İstanbul Valisi, bir paragraflık konuşmasıyla sadece devlet aklının (hala) nasıl çalıştığını mükemmelen sergilemekle kalmadı, Meclis’in aylarca çalışıp çıkarttığı ve bir “demokrasi atılımı“ olarak tanıttığı 4. Yargı Paketi’ni de çöpe attı.
O paragrafa yakından bakalım:
* * *
1) “Dilan kızımız marjinal grup üyesidir“ cümlesi soğuk savaş döneminden kalmadır. İnsan hakları mücadelesi oraları çoktan aştı. Dilan‘ı bilmem; ama çağdaş toplumda herkesin marjinal olma hakkı vardır. Devlete düşen -şiddet içermediği sürece- her marjinale ifade alanı açmak ve özgürlüğünü güvence altına almaktır.
2) “Yaralananların 3’ü de militandı“ derseniz, çağdaş toplum sizi hemen “Getir mahkeme kararını“ diye sorguya çeker. Getiremezseniz yargısız infazdan dolayı istifanızı ister. Bir yaralıyı mahkeme kararı olmaksızın militanlıkla suçlayan devlet adamı da, hukuku yaralayan bir militan durumuna düşer.
3) “Bizde kayıtları var, çatışma içindedir“ lafı, darbe dönemlerinin fişlemeci mantığının aynen sürdürüldüğünün kanıtıdır. Bütün fişlerin çöpe atıldığı yalanını belgeler.
4) Kaldı ki polisten yansıyan haberlere göre Dilan‘ın Emniyet arşivinde suç kaydı yoktur. “Türkiye Devrim Partisi“ üyesi olduğu, Söz dergisi dağıttığı kayda geçirilmiş, hiçbir eyleme katılmadığı belirlenmiştir. 4. Yargı Paketi’nde ve AİHM kararlarında şiddet içermeyen eylemin cezalandırılması, ifade özgürlüğünün ihlali sayılmıyor muydu? Devlete Meclis mi hükmediyor, polis mi?
5) Velev ki Dilan yasadışı örgüt mensubu olsun, 1 Mayıs’ta polise taş attığı görülsün. Buna karşılık polisin yapması gereken, hedef gözeterek ve kapsülün üzerinde yazılı “İnsanların üzerine atmayın“ talimatını çiğneyerek genç kızı gaz fişeğiyle başından vurmak ve peşine düşüp sığındığı evde hırpalamak mıdır?
6) “Dilan adlı kızımız...” diye başlayan cümledeki şefkat tonlaması, onu teröristlikle suçlayan bir devlet adamının açıklamasına değil, 17 yaşındaki “çocuğu“ koruyan bir kamu görevlisine yakışır. “Kızını” dövmekle değil korumakla görevli devlet, bunu yapamadıysa en azından bir özür borçlu değil midir?
7) “Aldığımız karar doğrudur. Dünyanın ne kadar mahkemesi varsa müracaat edilebilir“ de ne demektir? Uygar dünyanın, Türkiye’nin de tanıdığı bir tane mahkemesi vardır; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi... O da Taksim’de 1 Mayıs yasağı uygulanmasının ve göstericilere karşı orantısız güç kullanımının hukuksuz olduğunu, ifade ve toplantı özgürlüğünün ihlal edildiğini yakın zamanda karara bağlamıştır. Bu karar karşısında Vali Bey’in “vicdan mahkemesi“ nasıl beraat verebilmiştir?
* * *
“Hukuk devleti“ ile “polis devleti“ arasındaki fark şu:
“Polis devleti“, güvenlik için hukuktan vazgeçebilir.
“Hukuk devleti”, biri için diğerinden vazgeçilirse ikisinin de yok olacağını bilir.
Biz hukuk devleti istiyoruz.
Tabii bir de ona yaraşır valiler...