“Gezi Direnişi“, son 10 yılın en güzel sürprizidir. Kendiliğinden doğan ve ezber bozan bir halk inisiyatifidir.
Yaşananlardan kim ne öğrendi:
Önce halk, bir araya gelirse hiçbir barikatın kendisini durduramayacağını öğrendi.
Kitlelerin sürü olduğunu, gençliğin siyasetten soğuduğunu, taraftarın politikaya uzak durduğunu sananlar, sabır taşının aniden çatlayabileceğini, öfkenin sokağa taşabileceğini öğrendi.
Polis, halkına silah çektikçe kitleyi ve nefreti büyüttüğünü öğrendi.
Yandaş medya, üç maymunu oynayarak mesleğe ihanet etmenin kendisini nasıl itibarsızlaştırdığını öğrendi.
Başbakan’ın huzurunda yere paralel seviyede eğilmesi türlü teşviklerle ödüllendirilen kimi işadamları, bu kör itaatin bir bedeli olduğunu ve olacağını öğrendi.
Muhalefet, halkın tepkisinin ne kadar gerisine düştüğünü öğrendi.
Batı dünyası, hükümetin ekonomik başarısının, politik maliyetini öğrendi.
İstanbul’u yönetenler, halkı yok sayarak giriştikleri “Ben yaptım oldu“ dayatmasının nasıl ters teptiğini öğrendi.
Herkes, Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın arasındaki makasın hepten açıldığını öğrendi.
Başbakan mı?
Son iki gündür söyledikleriyle, yaşananlardan hiçbir şey öğrenmediğini gösterdi.
Mesaj ne?
Erdoğan, başını ellerinin arasına alıp “Ben, bunca öfkeyi nasıl büyüttüm“ diye düşüneceğine “Bizimkileri zor zaptediyorum“ değneğiyle yangına körükle gidiyor.
Gül‘ün “Mesaj alındı“ sözünü yalanlayıp en son Kenan Evren‘den işittiğimiz “aşırı uçlar”, “dış mihraklar”, “çapulcular“ gibi laflarla isyanı yanlış okumayı sürdürüyor.
Patronlarını kıskaca aldığı gazetecileri, “Söyleyin bakalım, vatandaş ne mesaj verdi“ diye sıkıştırıyor.
Ben söyleyeyim:
Yurttaş, “Hayatıma karışma. Özgürlük alanımı daraltma. Beni tıkmaya çalıştığın o dar üniformaya sığmam ben” dedi.
Akıllı bir lider, bu mesajı alıp demokratik kanala yönlendirirdi.
Erdoğan, bildik kibriyle duymazdan geldi ve copu gösterdi.
Oysa dün, “Ben sizin için neler yaptım“ı anlatırken yanında oturan bakanlarının suratına baksa, nereye sürüklendiğini anlayabilirdi.
Tatsız bir benzetme, ama hatırlatmadan geçemeyeceğim:
28 Nisan 1960 günü öğrenciler, “Diktatör defol“ diye yollara döküldüğünde Adnan Menderes bir radyo konuşmasıyla “memlekette estirilmek istenen isyan havası”ndan yakınmış, direnişi “ehemmiyetsiz bir-iki teşebbüs“ diye tanımlamış, uzun uzun icraatlarını anlatmıştı.
O konuşmadan tam bir ay sonra devrildi.
Tarih, iyi okunursa, eşsiz bir ders kitabıdır.
Belgesel için dayanışma çağrısı
“Gezi Parkı“nda TV’ler kötü sınav verdi; çekti, göstermedi.
O halde bize düşen, ambargoyu delmek, “Gezi Direnişi“ni, direnişçilerin kayıtlarıyla belgelemektir.
Bu tür bir belgesel çalışması için cep telefonuyla çektiğiniz fotoğraf ve görüntüleri bir araya getirmeye çalışıyorum.
Eylem kayıtlarınızı, çekenin adı, çekim yeri, tarihi ve saatiyle, “Gezi Direnişi“ başlığıyla herhangi bir video sitesine yükleyip linkini gezidirenisi@gmail.com adresine gönderirseniz, çok kısa zamanda hazırlanacak ve hepimizin imzasıyla internette yayınlanacak bu kolektif belgeselin yapımcıları arasında olacaksınız.