Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Saten yatak örtüleri içinde sevdiği kadının kollarında da...Veya rakip derginin daha çok sattığını öğrendiğinde gelen sekte - i kalpten...Ama böylesi, öyle bir hayata yakışacak final değildi.***Onun için çalışmaya başladığımda ne o beni tanıyordu; ne de ben onu...Üniversite öğrencisiydim ve Gelişim Yayınları'nın ansiklopedilerini pazarlıyordum.Tanışmamız 1985'te oldu.İşsizdim.Rahmetli Ahmet Taner Kışlalı hocam, Erkekçe'yi çıkaran Hıncal Uluç'a beni hatırlatmış, o da Ercan Arıklı'ya söylemişti.Dönemin efsanevi dergisi Nokta'da işe başladım.Yazdığım birkaç yazının ardından derginin istihbarat şefiydim.Onunla ilgili olarak ilk öğrendiğim şey buydu:Yetenekliysen önün açıktır. Sana güvenir ve şans verir.***Gelişim, bu güvene mazhar olmuş yüzlerce genç yeteneğin dergâhıydı.O dergâhta meslek hayatımın en keyifli yıllarını geçirdim.Hepimizin özel hayatıyla ilgilenir, söyleşir, dertleşirdi. Yine de "Ercan abimiz" değil, "Ercan Bey"di.Hep yeninin, hep farklı açının, ilk olmanın peşindeydi. Doymak bilmez bir haber iştahı vardı. Haber toplantılarında önerileri dinler, yerinden kalkar, ağızlığı sol elinde, sağ eli cebinde olduğu halde odanın içinde voltaya başlar ve her seferinde aynı açlıkla sorardı:"Başka?.."O iştahladır ki, Türkiye'nin en dinamik, en cesur dergisini yaratıp 100 binlik tiraja ulaştırmayı başarmıştı.12 Eylül baskılarının sürdüğü o yıllarda bir MGK üyesi hakkındaki yolsuzluk iddialarını, işkenceyi, YÖK'ü teşhir etmişti.Haber uğruna göze alamayacağı risk, yıkamayacağı tabu yoktu.Türkiye işte:Tanklara kafa tutan adamı, halk otobüsü ezdi.***Nokta'dayken bir burs kazanıp Londra'ya gitmiştim. Bugün olur mu bilmem; yurtdışında kaldığım sürece maaşımı ödemeye devam etmişti.Göğsü "E.A." imzalı gömleklerini Picadilly'de bir terziye diktiriyordu. Londra'da buluştuk birkaç kez... Aklında bir gazete vardı.Yollarımız 1987'de o gazetede bir kez daha kesişti.Söz'ün ilk sayısı için bomba gibi bir haber istiyordu benden...Araştırma ekibinden Dilek Türker'le, Oliver North olayının üzerine gittik. Haber gazetede patlayınca Dilek'le beni tebrik etti. Sonra kulağıma eğilip "Yavrucum, bu kızla evlensene" dedi.Dün, kazayı ilk haber verdiğim isim, eşim Dilek'ti.***Ve 3. buluşma:Aktüel'de yazmamı istedi.Ve köşe yazarlığım 1994'te böyle başladı.Ölüm haberinden sonra, hayatımda ne çok şeyi değiştirdiğini fark ettim.Göreceksiniz, bugün basında kaç kişi çıkıp "Ben de... ben de..." diye haykıracaktır. Fırsat verdiği gençlerin yükselişini uzaktan hep gururla izledi.En son Nişantaşı'nda bir kaldırımda karşılaşmıştık.Ercan Arıklı ve kaldırım...Olmayacak ikiliydi. Kaza da bunun delili değil mi?Koruluktaki bir düelloda değil, ateşli bir aşk yatağında da değil, tahsisli yolda sefil bir kazada öldü.Ama hayallerinin çoğunu gerçekleştirmişti. İyi bir hayat sürdü.Ve şimdi yüzlerce kalemde yaşıyor.Yegâne tesellimiz bu..."Başka", bir şey yok! can.dundar@e-kolay.net Gündoğumunda koruluktaki düelloda aldığı derin kılıç yarasıyla ölebilirdi.