Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hüseyin Çözen, Profesyonel Haber Kameramanları Derneği’nin Başkanı...
Kanal D’de kameraman olarak çalışan bir arkadaşımız...
Babası yönetmen Musa Çözen abimiz, mesleğin duayenlerindendir.
Hüseyin geçenlerde trafiğin yoğun olduğu akşam saatlerinde, Ankara Söğütözü’ndeki Ulusoy durağına İstanbul’dan gelen annesini karşılamaya gitmiş. Annesinin valizini bagaja yerleştirirken, Bayındır Hastanesi’nin durağından bir taksici, trafiği engellediği için Hüseyin’e küfretmiş. Tartışmışlar. Taksici Hüseyin’e tekme tokat girişmiş. Tabii durakta bekleyen taksiciler de koşup kavgaya dalmışlar.
Hüseyin can havliyle arabaya atlayıp annesiyle oradan uzaklaşmış. Ama 50 metre ilerde iki taksici kendisini durdurmuş. Hüseyin, özür dileyeceklerini sanıp arabasının camını açınca ikinci kez saldırıya uğramış. Annesinin yanında yumruklanmış. Taksiciler, arabasının fotoğrafını da çekip ölümle tehdit etmişler.
Ankara Şoförler Esnaf Odası olayı kınadı ve dayakçı şoföre 15 gün uzaklaştırma verdiklerini açıkladı.
* * *
Bir ay önce de Şişli’nin en işlek caddesinde, yine bir taksi şoförünün, trafikte tartıştığı kadın sürücüyü feci şekilde dövmesinin görüntüleri yansımıştı ekrana... (http://www.ntvmsnbc.com/id/25213508/)
Geçenlerde Kurtlar Vadisi dizisinin senaristi Bahadır Özdener de benzer bir saldırıya uğramış.
Bir arkadaşıyla Beşiktaş İskelesi önünden çevirdikleri taksiye Nişantaşı’na gitmek istediklerini söylemişler.
Taksici “Nişantaşı’na gitmem” demiş.
Özdener de tepki olarak kapıyı sert kapatmış.
Taksici elinde gözyaşartıcı spreyle fırlamış koltuktan... Yine gören taksiciler koşmuş. Özdener, arkadaşıyla bir minibüse atlayıp kurtulmaya çalışmış. Ancak 8-10 kişilik grup takipteymiş. Özdener’in arkadaşı minibüsten indirilmiş, yere devrilmiş, yumruklanıp tekmelenmiş.
Haberde, saldırıya uğrayanların adı vardı, ama dayakçı taksicinin adı baş harfleriyle yazılmıştı.
Neyse ki saldırgan hakları konusunda hassasız!
* * *
Taksicilerin sık sık, üstelik ölümcül saldırılarla karşılaştığını biliyoruz.
Gün boyu şehir trafiğinde direksiyon sallamanın ve her an “Şimdi kim arka koltuktan boğazımı sıkıp rızkımı çalacak” tedirginliğiyle yaşamanın zorluğu da malum...
Ama bunun acısını yolcudan çıkarmak, yetkililerin vurdumduymazlığına güvenip şehir eşkıyalığına soyunmak olacak iş değil.
Kendilerine dönük saldırılarda desteğimizi isteyen taksicilerin, kendi arkadaşlarının saldırganlığı karşısında da mesleki refleksle davranmayıp önlem alması, bu eşkıyaları dışlaması gerekiyor.
Bu vesileyle bir de mesleki bir özeleştiri yapalım:
TV haberlerinde, dizilerinde bizler de, şiddeti gösterelim derken bazen onu efektler, müziklerle baharatlayıp tekrar tekrar göstererek belki farkında olmadan saldırganı üne kavuşturuyor, mağduru bir kez daha eziyor, seyirciyi özendiriyoruz.
Şiddeti, sıradan bir olay, meşru bir hak arama yöntemi gibi sunuyoruz.
Bunun kendi kuyumuzu kazmak anlamı taşıdığını düşünemiyoruz.
Umarım, iki meslektaşımızın başına gelenler, taksici terörüne dikkati çekerken, bizi de haberler ve dizilerdeki ölçüsüz şiddeti dizginlemeye sevk eder.