Yazıdaki fotoğraflarda ne görüyorsunuz? İnce bacaklı, sivri gagalı, rengârenk kanatlı iki arıkuşu değil mi?
Göç molasında, bir ağaç dalında konaklamışlar.
Erkek arıkuşu, oracıktan geçen bir kelebeği yakalayıp dişisine sunmuş.
O da bu zarif ikramı alıp afiyetle midesine indirmiş.
* * *
Bazılarımız ise aynı fotoğrafa bakıp gagada esir düşmüş bir kelebek gördü.
Yalancı bahara kanıp dolaşmaya çıkmıştı. Saatlerle sınırlı ömrünün ilk uçuşuydu bu... Birden gövdesinde korkunç bir acı hissetti. Yakalandığı gaganın mengenesinde çırpındıkça arttı acısı... Can çekişirken, bir başka gaganın kıskacına devredildi.
Son nefesini, hediye edildiği kuşun boğazında verdi.
* * *
Çoğunluğun görkemli bir meydan gördüğü yerde siz katledilmiş bir orman görürsünüz.
Çoğunluğun kârlı bir termik santral gördüğü yerde, kurutulmuş bir ırmak...
Alkışlara değil, alkışların bastırdığı çığlıkların sesine kulak verirsiniz.
Sultanla değil, onun sultanlığının neye mal olduğuyla ilgilenirsiniz.
İktidardan paye kapmak için dökülen iltifatlar değil, iktidara meydan okuduğu için toplatılan kitaplar çeker dikkatinizi..
Hayır, mutsuz olmazsınız bundan dolayı...
Vicdan yastığında rahat uyur, mazlumların kocaman ailesinde huzurlu büyürsünüz.
Böyle büyüdüğünüzde de yukarıdaki fotoğrafa bakınca cilveleşen iki kuş değil, acı çeken bir kelebek görürsünüz.