Onlar da “88 kuşağı“...
20’li yaşlardalar.
10 yıl sessiz beklediler.
“Bunlar apolitik, duyarsız gençler“ küçümsemesini sineye çektiler.
Sonra (büyüklerinin anlatıp durduğu o Mayıs sabahına benzer bir sabahta) “Yetti“ deyip çıkageldiler.
Sokakta, parkta, ekranda, yeni yüzler, yeni sözler...
“5 dakkada değişti bütün işler...”
***
Onlar, “Özgürlük kuşağı“...
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın“ devrinde büyüdüler.
Güneydoğu’da kan akarken, Uludere bombalanırken, hukuk katledilirken ayaklanmadılar.
Ama bir yer geldi, “kendilerine dokundu.”
“Dindar bir nesil” hedefi kondu.
Müfredat değişti, bağnazlık sokuşturuldu.
“Devlet baba“, kendi babalarının koyamadığı kuralları koydu:
“Metroda öpüşemezsin.”
“İçki, sigara içemezsin.”
“O diziyi seyredemezsin.”
“O sitelere giremezsin.”
“O parka AVM yapacağım, gezemezsin.”
Başbakan, “marjinaller”, “çapulcular“ diyerek Gargamel rolüne bürününce, çadırlarını ateşe verince, “Park yıkarken sana mı soracağım“ deyince ip koptu.
100 kitaplık bilinç, 10 günlük eylemde pişirildi.
İdeolojisi, partisi, önderi olmayan, sivil bir isyan hareketi, “özgürlük“ talebiyle bir araya geldi.
***
Başbakan’ın henüz kıskacına alamadığı için “başbelası“ saydığı twitter, facebook, onların içine doğduğu dünyaydı.
Medyayı boşverip direnişi siber dünyadan sürdürünce, TV yasaklarıyla hükmetmeye alışkın Hükümet’in ezberini bozdular.
İnternet’ten Türkiye’yi mobilize edip dünyayı ayağa kaldırdılar. Madonna’nın, Roger Waters‘ın desteğiyle eylemi küresel ölçeğe taşıdılar.
Piyasanın göz diktiği tüketicilerdi onlar; “O kartı atarız, o kafeye gitmeyiz“ deyince sermaye de dize geldi; iktidardan çok onlardan korkmaya başladı.
Rüzgar dönünce suskun televizyonlar bülbül kesildi.
***
Mizah, en iyi kullandıkları silahtı.
Başbakan’ın otoritesini, dalga geçerek kırdılar.
“Biz de babannemizi zor tutuyoruz” pankartı, Erdoğan‘ın baş edemeyeceği bir zekanın ürünüydü.
Böylece Gezi Direnişi, ilerde onların da çocuklarına övünerek anlatacakları, eğlenceli bir devrim havasına büründü.
Bir seher vakti köprüye yürüdüklerinde, yıllardır taze kan arayan muhalefeti, cümle mahalleliyi ve nihayet ebeveynlerini de peşlerine taktılar.
Umarım Erdoğan, bu genç isyanı anlar, yurda dönüşünde karşısına adam dikmek gibi bir çılgınlık yapmaya kalkmaz.
Dönüşte yapılacaklar listesi:
* Basın toplantısında kim ne sorarsa “Sana ne”, “Sence ne”, “Bana ne” diye cevap verilecek
* “O kız“ salondaysa dikkat edilecek, söz verilmeyecek.
* Bunca yıl yıkayıp yağlarken ben gider gitmez arkamdan özür dileyenlere ayar verilecek.
* “Başbakan gereğini yapsın“ diyenlerin gereği yapılacak
* Dolmabahçe ofisinin camından Kadıköy vapurundan inenler gözlenip durumun vahametine bakılacak.
* Öfke kontrolü kursları varmış, ona gidilecek.
* Bunlar gibi olacaksa üç çocuk ısrarından vazgeçilecek.
Facebook’ta direniş arşivi açıldı
Önceki gün bu sütunda, Taksim direnişinde cep telefonuyla kaydedilen görüntülerden bir belgesel yapma fikrini paylaşmıştım. Bir de adres verip “İsteyen çektiğini göndersin” demiştim.
Sonuç, olağanüstü:
Dün akşam, gönderilen video sayısı 1700’e varmıştı.
Gelen tüm videoları https://www.facebook.com/gezidirenisi
adresine yükledik. Artık halka açık bir arşivimiz var.
Sıra geldi belgesele...
Bu eşsiz dayanışma için herkese teşekkürler...