Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları

Dünkü Milliyet’te görmüşsünüzdür: 1978’de katledilen savcı Doğan Öz’ün ailesi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak, cinayet dosyasının yeniden açılmasını talep etti.
Şüpheli olarak da 4 kişiyi gösterdi:
1) Dönemin Genelkurmay Özel Harp Dairesi Başkanı...
2) Dönemin 1. Ordu Komutanı Bedrettin Demirel...
3) Dönemin Milli Savunma Bakanlığı, Askeri Adalet İşleri Başkanı Fahrettin Kibritçioğlu...
4) Dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in Özel Kalem Müdürü, Büyükelçi Üstün Dinçmen...

Neden bu isimler?
10 Temmuz 2012 günü Silivri’deki Ergenekon duruşmasında tanık olarak ifade verirken Doğan Öz’ün cinayetinden söz ettim.
Doğan Öz, Ankara Cumhuriyet Savcı yardımcısıydı.
Devlet içinde, Genelkurmay Özel Harp Dairesi’ne bağlı “kontrgerilla” diye bir yapılanma olduğunu ve üst makamlara kadar tırmandığını ilk o fark etmiş, Başbakan Ecevit’e bildirmişti.
Bu keşfin bedelini, 2 ay sonra katledilerek ödemişti.
Bu cinayet, o dönem Sıkıyönetim ilanının gerekçesi yapılmıştı.

İdamdan döndü
Katil zanlısı olarak yakalanan ülkücü İbrahim Çiftçi ilk ifadesinde suçunu itiraf etmiş, saldırıyı ayrıntısıyla anlatmış, öldürme emrini Ülkü Ocakları’ndan aldığını söylemişti.
Yargılama sonucu 4 kez idama mahkum olmuş, idam kararı Askeri Yargıtay’da da onaylanmıştı.
Ancak Çiftçi aleyhine kanıtlar ve tanıklar olduğu halde, mahkumiyeti 7’ye karşı 8 oyla Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’ndan dönmüş, zanlı, açıkça beraat ettirilmişti.
Çiftçi salıverildikten sonra ticarete atılıp devletten ihaleler almış, sonraları da MHP genel başkanlığına soyunmuştu.

Haberin Devamı



İşte o belge

“Devlet bizi kullandı”
Silivri’de mahkeme “derin devlet”i sorunca bu örneği verdim.
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın söz aldı.
“Hakikaten çarpıcı bir olay bu” dedi:
“Normal şartlar altında böyle bir şey söz konusu olmaz. Yani devlet adına cinayet işlenmez. Bunun dayanağı nedir?”
“Sayın Savcı’ya katılıyorum” diye cevap verdim:
”Normal ülkelerde böyle şeyler olmaz, ama Türkiye’de oluyor.”
Sonra da iki “dayanak” gösterdim:
İlki İbrahim Çiftçi’nin 13 Kasım 1996’da Milliyet’te yayınlanan demeciydi.
Çiftçi, “Devlet, 12 Eylül öncesi, ‘örtülü harp’ dediğimiz dönemde bizi kullanıp silahlı eylemlere itti” diyordu.
İkinci “dayanak” ise sanık avukatlarının bir iddiasıydı.
İddiaya göre Çiftçi’nin Milli Savunma Bakanlığı’nda kaydı vardı. İdam kararı kesinleşince avukatlar, dönemin Cumhurbaşkanı Evren’e başvurarak bu kaydı hatırlatmışlar ve Çiftçi’nin beraatini sağlamışlardı.

O dilekçe bulundu
10 Temmuz’da mahkemede Öz’ün kontrgerilla raporundan ve avukatların Çankaya başvurusundan bahsettim.
26 Temmuz’da mahkeme Doğan Öz cinayetini inceleme kararı aldı; Başbakanlık’a, Emniyet’e ve Genelkurmay’a yazı yazıp “Elinizde konuya dair ne belge varsa yollayın” dedi.
Bunun üzerine Genelkurmay, konuya ilişkin belgeleri yolladı.
Belgeler içinden çıkan bir dilekçe, Çiftçi hakkındaki kuşkuları doğrular nitelikteydi.
O dilekçede avukatlar, katledilen savcı Öz ve katil zanlısı Çiftçi hakkında Milli Savunma ve Adalet Bakanlıklarında bir kısım belgeler olduğunu belirterek Cumhurbaşkanı’nın devreye girmesini istiyordu.

Haberin Devamı

İşte o belge

Haberin Devamı

Kontrgerillayı ilk fark eden Savcı Öz 1978’de suikaste kurban gimişti.

İşte o belge

Doğan Öz cinayetinin katil zanlısı ülkücü İbrahim Çiftçi suçunu itiraf etmesine rağmen beraat ettirilmişti.

ASKERİ MAHKEME KARARI
‘Öldürdüğü sabit ama...’

Çiftçi’nin avukatlarının Evren’e başvurusu 4 Ağustos 1983 tarihini taşıyor.
Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’nun idam kararını bozma kararı bundan hemen 5 ay sonra verilmiş.
27.12.1983’te çıkan bu karar üzerine yargılamayı yürüten askeri mahkeme, tarihe geçecek bir gerekçeli karar kaleme aldı.
Şöyle dedi:
“Çiftçi’nin Öz’ü öldürdüğü mahkememizce sabit görülmüş, ancak Askeri Yargıtay Daireler Kurulu kararına direnilemeyeceğinden, sırf bu hukuki zorunluluk nedeniyle beraatine karar verilmiştir.”

DOĞAN ÖZ’ÜN POLİSTEKİ DOSYASI
‘Solcularla temastaydı’

Peki Milli Savunma Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı’nda bulunan Öz ve Çiftçi ile ilgili belgeler neydi?
Bunlardan Doğan Öz’le ilgili olanı, geçenlerde ortaya çıktı.
Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gönderilen belgelerden öğrendik ki, Emniyet, Öz’ü yakın takibe almış.
Hatta vurulduğunda bile polis takibindeymiş.
Emniyet’in Bakanlığa ilettiği Öz’le ilgili takip raporunda şu ifadeler var:
“Sol ideolojiye hizmet etme gayesiyle, aşırı solcularla devamlı temasta bulunduğu, yakalanan solculara devamlı olarak takipsizlik kararı verdiği, ideolojik düşüncesinin tesiri altında anarşistlere cesaret verdiği...”
Avukatların Evren’e başvururken atıf yaptığı “evrak”, bu olsa gerek...

İşin “Öz”ü
Şimdi sıra Milli Savunma Bakanlığı’ndaki “Çiftçi evrakı”nda...
O dosyada ne yazdığını ortaya çıkarılırsa, devletin kimleri, nasıl ve ne amaçla kullandığı da anlaşılır.
Doğan Öz dosyası, Ergenekon denilen mevzuun “Öz”üdür.
Devletin kirli yüzünün ilk ve en somut kanıtı orada saklıdır.
Savcı üzerine giderse 35 sene sonra da olsa “derin devlet”e ulaşır. Gerçek Ergenekon açığa çıkarılmak isteniyorsa, Doğan Öz dosyası bir samimiyet sınavıdır.

ÇİFTÇİ’NİN AVUKATLARINDAN CUMHURBAŞKANI EVREN’E
‘Çiftçi’nin Milli Savunma’da belgesi var’

“Türkiye Cumhurbaşkanı’na gerek görüldüğünde iletilmek üzere...
BÜYÜKELÇİ ÜSTÜN DİNÇMEN’e...

Sayın Büyükelçi Dinçmen,
Ankara SYNT. K.lığı (Sıkıyönetim Komutanlığı) 1 No.lu Askeri Mahkemesi’nce 4. kez idama mahkum edilen İbrahim Çiftçi müdafileriyiz.
Bir vatandaşımızın hayatının söz konusu olduğu şu günlerde, Türk devlet adamlarının son derece önemli konularla meşgul olduklarının bilincindeyiz. Suçsuz olduğuna inandığımız bir insanımızın hayatının kurtulması için dürüst ve ciddi bir savunmaya azami özeni gösterdik. Ancak müdafaaya mütedair taleplerimizin tümü Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’nun ilamı hilafına müdahale doğrultusunda gerekçesiz olarak duruşma tutanaklarından da görüleceği gibi ısrarla reddedildi.
Tesis edilen ölüm cezasına rağmen, gerek sanık İbrahim Çiftçi ve gerekse maktul Doğan Öz haklarında, Milli Savunma Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’nda bir kısım belgelerin mevcut olup, dosyaya ibraz edilmediğini tespit ettik. Aslında bu tespitimiz yargılamanın başladığı anda olmuştur.
Milli Savunma ve Adalet bakanlıklarında bulunan evrakların ortaya çıkarılması için Başbakanlığa müracaata karar verip, infazın Türkiye Cumhurbaşkanının imzası ile mümkün olacağından, Türkiye Cumhurbaşkanının hassasiyetini bildiğimizden ve ZATI DEVLETLERİNİN insancıl duygularını bildiğimizden, yakarmamızı emin ellere, noter emanetine tevdi etmek istedik; noterliğe başvurduk, emanet alamayız diye cevaplandık. Buna ait kağıtları ilişikte veriyoruz.
Sayın Büyükelçi Dinçmen, emanetimizi muhafaza etmenizi arz ve rica ederiz.
Saygılarımızla
İbrahim Çiftçi müdafileri...
Av. Ş. Can Özbay, Av. Beni Han.
4 Ağustos 1983.”