilk altı ayı için 21 Bin 750 TL’ye yükseltti. Önemli bir kazanım yaşandı. Kamu işçisinin eline geçen rakamlar birçok özel sektör işçisinin elde ettiğinin çok üzerine çıktı.
İmzalanan toplu sözleşme gereğince, 2024 yılında ilk altı ay için yüzde 10 zam alınıyor, ikinci altı ay için de yine aynı oranda zam yapılıyor. Ancak yine sözleşmeye göre, enflasyon farkı da 6 aylık dönem için belirlenen zamlı ücretin üzerine ilave ediliyor.
Sözleşme başlangıcı
Ancak burada ortaya bir sorun çıkıyor, enflasyon geçen yıl beklenilenin üzerinde arttığı için elde edilen bu hak ciddi şekilde kayıpların ortaya çıkmasına neden oldu. Ayrıca sözleşme dönemlerinin kamu çalışanları için farklı tarihlerde başlaması kaybı daha da arttıracak. Nitekim sözleşmesi ocak ayında başlayan kamu işçilerinin ücretleri temmuz ayında yüzde 24.73 oranında arttı. Bu tarihte sözleşmesi başlayanlar yüzde 24.73’lük zamlı maaşlarını yeni aldılar.
Peki şubat ayında sözleşmesi başlayan aynı kamu işçisi ne alacak? İşte sorun burada ortaya çıkıyor; enflasyon oranının düşük çıkması bu çalışanlar aleyhine oldu. Çünkü yeni açıklanan enflasyon verisine göre bu işçilerin ağustos ayı ücretleri sadece yüzde 20.67 oranında artacak. Yani sözleşmesi ocak ayında başlayanla şubat ayında başlayan arasında ücretlerde ciddi bir fark ortaya çıkmış olacak. Diğer yandan bir de sözleşmesi mart ayında başlayanlar var, onlar da ise durum daha vahim hal alacak. Tahminlere göre bu grupta yer alanların ücretlerine ise sadece yüzde 18 veya 19 düzeyinde bir artış gelecek. Sonuç olarak aynı seviyede çalışan kamu işçileri arasında aynı işi yapmalarına rağmen farklı ücretler ortaya çıkacak. Elbette bu durum kamu işçileri arasında huzursuzluk yarattı. Bu nedenle Türk – İş Konfederasyonu konuyu öncelikli olarak gündemine aldı.
2023 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü kapsamında imzalanan toplu iş sözleşmelerinde yürürlük sürelerinin farklı aylarda başlaması ve enflasyondan kaynaklı 6 aylık ücret zamlarında farklılıkların ortaya çıkması nedeniyle Türk – İş yönetimi hükümetten Ocak ayı başlangıçlı toplu iş sözleşmelerindeki yüzde 24.73’lük zammın diğer aylarda başlayan sözleşmelere de uygulanması için ek çerçeve anlaşma protokolü imzalanmasını talep etti.
Geçtiğimiz günlerde Ergün Atalay başkanlığında toplanan Türk – İş Başkanlar Kurulu bu taleplerini bir bildiriyle kamuoyuyla paylaştı. Ayrıca bu talebin yerine getirilmesini sağlamak adına bir eylem planı yapıldığı da yine bildiri de ifade edildi.
Çalışma barışı
İşte bu gelişmelerin ardından eylem planı da netlik kazanmaya başladı. Türk – İş uzun süredir böyle bir eylem planı uygulamamıştı. Eylem planına göre ilk olarak Türk – İş Genel Başkan yardımcıları Ramazan Ağar, Eyüp Alemdar, Nazmi Irgat ve İrfan Kabaloğlu Ankara, İstanbul, Adana, Diyarbakır, İzmir, Trabzon, Bursa gibi illerimizde konfederasyona bağlı sendikaların yöneticileriyle bilgilendirme toplantısı yapacaklar. Ardından 20 Ağustos tarihinde 81 ilde basın açıklaması yapılacak ve sonrasında 26 Ağustos Çerkezköy ve 3 Eylül Zonguldak mitingleriyle sonuç almaya çalışacaklar. Eğer bu süreçte talepler karşılanmaz ise Ankara’da da büyük bir miting yapmayı planlıyorlar.
Türk – İş ayrıca vergi adaletsizliğini de bu eylemlerle gündeme taşımayı planlıyor. Türk-İş Başkanlar Kurulu, vergide adaletin sağlanması, “az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması” gerektiğini bu eylemlerle anlatacak. Vergi sisteminin 2025 merkezi yönetim bütçe kanunu görüşmelerinde gelir adaleti dikkate alınarak yeniden düzenlenmesini meydanlarda talep edecekler.
Umarım sonuç kamu işçilerinin yararına olur. Neticede aynı işte çalışan aynı işi yapanlar arasında ücret farklılığı işyerinde huzuru bozar, verimliliği düşürür. Bu nedenle çözümün sağlanması, taleplerin karşılanması başta çalışma barışının sağlanması olmak üzere her kesime faydalı olacaktır.