Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Doğu batı kuzey güney / hiç fark etmez sentezlerimKadın erkek ayırt etmem / denk geleni sentezlerim.Meditasyon sırasında ne hayaller kuruyorum,Şakraları açmak için kel kafama vuruyorum.Kralı gelse tanımam / babam olsa sentezlerim.Antin kuntin, etnik kutnik / ne bulursam sentezlerim".***Parçada dalga geçilen isim, sufi etnik ezgilerini "club" tarzıyla buluşturan Mercan Dede..."Dede" ney çalarken ortada semazenlerin raks ettiği, çevrede "clubber" gençlerin bira içip kafa yaptığı tuhaf bir "sentez" bu...Ama müşterisi bol... Çünkü "sentezleme" günümüzün moda kavramı..."Neyin nesi bu sentez" diyenlere daha sıcak bir örnek sunacağım:Arkada Batılı hip - hop ritimler, önde alaturka aletler, göbek atan kızlar ve bildiğimiz "dat - da - dat - da - dat / dara - diri - dat"lar...Alın size son Eurovision Şarkı Yarışması'nda Türkiye'yi zirveye taşıyan bir "sentezleme" örneği...***Geçenlerde bu sütunda "Asmalı Konak"ı incelerken alıntı yaptığım Pars / Mccann raporu, dizinin başarı sırrını "füzyon" kavramıyla açıklıyordu."Füzyon" kabaca, "etrafımızdan topladığımız ve asla bir arada var olamayacağını sandığımız kimi zıt örnekleri sentezleyerek yepyeni kavramlar oluşturmak" diye tanımlanıyor.Dizinin çekildiği Nevşehir, bizatihi bir "füzyon" örneği...Ne Doğu'ya, ne Batı'ya ait bir mekan... Türkiye'nin "arada kalmışlığını" simgeleyen, ortada bir şehir.Dizide başka füzyon örnekleri de var:Taşrada İstanbul hayatı yaşamak...Gelenekten kopmadan Batılı gibi davranmak...Sert, ama duygusal erkekler...Hem özgür ruhlu ve güçlü, hem erkeğine muhtaç kadınlar... vs...***Çevrenize biraz bakın, bu örnekleri çoğaltabilirsiniz:Kravat - ceket altına kotla bot giyenler...Bilgisayar üstüne nenesinin çeyizini serenler...Kemalist tarikatlarda sosyeteye iftar ziyafeti verenler...Kadının teşhirini engellemeyi amaçlayan başörtüsünü defilede teşhir eden mankenler...Gelenekselle modern arasındaki köprüde asılı kalmışlara, "Araftakiler"e özgü bir damak tadı bu...İleri teknoloji hayranlığını itikatla, tarikatı cumhuriyetle, dansı namazla buluşturan Turgut Özal'ın bu füzyonun siyasetteki ilk temsilcisi olduğu söylenebilir.***Peki neden?Geleneklerin çağdaş yaşamla uyum sürecine girmeden apar topar değişmesinin, bu arada modernizmin tam özümsenmeden uygulamaya girmesinin sonucu mu bu füzyon?..Geçiş dönemine özgü bir kararsızlık alameti mi?Belki hem Batılı görünmek istiyor, hem de Doğulu köklerimizden kopamıyoruz.O yüzden de modern görünme azmiyle bastırdığımız alaturkalığı alttan alta özlüyor, ama artık tek başına tahammül edemediğimiz bu ritmi ancak güncel formlar içinde "eriterek" dinleyebiliyoruz.Arayış esnasında "denk geleni sentezleyerek" (ne "Opera" kadar yabancı, ne "Katibim" kadar yerli) ürünler yaratıyoruz (isotlu dondurma, şalvar etek, kıbleyi gösteren dijital saat vs.).Bu kargaşa, kendi tarzının doygunluğunda etnik olana özenen Batı ile alaturkanın bıkkınlığında gözünü modern olana diken Doğu'nun aynı anda ilgisini çekiyor.Onlar hayranlıkla izlerken biz hamamda "Yapabileceğimiz her şekilde", modern danslar eşliğinde göbek atıyoruz:"Dat - da - dat - da - dat - dara - diri - dat!" can.dundar@e-kolay.net Radyo ODTÜ'nün "Modern Sabahlar"ında Ege, nefis bir besteyi seslendirir. Sözleri şöyledir: