Annemle sohbet ediyorduk dün... Aklım yazıda... Konu çok. “Ne yazayım” diye ona sordum.
Sanki bu soruyu bekler gibi tereddütsüz yapıştırdı cevabı:
“Anaları yaz” dedi. “Bizleri... Bu gidişatı durdursa durdursa kadınlar, analar durdurur. Onlar evlatlarını çekip alır ecelin elinden; barıştırır, el ele tutuşturur.”
* * *
Evde daha yeni seyretmiştik, Nadine Labaki’nin harikulade filmi “Peki Şimdi Nereye”yi... Tam da bunu anlatıyordu:
Ortadoğu’da küçük bir köy...
Aynı toprağı süren, aynı ekrana gülen, aynı mayından ürken, sımsıcak insanlar...
Bir patikanın iki yanında mezarları... Kabirleri ayrı, yürekleri bir...
Ama günün birinde, Ortadoğu’yu yakan “fitne”, köye ulaşır.
“Onlar” ve “biz” diye ayrışır köylüler; işe silah karışır.
Erkekler, hazırdır kanlı dalaşa...
Kadınlar “fitne” köyde duyulmasın, erkekler silaha sarılmasın diye radyonun sesini kısar önce... Yıllarca barış içinde yaşamış komşular dalaşa başladığında, ellerinde çiçekler ve dualarla araya girip çekip alırlar oğullarını, kocalarını, babalarını öfkenin batağından...
Kin, can almaya başladığında, elbirliğiyle saklarlar kayıplarını; önüne yatarlar, komşusuna karşı nefretle silaha sarılan oğullarının, kocalarının, babalarının; çoğalmasın diye kan...
Kandırırlar onları; kah gaipten sesler duymuş gibi yaparak, kah Slav dilberleriyle oyalayarak, kah yiyeceklerine haşhaş katarak...
“Öteki”nin kılığına bürünür kadınlar; “Ben de onlardan biriyim. Önce gel, beni vur” diye diklenirler kindar kocalarına...
Çocuklarını ecelden korumak için, öyle cesur, kurnaz, kararlı, güzel dururlar ki şiddetin karşısında, her yeri kana bulayan savaş, uğramaz onların köyüne...
Mezarları bile karışır birbirine...
* * *
Bizim hala var böyle köylerimiz...
Ama görüyoruz işte; yayılıyor “fitne”...
Gün be gün ayrışıyoruz, “biz” ve “onlar” diye...
Kah “Gerekirse ölünür” tafrasıyla, kah “Ölürlerse ölsünler” vicdansızlığıyla hep ölümden, cenkten, kinden bahsediyor erkekler...
Ya “çare” diye kutsanıyor ya “blöf” diye kışkırtılıyor ölüm...
Kavgası için kendi canından silah yapanların karşısına, onlarla kavga için kendi canından silah yapmak isteyenler dikiliyor.
Şehadet yarışı tırmanıyor.
Bu savaşın galibi şimdiden belli oysa:
Azrail...
Bu kin ne kadar sürerse, ne kadar çok can yiterse, o kadar hükmedecek Azrail bu topraklara...
Yeni oğullar, babalar, kocalar isteyecek; doymayacak kana...
* * *
Dağdan tabut taşıyan her cenazede yaşmağını mendil yapıp ağlayan analar...
Son umudumuz sizde...
En iyi siz bilirsiniz mürüvvet görmeden evlat yitirmenin, tazecik bedenleri toprağa vermenin acısını...
En iyi siz anlarsınız barışın ve birbirinizin dilinden...
Sahip çıkın dünyaya getirdiklerinize...
İzin vermeyin kinin, öfkenin, şiddetin büyümesine; çocuklarınızın, eşlerinizin, büyüklerinizin kanının dökülmesine...
Her gece ölüm haberlerini dinledikçe yüreği sızlayan bir ananın mesajını taşıyorum bugün size:
“Bu gidişatı durdurursa kadınlar, analar durdurur. Buluşun. Ortaklaşın. Çekip alın evlatlarınızı ecelin elinden; barıştırın.”
Daha fazla can kaybolmadan...
Son köy de fitneye bulanmadan...
Mübarek ellerinizi açıp “Durun, siz kardeşsiniz” diye devreye giremez misiniz?