Cem Kılıç

Cem Kılıç

cem.kilic@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

8 Mart 1857’de daha iyi çalışma koşulları için başlattıkları grev sonrasında meydana gelen olaylar yüzünden 129 kadın işçi Amerika’daki bir tekstil fabrikasında can verdi. 1910’da Danimarka’da düzenlenen Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda söz konusu kadın işçilerin anısına 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasına karar verildi.
Türkiye 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü ilk kez 1921 yılında ‘Emekçi Kadınlar Günü’ olarak kutladı. Uygulamaya giren pek çok sosyal politikaya rağmen, Türkiye’de yaşayan kadınların hala sosyal yaşam içinde karşı karşıya kaldıkları çok ciddi sorunlar söz konusu. Özellikle çalışan kadınların yaşadığı problemlerin, iş ve özel yaşam arasındaki dengenin kurulmasının zorluğundan işyerinde maruz kalınan ayrımcılığa kadar uzanan çeşitli alanlarda ortaya çıktığı görülüyor.

İş - yaşam dengesi bozuk

İş ve aile yaşamı arasındaki dengeyi kurabilmek, tüm çalışanlar açısından büyük önem taşımakla birlikte, özellikle evli ve/veya çocuk sahibi kadın çalışanlar bakımından kritik öneme sahip.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından yayımlanan Yaşam Koşulları Endeksi’ne göre, çalışanların en yüksek iş - yaşam dengesine sahip olduğu ülkeler sıralamasında Danimarka, İspanya ve Hollanda ilk üçte yer alıyor. OECD’de çalışanların yüzde 13’ü haftalık 50 saatin üzerinde çalışıyor. Uzun çalışma saatleri nedeniyle özel hayata ayrılan süre azalıyor. Buna karşılık, Danimarka’daki çalışanların sadece yüzde 2’sinin çalışma süresi haftalık 50 saatin üzerinde, ayrıca doğum izni 52 hafta, doğum izninde ücretin tamamı ödeniyor, kadın istihdam oranı da yüzde 70’in üzerinde. İkinci sırada yer alan İspanya’da çalışanların günlük boş zamanı ortalama 16.1 saat.

3 kat fazla çalışıyoruz

Türkiye, Meksika, Güney Kore ve Japonya en uzun çalışma saatlerine sahip ülkeler. Meksika’da ebeveyn izinleri sınırlı. Güney Kore’de doğurganlık yüzde 1’lere inmiş, Japonya’da uzun çalışma ve trafik nedeniyle doğurganlık sürekli azalıyor.
OECD ülkeleri arasında Türkiye iş yaşam dengesi açısından ne yazık ki son sıralarda yer alıyor. Nedenleri ise şöyle:

- İş ve özel yaşam arasındaki denge tüm çalışanlar açısından sorunlu olmakla birlikte, Türkiye’de özellikle evli çalışanlar için daha büyük sorunlar söz konusu.

- Uzun çalışma saatlerinin çalışanların sağlığını bozabildiği ve iş yaşamının etkisiyle artan stresin çalışanların sağlığı açısından tehlikeli olabileceği kanıtlanmış durumda. Türkiye’de haftalık 50 saatten fazla çalışanların oranı yüzde 40.9. Bu, OECD ortalamasının neredeyse 3 katı.

- Türkiye’de erkek çalışanların yüzde 45’i, kadın çalışanların ise yüzde 31’i çok uzun saatler çalışıyor. Dolayısıyla, Türkiye işgücü piyasasındaki kadınlar iş ve yaşam dengesini yeterince kuramıyor. Bu durumda, evlendiğinde veya çocuk sahibi olduğunda çok sayıda kadın işi bırakıyor.

- Çalışanların işyerinde geçirdikleri süre, yani çalışma süreleri yıllık olarak incelendiğinde de Türkiye’deki çalışma sürelerinin OECD ortalamasının bir hayli üzerinde olduğu görülüyor.

Gelecekte, Türkiye’de çalışan kadınların iş ve özel yaşamları arasındaki dengeyi kurabildikleri, ev ve çocuk bakımını tek başına yüklenmedikleri ve erkeklerle eşit şartlarda yarışabildikleri günleri de kutlayabilmek dileğiyle...
Kadınlar günü kutlu olsun!