Bizler de davet eden okulların şenliklerinin yanı sıra, kendi ilkokulumuzun, lisemizin, üniversitemizin kutlamalarına da gidiyor, "nostalji yapıyoruz".Bu buluşmaların en keyiflilerinden birini - savaş dönemine rastladığı için - sizinle paylaşamamıştım. Şu aralar okullarda şenlik var. Bir yanda dönem sonu hazırlıkları, bir yanda karne telaşları, bahar kutlamaları, mezun buluşmaları... bir faaliyettir gidiyor. 76. yılını kutlayan ilkokulumla beni yeniden buluşturan Altan Öymen oldu. Onun "Bir Dönem Bir Çocuk"unda (Doğan Kitap, 2002) bir fotoğraf dikkatimi çekti:Küçük Altan Öymen, koyu renk önlüğü ile okulumun merdivenlerinde oturuyordu. Aynı merdivenlerde benim de bir fotoğrafım vardı. O fotoğrafı Altan Ağabeye götürdüm. O da beni Mimar Kemalliler Derneğinin toplantısına götürdü.***Cumhuriyetin ilk kuşak mimarlarından Kemalettin Beyin adını taşıyan okulumuz, Ankaranın ilk okullarından biri, Ecevitin deyimiyle "devrimin mutfağı" idi. Yüksel Caddesindeki bu sevimli binada memur çocuklarıyla, mebus çocukları bir arada okurdu.Okulun sınıfları Bülent Ecevit, Murat Karayalçın, Ali Bozer, Çetin Altan, Hasan Cemal, Mehmet Barlas, Seçil Heper, Ahmet Oktay, Vecihi Timuroğlu, Şevket Pamuk gibi pek çok tanıdık ismi ağırlamıştı.10 yıl önce de Süleyman Yüzübenli tarafından mezunlar derneği kurulmuş ve o sayede Mimar Kemalliler yeniden buluşmuştu.***Daha kapıda bir sınıf arkadaşımın elime tutuşturduğu, şimdi bir ömür kadar uzak görünen siyah beyaz bir fotoğrafla, o boğazı dilim dilim doğrayan beyaz kolalı yakaların ve kara önlüklerin, okuma yazmayı sökenlere takılan kırmızı kurdelelerin, müsamerelerde çaldığımız mandolin ve blok flütlerin, gazoz ve leblebi tozu satılan kantinlerin, "şans, talih, kader, kısmet 5 kuruşa" kazınan 1970lerin Türkiyesine gittim.Bana okuma yazmayı hem öğretip hem sevdiren sevgili öğretmenim Cuyibar Bölükbaşıoğluna şükrettim.Sonra okulumuzun en ünlü mezunu Bülent Ecevit de aramıza katıldı ve 3 mezun kendimizi bir anda sahnede bulduk.Ecevit 1930ların, Öymen 1940ların Mimar Kemalini anlattı, bana 70ler kaldı.1936 mezunu Ecevite karnesi ve diploma şahadetnamesi hediye edildi. "Çoğu pekiyi" karnede sadece iki "iyi" vardı:"Hal ve gidiş" ile "diş koruma"...***Öğrencilerden biri "Hiç kopya çektiniz mi" diye sordu:Ecevit "Çekmedim, ama çekenleri de yadırgamadım" yanıtını verdi.Öymen, "Ben bir kez denedim; yazıp dizime koymuştum, ama sınav sırasında düştü, yakalandım" dedi.Yanımda oturan Ecevit yoldan gelmişti. "Soruları kısa keselim, konuğumuz yorgun" dedim. Kulağıma eğilip "İstedikleri gibi sorsunlar, ben çok mutluyum" diye fısıldadı.Yıllar önce kaybettiği ailesini yeniden bulmuş çocuklar gibi şendik o gün...O güne dek "meslektaş"tık, artık "mekteptaş" olmuştuk. can.dundar@e-kolay.net Ankara Mimar Kemal İlkokulu mezunlarının buluşmasıydı bu...