Biraz yaşlı, biraz yorgun, ama tıpatıp aynı...Cumartesi akşamı, Ankara'da bir spor salonunun alacakaranlık tribünlerine ip gibi dizilmiş, çeyrek asır önce süngüyle dağıtılmış kuşağımızın yeniden buluşmasını izliyorduk.78'lilerin dayanışma gecesiydi.Kenardaki projektörden yansıtılan bir kızıl yıldız salonda tembel tembel dolaşıyor, ortalıkta gezinen çocuklarla oynaşıyordu.Kürsüde hararetli nutuklar ve yarım kalmış devrim türküleri söyleniyor, arada tanıdık sloganlar atılıyordu.Neslim, tribünde eski örgüt disiplini içinde cansız ve ciddi duruyor, kâh eski bir türküyü mırıldanıyor, kâh bir slogana gönülsüz katılıyor, ama genelde susup oturuyordu.Perdeye 68'in kahramanlarının görüntüleri yansıyınca alkış kopuyordu:78'in kahramanı yoktu ki!..Şenlik filan bilmezlerdi. Ülke ezilirken gülüp oynamak ayıptı. Müzik, devrim ateşine güç katan bir enstrümandan ibaretti. Ve yegâne eğlence eylemdi.Fikriyatlarının ve örgütlerinin kurallarınca yaşadılar gençliklerini...Eylemde cesur, aslında mahcup, ama özünde iyi insanlardı.Memleketi kendilerinden çok sevmenin bedelini ağır ödediler.* * *İki örnek vereyim:80 doğumlu bir genç... Astsubay okulunu kazanmış. Başarıyla okumuş. Mezuniyet törenine 2 ay kala "Okuldan atıldınız" tebligatını almış. Dava açmış. Askeri Yargıtay kararı onamış:"Gizli belgeler incelendiğinde babasının geçmişteki tutum ve davranışları nedeniyle okuldan atıldığına..."Meğer gencin babası 12 Eylül öncesi yasal bir parti olan TSİP'e üyeymiş. Hakkında ne bir dava, ne bir soruşturma açılmış. Parti kapatıldıysa da onun üyeliği devletin sicil kayıtlarına girmiş ve orada hakkında hüküm verilmiş.Şimdi 78'liler, bu sicilleri çocuklarına miras bırakıyor."Sicilli" 1.5 milyon insan olduğu söyleniyor. Yakınlarıyla birlikte 10 milyonu aşkın kişinin devlet gözünde potansiyel suçlu olduğu ortaya çıkıyor. Bu sicil, kuşaktan kuşağa devredilen kalıtımsal bir hastalık gibi kangrenleşiyor.* * *İkinci örnek:Celalettin Can.İstanbul Siyasal Bilimler'de okumuş. 12 Eylül sonrası 2 kez idam cezası yemiş. 1981'de girdiği cezaevinden 1999 affıyla çıkabilmiş.Tam 19 yılı, yani ömrünün yarısını içeride geçirmiş.Şimdi 78'liler Vakfı'nın sözcüsü sıfatıyla kuşağının siyasal haklarının iadesi için mücadele veriyor.12 Eylül'ün üzerinden 13 yıl geçtiği halde halen 25 bin kişinin kamu, siyasi ve medeni haklarından ömür boyu yasaklı olduğu biliniyor.78'liler Vakfı'nın ısrarla sürdürdüğü girişim sonuç verir ve AKP sözünde durup Adalet Bakanlığı'ndaki tasarıyı Meclis'e sevk ederse sıkıyönetim mahkemelerinde mahkûm olup cezasını çekenlere siyasi hakları iade edilecek.Ve 78'liler yeniden siyasete dönecek.* * *Cumartesi günkü şenlik, o alacakaranlık dönemin özeti gibiydi:Başta heyecanlı nutuklar, inançlı sloganlar, devrimci şarkılar; sonra derin bir suskunluk, ardından nihayet açılıp ortaya dökülen insanlar...Gece yarısına doğru sahne alan Moğollar herkesi tribünden sahaya inmeye davet etti.Yorgun 78'liler küllerini silkip "Issızlığın ortasında/hâlâ dimdik ayaktalar" nakaratı eşliğinde sahaya indiler.Yeniden yan yana geldiler.Ve yeni dönemin marşını umutla hep bir ağızdan söylediler:"Bi'şey yapmalı!.. Bi'şey yapmalı!.." can.dundar@e-kolay.net Sanki bir konserve kutusunda 25 yıl hapsedilmiş de birden ortaya dökülüvermiş gibiydik.