İspanya, futbolda 2008 ve 2012 Avrupa şampiyonu, 2010 dünya şampiyonu... Basketbolda 2006 dünya, 2009-2011 Avrupa şampiyonu...
Teniste dünyanın ilk 5’inde Ferrer ile Nadal’ın ismi yazılı...
Formula 1 pilotu Fernando Alonso, 2 kez dünya şampiyonu oldu. Bisiklette Fransa turunda 2006-2009 arası 4 yıl üst üste birinciliği kazandılar. Yelkenden golfe, hentbolden atletizme kadar birçok spor dalında imzaları var.
Krizde gelen başarı
Oysa ülke ekonomik krizde...
Genç nüfusun neredeyse yarısı işsiz...
Buna rağmen sporda dünyanın gözünü kamaştıran bu müthiş başarı grafiği nasıl mümkün olabiliyor?
Real Madrid-Galatasaray maçını izlerken aklımı kurcalayan bu sorunun yanıtını, Güntekin Onay’ın bir yazısında buldum.
“Devletin 15-20 yıllık programlı plan-bütçe-organizasyon çalışmasıyla ortaya çıkan tablo bu” diyor Onay, NTV Spor’daki yazısında:
“Çıkış, 1992 Barcelona olimpiyatıyla başladı. Spor kulüpleri, okullar, üniversiteler ve belediyeler ile yapılan çalışma, sporu tabana yayarken, Federasyon da artırılan bütçesi ile antrenör yetiştirmek için kolları sıvadı. Önce sporcuya değil eğitmene yatırım yapıldı. Çünkü akademisyen ve eğitimli antrenör olmazsa sporcu da iyi yetişemezdi.”
15 bin antrenör
Onay’ın verdiği örnekler çarpıcı:
Halen İspanya’da UEFA lisansına sahip 15 bin futbol antrenörü varmış.
Türkiye’de bu sayı sadece 232...
Fazla söze gerek var mı?
Bu eğitim seferberliğinin sonucu şu:
İspanya UEFA ve FİFA genç milli takımlar turnuvalarında 1998’den beri tam 19 dünya ve Avrupa şampiyonluğu kazanmış.
İngiltere’nin aynı dönemde sadece 1 şampiyonluğu var.
Ya istikrar, ya yenilgi
Bu kadar da değil. İspanyollara başarı yolunu açan reçetede ibretlik daha birçok ilaç var:
Bir defa siyaset, sporun içinde değil; atama ve baskı yok. İspanya Futbol Federasyonu Başkanı Villar, 1988’den beri bu görevde... Geçen ay 7. kez seçildi.
Oysa o tarihten beri Türkiye’de tam 10 kez başkan değişti.
Türk futbolcu yok ki
Bunlar başarı yoluna dikilen engeller...
İyi de Türk takımları Avrupa’da yarı finale yürürken Türk milli takımı niye dibe vuruyor?
Onun cevabını da İspanya’dan verelim:
La Liga’da oynayan futbolcuların yüzde 77’si İspanyol, yüzde 16’sı Avrupalı, yüzde 6,7’si diğer ülkelerden...
Türkiye’deki durumu Madrid’e Galatasaray’ın çeyrek final maçını izlemeye gelen Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’e sordum:
Bizdekilerin yüzde 50’si yabancıymış. Yüzde 30’u Avrupalı Türkler -ki bir kısmı Türkçe bile bilmiyor. Sadece yüzde 20’si yerli oyuncular...
Bu durum, hem takımın başarısını hem takım dayanışmasını engelliyor. O yüzden de geçen hafta gördüğümüz gibi- milli takım seyircisi kulüp seyircisinin çok gerisinde kalıyor.
Bu durumda Türk futbolu nasıl kurtulacak?
Altyapı atağı
Aynı yöntemle:
Yani her şeye en baştan, altyapıdan başlayarak, yatırımı eğitime yaparak...
Hem devlette, hem özel sektörde bu yönde hazırlık var. Federasyon Başkanı Demirören Futbol Gelişim Direktörlüğü’nde artık eski futbolculardan ziyade akademisyenlerin ağırlıkta olacağını, altyapıya ağırlık verileceğini söyledi.
“Şimdi başlasak 10 yıl lazım” dedi.
“Türkiye Futbol Federasyonu-Ülker futbol köyleri”nde Türkiye’nin dört bir yanından gelen yetenekli çocuklara eğitim veriliyor. İlk futbol köyü olan Van’dan 5 çocuk şimdiden 15 yaş altı milli takıma seçilmiş.
Milli takımdan umudu kesenler, İspanyol formülünü iyi okumalı:
Biraz sabır, bolca emek ve kamusal destek...