Askerlik, erkeklerin hayatlarına yön veren, genellikle kişinin kendisi dışında tüm ailesini de ilgilendiren ve hayat planlarını doğrudan etkilen bir süreci ifade ediyor. Bu nedenle askerliğin çalışma hayatına etkisi kaçınılmaz oluyor. Askerlik nedeniyle iş sözleşmeleri kesintiye uğrayabildiğinden çoğu firma işe alımlarda ya askerliğini yapmış kişileri ya da mümkün olduğunca erteleyebilecek kişileri tercih ediyor.
Ayrılmak şart değil
Askerlik zamanı geldiğinde kişinin işvereni ile konuşması ve bundan sonraki sürecin nasıl işleyeceğini belirlemesi gerekiyor. Çalışanın tek taraflı olarak iş sözleşmesini sürdürme hakkı bulunmasa bile çoğu işveren yetiştirdiği, emek verdiği bir çalışanı kaybetmek yerine iş sözleşmesini sürdürmeyi tercih edebiliyor.
İşverenlerin çalışanın iş sözleşmesini sona erdirmemeyi tercih etmesinde çalışanın giderken kıdem tazminatını ödemek zorunda kalacak olmaları da belirleyici oluyor.
Çalışanın o işverenin işyerlerinde çalışma süresinin bir yılı aşması halinde çalışan veya işveren iş sözleşmesini askerlik nedeniyle feshettiğinde çalışanın kıdem tazminatı hakkı doğuyor. O anda yüklü bir tutarı çalışanına ödemek istemeyen işveren, iş sözleşmesini askıya almayı öneriyor, çalışan da bunu kabul ederse iş sözleşmesi olduğu gibi devam ediyor. Burada çalışanın kabulü çok önemli.
İşe geri dönüş hakkı
Çalışanın işten ayrılmayı tercih etmesi halinde iş sözleşmesi derhal sona ermiyor.
Çalışanın o işverenin yanında çalıştığı toplam süreye göre belirlenen bildirim sürelerine göre işverene işten ayrılacağını bildirmesi gerekiyor. Askerlik dönemleri önceden bilinebilen tarihler olduğundan çalışanın işverene önceden bildirimde bulunması bir zorunluluk.
İş Kanunun 31. maddesine göre, askeri bir ödev nedeniyle işinden ayrılan işçiler, bu ödevin sona ermesinden itibaren iki ay içerisinde eski işverenlerine başvurularsa işveren tarafından işe alınmak zorundadırlar. Tekrar işe başlatılmanın talep edilebilmesi ve başlatmayan işverenden tazminat istenmesinde iş sözleşmesinin askıya alınmamış olması şarttır.
Askerlik borçlanması
Çalışanın iş sözleşmesi askerlik nedeniyle sona erdiğinde, çalışmasına bağlı olan sigortalılık süresi de kesintiye uğramakta, kişi emekliliği için gereken prim ödeme gün sayısını kaybetmektedir. Bu engellemeye yönelik olarak 5510 sayılı kanunda borçlanma kurumu getirilmiştir. Kişiler belirtilen askerlik sürelerini borçlanarak o dönemin prim ödeme gün sayılarına dahil edilmesini sağlayabilmekte.
Emeklilik kurumu
Bir diğer soru askerlik borçlanması halinde emeklilik statülerinin bu borçlanmadan etkilenip etkilenmeyeceği. 1 Ekim 2008 öncesinde sigortalı olan kişilerin hangi statüye göre emekli olacağı son 7 yılda prim ödediği statüye göre belirlenir. Son 7 yıl içerisinde Emekli Sandığı ve BağKur’a prim ödemiş bir sigortalı bu sürenin yarısından fazlasını hangi kuruma tabi olarak geçirmişse o statüden emekli olur. Çalışanlar emekli olmadan önceki son 1.261 güne çok dikkat etmeliler. Askerlik borçlanması ile kazanılmış günler son 1.261 günün hesabında dikkate alınmaz. Askerlik borçlanması askerliğin yapıldığı dönemdeki sigortalılık statüsünü göre değerlendirilir.
Statü değiştirmez
Emekli olunacak sürenin hesabında son 7 yıla dikkat edilmesi ise çalışanların emekli aylıklarını etkileyeceği için çok önemlidir. Askerliğini emekli olmadan önce borçlanarak tabi olunan statüdeki sürenin artırılması mümkün olmadığı için askerlik borçlanması emekli olunacak statüye bir katkı sağlamaz.