Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Telefon çaldı, Polonya Cumhurbaşkanı Aleksander Kwasniewski bağlandı."Hello my dear President" ("Merhaba sevgili Cumhurbaşkanım") diye samimi başladı Demirel...Onu geçen hafta sonu Avrupa Birliği referandumunda aldıkları yüzde 82'lik "Evet" oyundan dolayı kutladı. "Sizin ve sokaktaki Polonyalı'nın coşkusunu paylaşıyorum. Harika bir iş başardınız" dedi.Türkiye'de işlerin yolunda olduğunu, seçim sonrası siyasetin istikrara kavuştuğunu söyledi, Türkiye'nin tam üyeliğine destek istedi."Eşim ve ben son buluşmamızı hâlâ unutamıyoruz" diyerek eşiyle Türkiye'ye davet etti.***Telefon kapanınca Polonyalılara özendiğimi söyledim Demirel'e..."Şimdi Kwasniewski sizi arıyor ve kutluyor olmalıydı" dedim.Öyle ya, 22 yıl önce birkaç arayla darbe yemişti Türkiye ve Polonya...Türkiye'de Demirel'i alaşağı eden askeri müdahale, 3.5 ay sonra da Polonya'da Gdansk Dayanışmacılarını ezmişti.İlk konuşmasında NATO'ya bağlılığını açıklayan Org. Evren'in ardından, gözündeki iltihaplanma yüzünden sürekli koyu renk gözlük takan Gen. Jaruzelski de Lenin resmi önündeki ilk hitabında Varşova Paktı'na sadakat bildirmişti.O zamanki Polonya, boş raflarla uzun kuyrukların ülkesiydi.***Pazar günkü referandumda koyu renk gözlüklü adamı, bastonuna yaslanarak oy vermeye giderken gördüm. 80 yaşındaydı ve çevresini saran kameralara AB üyeliğinin nimetlerini anlatıyordu.Geçen 22 yıl içinde Polonya, askeri darbeyi aşmış, demirperdeyi yıkmış, boş rafları doldurup kuyrukları kısaltmış ve üretimde Türkiye'yi yakalamıştı:40 milyonluk Polonya, 70 milyonluk Türkiye kadar üretiyordu artık:Milli geliri 170 milyar dolar çizgisine dayanmıştı.Kişi başına Türkiye'de 2540, Polonya'da ise 4240 dolar düşüyordu.***Referandum sonuçları açıklanınca sokaklara dökülüp şenlik yapan Polonyalılar 22 yıllık bu "müthiş depar"la gelen zaferi kutluyordu adeta...AB'nin en büyük aday ülkesi güle oynaya "Ben varım" demişti.Türkiye sokaklarının da bu tablodan uzak olmadığını anlattı Demirel...10 gün önce Balkan Siyasi Kulübü toplantısı için İstanbul'a gelen Balkanlar'ın en üst düzey devlet yetkilileri, kaldıkları Ceylan Intercontinental Oteli'nden gördükleri manzaraya inanamamışlardı.Otelin bir penceresinden İnönü Stadyumu'ndaki Beşiktaş şenliklerini, diğer penceresinden Taksim Meydanı'nda sabaha dek eğlenenleri izlemişler, "Bu mu hasta adam Türkiye" demişlerdi.Keyiflenen Demirel, "Türkiye'nin önü açık. İstanbul'da bu kaldığınız otel gibi 30 tane 5 yıldızlı otel var" diye böbürlenmişti konuklarına...***İyi de, o halde niye Polonya bizim değil de, biz Polonya'nın üyeliğini kutluyoruz bugün?..Niye dünün komünist rejimleri bile AB kapısından girerken Türkiye 1963'ten beri tam üyelik kuyruğunda bekliyor?Niye 40 yıllık gecikmenin hesabını verecek biri çıkmıyor?Neyse!.. İleri bakalım biz...Dileyelim Türkiye de son tura girmiş olsun; süreci hızlandıracak uyum yasaları hızla geçsin Meclis'ten...Polonya'yı gıptayla izlerken Türkiye'ye kazasız belasız bir "müthiş depar" diliyoruz. can.dundar@e-kolay.net Bir görüşme için Demirel'in Kuleli Sokak'taki bürosundaydım.