İlki Almanya'dan...Konu:Mangal sefası...En çok satan Alman gazetesi Bild'in haberine göre mangal meselesi, bazı Berlinli politikacılar tarafından gündeme getirilmiş.Bahar geldi ya, Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi Almanya'daki Türkler de hafta sonları mangalları kapıp pikniğe koşmaya başladı.Buraya kadar bir tuhaflık yok. Almanların yadırgadığı şey, pikniğin yapıldığı alan ve o alanların piknik sonrası durumu... Çünkü Türkler, mesela Bellevue Sarayı'nın karşısındaki yeşil alanda piknik yapıyor ve mangalın dumanı doğrudan Cumhurbaşkanı Johannes Rau'nun çalışma odasına sızıyor.Gerçi Rau, bunu "yerel bir kültür" olarak gördüğünü ve rahatsız olmadığını söylemişti ama, öyle anlaşılıyor ki, yeşil alanların piknik sonrası sefaleti rahatsız olunmayacak gibi değil. Gazete, sadece bir ilçede geçen hafta sonu 200 metreküp çöp toplandığını belirtiyor. Bu yüzden de muhalefetteki Hıristiyan Demokrat Birliği'ne mensup siyasetçiler, çevre kirliliği yaratan ve belediye masraflarını katlayan mangal adetinin yasaklanmasını istiyor.***İkinci konu daha da ilginç.Onu da BBC'den öğreniyoruz.İngiltere'de hayvan hakları mücadelesi veren bir grup, Müslümanların ve Yahudilerin hayvanları, boğazını kesip kanını akıtarak kurban etmesini "vahşi" buluyor ve "Helal et" uygulamasının yasaklanması için hükümete çağrıda bulunuyor.Hayvan hakları örgütünün sözcüsüne göre "Uyuşturulmadan gırtlağı bıçaklanan hayvanın bütün damarları, kasları ve nefes borusu kesilmiş oluyor. Bu da onun 1 - 2 dakika can çekişmesine yol açıyor".İngiltere'de yıllardır "Helal et" yazılı vitrinlerle müşteri çeken Müslüman ve Yahudi kasaplar ise bu iddiaya katılmıyor:Damarların hızla kesilmesinin hayvanda ani bir kan çekilmesi etkisi yarattığını, beynine kan gitmeyen hayvanın da acı çekmediğini savunuyorlar. "Helal et"in yasaklanmasının İngiltere'deki Müslüman ve Yahudi cemaatini çok derinden etkileyeceğini söylüyorlar."Helal et" satan bir lokanta sahibi BBC'ye şöyle diyor:"Benim bir Müslüman olarak dini haklarım var. Helal eti yasaklamak bana 'Öl' demekle aynıdır. Helal et satamazsam lokantamı kapatıp buralardan gitmek zorunda kalırım. Müslümanlar da başka et yiyemez."***Hep Avrupa Birliği yolundaki ekonomik ve siyasi kıstaslardan söz ediyoruz.Ancak işin - şimdilik ihmal edilen - bir de kültürel ve dini boyutu var ki, bu boyut, diğer işler halledildikten sonra karşımıza çıkacak.Hayvan boğazlama yönteminden, onun etini dumanını savura savura mangallama adetine kadar her şey yeniden değerlendirilmek zorunda kalacak....ve asıl bu alanda, iki farklı kültürü bir arada yaşatacak "uyum yasaları"nın tatbiki vakit alacak. can.dundar@e-kolay.net Türkiye'nin Batı'daki yerini de gündeme taşıyan iki ilginç konu var Avrupa'nın gündeminde... İkisi de derin kültür tartışmalarına yol açacak türden...