Şirketlerin çalışanlarıyla empati kurmaları ve çalışanların tümünü kapsayan bir yaklaşım benimsemeleri denildiğinde, akla ilk gelen birim insan kaynakları oluyor. Ancak gerçekte bir şirkette “ofis empati programlarının” uygulanmasına en az katılan birim insan kaynakları. Çünkü şirketlerde empatinin öneminin en fazla farkında olanlar, bu birimler. Bu anlamda, CEO’lar ve yönetim kurulu üyeleri bile söz konusu programlara daha fazla katılıyor.
Empati, bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlardaki motivasyonu anlamak olarak tanımlanıyor. Yani, bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onu bakış açısıyla bakması, o kişinin duygu ve düşüncelerini hissetmesi, o kişiyle empati kurmak anlamına geliyor. Empati, iş hayatına hızla nüfuz etmiş durumda. Ancak empati kurmak her zaman çok kolay olmayabiliyor. Çünkü çalışanların ve yöneticilerin, yani şirkette bulunan herkesin kendine özgü bakış açısı, çevresi, yetiştirilme tarzı ve önyargıları var.
Küresel endeks var
İngiltere’de yayınlanan Küresel Empati Endeksi verilerine göre, empatik şirketlerin büyüme ve verimlilik oranları daha yüksek. Şirketlerin yönetim katındaki en üst düzey yöneticiler ile doğrudan şirket sahibi iş adamları, empati ile karlılığın ilişkili olduğunu düşünüyor. Ancak çoğu zaman şirket içinde empatiye yeterince önem verilmediği görülüyor.
Firma içi kültür, CEO performansı, etik ve sosyal medyadaki varlık durumu gibi faktörlere dayanarak hesaplanan Küresel Empati Endeksine göre 2015 yılı itibarıyla, bazıları Türkiye’de de faaliyet göstermekte olan, en “empatik” şirketler tablodaki gibi...
Geleceğin iş dünyası
Empatinin şirketler açısından önemine rağmen, ne yazık ki pek çok firma değişimin getireceği riskleri üstlenmemek adına “empatik” olmak için çaba harcamıyor. Bu noktada, sessizliğe en çok gömülen birimler de insan kaynakları oluyor. Ancak insan kaynakları birimlerinin bir an önce “şirketin empatik bir şirket olması ve en iyiler liginde yer alması için neler yapabilirim?” sorusuna yanıt araması gerekiyor. Dünya Ekonomik Forumu, teknolojik ve demografik değişimin son derece belirsiz olduğu iş dünyasında hayatta kalmak için empati programlarının kilit öneme sahip olduğunun altını çiziyor. İnsan kaynakları birimlerinin yetenek yönetimine her zamankinden daha fazla yatırım yapması gerekiyor.
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı değişim, önümüzdeki dönemde pek çok işin ortadan kalkacağını, mevcut işlerin bir kısmının değişip dönüşeceğini ve hatta insanlar tarafından yürütülmesine gerek kalmayacağını ortaya koyuyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından gerçekleştirilen “İşlerin Geleceği” araştırmasından elde edilen sonuçlara göre, 2020 yılından önce yaklaşık 5 milyon iş ortadan kaybolacak. Söz konusu işlerde insan gücü yerine yapay zeka, robotlar ve nanoteknoloji kullanılmaya başlanacak. Diğer taraftan, teknolojik yenilikler sayesinde özellikle matematik, mimarlık, mühendislik ve bilgisayar alanlarında 2.1 milyon yeni iş yaratılacağı tahmin ediliyor. Ancak yeni işler için ciddi bir rekabet de söz konusu olacak. Üstelik bu rekabet sadece işlere sahip olmaya çalışan işgücü açısından söz konusu olmayacak, aynı zamanda nitelikli işgücüne sahip olmak isteyen firmaların daha fazla rekabet etmesi gerekecek. Bu açıdan, “empatik” olabilmek daha da önem kazanacak.
Empati döneminde ayakta kalmak için insan kaynaklarının “insanı” sürecin merkezine koyması gerekiyor. Tek başına üretimin ve karlılığın merkezde olduğu süreç tamamlandı, “insan” faktörünün gerçekten işin odağında olduğu devrim yeni başlıyor.
Küresel empati endeksinde teknoloji şirketleri önde
Şirket Adı Sektör Skor
Microsoft Teknoloji 100
Facebook Teknoloji 93.21
Tesla Motors Otomotiv 87.68
Alphabet (Google) Teknoloji 87.32
Procter&Gamble Tüketim Malları 78.14
Apple Teknoloji 77.88
Johnson&Johnson Biyoteknoloji ve İlaç 77.84
Walt Disney Medya 76.90
Prudential Financial Finans 76.70
Audi Otomotiv 76.60