Uzun süredir dünyanın etkisi altında olduğu 3 önemli eğilim, küreselleşme, demografik değişim ve teknolojik ilerleme, işin ve çalışmanın doğasını önemli ölçüde değiştirdi. Söz konusu üç olgu, mevcut işlerin niceliğini, kalitesini ve bu işlerin kimler tarafından nasıl yapılacağını etkiledi ve etkilemeye de devam edecek. Son yıllarda daha çok teknolojik ilerlemenin yönlendirdiği yeni işlerin gelecekte müthiş fırsatlar sunacağı şüphesiz.
Dijital montaj hattı
Bugünün dünyasında işler küresel ve dijital bir montaj hattında yürüyor. Gelecekte, daha nitelikli işlerde istihdam edilen kişilerin kim için çalıştıkları, ne kadar çalıştıkları, nerede ve ne zaman çalıştıkları konusunda daha fazla söz hakkı olması muhtemel. Üstelik, teknolojik ilerleme bir yandan rutin görevlerin ve bazı işlerin ortadan kalkmasına yol açsa da diğer yandan daha fazla yeni iş imkanı yaratmaya devam edecek. Bu sayede, kadınlar, gençler ve engelliler gibi yeterince temsil edilmeyen kırılgan grupların işgücü piyasasına katılmaları için daha büyük fırsatlar doğabilir.
Peki ya zorluklar?
Artan küreselleşme, hızlı teknolojik ilerleme ve demografik değişimle ilişkili önemli zorluklar olduğunu da gözden kaçırmamak gerekiyor. Bu anlamda, otomasyon nedeniyle bazı rutin işler yok olacak. Dahası, mevcut işgücünün - özellikle daha yaşlı olanlar için - “ayarlama”, yani yeni teknolojilere uyum maliyeti de önemli olabilir. Ayrıca, daha üst düzey becerilere olan talepteki muhtemel artışla birlikte düşünüldüğünde, bu eğilimler kutuplaşan işgücü piyasasında farklı nitelik düzeylerine sahip işgücü grupları arasındaki eşitsizliklerin daha fazla artmasına da yol açabilir. Son olarak, demografik değişim, küreselleşme ve teknolojik ilerlemenin etkisiyle ortaya çıkan yeni çalışma biçimleri, yaratılan işlerin kalitesi bakımından ciddi endişeler de doğuruyor.
Sosyal beceriler önemli
İş dünyasında gerçekten fark yaratmak ve rakiplerin önüne geçebilmek için, sadece işini bilen ve deneyimli çalışanlara sahip olmak ihtiyaçları tam olarak karşılayamıyor. Empati becerisi, işe pozitif yaklaşım, iyi bir iletişim ve problem çözme becerisi gibi “sosyal beceriler” olarak tanımlanan beceriler de dijitalleşme çağında bir firmayı başarıya taşımak açısından oldukça önemli görülüyor.
Mesleki ve teknik beceriler, orta düzey beceriler olarak tanımlanıyor ve doğrudan istihdam edilebilirliği temsil ediyor. Sosyal beceriler ise üst düzey beceriler şeklinde tanımlanıyor ve yetenek etkisinin tetikleyicisi olarak görülüyor. Dolayısıyla, geleceği yaratacak ve rekabetin merkezinde yer alacak olan beceriler de esas olarak sosyal beceriler. Dahası, geleceğin işgücü piyasasına ilişkin öngörüler; iletişim, sosyal algı, yönlendirme, ikna ve müzakere becerilerinin yapay zeka veya robotik teknolojilerin kullanımı ile otomatikleştirilmesinin zor olacağı yönünde. Çünkü bu tür beceriler, doğrudan insanlar arasındaki etkileşim ile ilişkili.
Neler yapılabilir?
Geleceğe ilişkin kesin olan tek öngörü, geleceğin belirsiz olacağıdır. Bu nedenle, gelecek yıllarda çalışma dünyasını etkileyebilecek olası değişiklikleri şimdiden ayrıntılı olarak planlamak gerekiyor. Ancak bu planlama oldukça zor bir süreci barındırır. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı (OECD), Geleceğin İşleri ve Becerileri başlıklı raporunda bu konuda yapılabileceklere yer veriyor.
- Gençleri geleceğin işlerine hazırlamak için becerileri sürekli olarak geliştirmek.
- Güvencesizlik ve olumsuz çalışma koşulları gibi teknolojik değişim ve küreselleşmenin işgücü piyasalarına yansımalarını işgücü arzının orantısız şekilde üstlenmesini önlemek.
- Sosyal güvenlik sistemlerini yeni çalışma sistemlerine uyarlamak.
- Değişen beceri ihtiyaçları nedeniyle “yerinden edilmiş”, yani işini kaybetmiş işgücü için yeniden işe girişleri kolaylaştırmak.
- Firma düzeyinde ortaya çıkan zorlukları önlemek için sosyal diyalog mekanizmalarını geliştirmek.