Sözleri dinlenirse, deresinden sonra kavağını da yitirmiş, öksüz bir semtin adı olacakmış "Kavaklıdere"...Bunu duyduğumda, Metin Altıok'un "Kavaklar"ını anımsadım:"Ah kavaklar, ah kavaklar/Beni hoyrat bir makasla/ eski bir fotoğraftan oydular/Orda kaldı yanağımın yarısı/ kendini boşlukla tamamlar/Omzumda bir kesik el,/ ki hala durmadan kanar/Ah kavaklar, kavaklar!"* * *Sonradan öğrendim ki "Kavaklar"ı Onno Tunç besteleyip Sezen Aksu söylediğinde Altıok, Bingöl Lisesi'nde felsefe öğretmeniymiş. Bestenin telif geliriyle bir buzdolabı almış evine...Bizim kuşak onu Ankara'da Ahmet Say'la çıkardığı "Türkiye Yazıları"ndan tanır.O yıllarda Ahmet Say, ilkokuldaki oğlu Fazıl'ı ara sıra Altıok'un Kavaklıdere'deki evine götürürmüş.Yazgıya bakın:Yıllar geçti aradan; Metin Altıok, Sivas'ta bir yobaz yangınında ateşe verildi.Ve Ankara'da sevdiği küçük çocuk, büyüyüp onun anısına bir oratoryo besteledi.* * * Fazıl Say, Türk şiirinin mayınlı tarlalarında gezinmeye devam ediyor.Doğumunun 100. yılında bir oratoryo ile andığı Nâzım'dan sonra, ölümünün 10. yılında Metin Altıok'un şiirini notaya döküyor.Ancak bir "Sivas ağıtı" değil bu...Madımak'ta katledilmesinin Metin Altıok'un şairliğini gölgeleyen bir trajedi olduğunu düşünüyor Fazıl... Ondan, sadece "Sivas'ta yakılan ozan" diye söz edilmesini, "Türkiye'nin dâhi şairi"ne haksızlık sayıyor.O yüzden ajitasyona pek elverişli bu konuyu, şiirin dilini müziğinkine bulayarak ve Altıok'un Kafka'yı andıran derin ruhsal dünyasına seslerle dalarak işliyor; Altıok içtenliği, yalınlığı ve çelebiliğiyle -ve yine onun gibi "slogan ucuzluğuna kapılmadan..."* * *İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın siparişiyle giriştiği bu proje için 9 ay çalışmış Fazıl...Biz önceki gece "doğum"a tanık olduk.Bilkent konser salonunda eserin CD kaydı vardı.Sahnede Fazıl piyano çalıyor, yanı başında Zuhal Olcay müzikçiliğini tiyatroculuğuna ekleyerek Altıok şiirleri okuyordu. Bu proje için bir araya gelmiş oda orkestrasının arkasında İbrahim Yazıcı yönetimindeki Kültür Bakanlığı korosu yer alıyordu. Eserin son dakikalarında Madımak kıyımının alevi, bir belgeselden perdeye yansıyordu.AKP iktidarında, bakanlık korosunun böyle bir esere katkı vermesinin büyük anlamı var.Şiirin müziğe, sahnenin sinemaya karıştığı bu epik eser, temmuzda, katliamın yıldönümünde İstanbul Festivali'nde dünya prömiyeri yapacak. Sonra turneye çıkacak. Belki yolu Sivas'a da düşecek. Metin Altıok, 40'ında yakıldığı kente, 50'sinde notaların sırtında dönecek.* * *O gece, 36 kez vurdu metronom...Metin Altıok'u temsilen sahnede yer alan daktilo tıkırdadı. Şaryo, acılı bir ıslık gibi kaydı; satır sonunda çanı çınladı."Yıkıcılar geldiler ve yıktılar" diye gürledi Zuhal Olcay...Dışarıda bahar, pamuktan karlarla tipiliyordu.Polenden nem kapanlar, deresiz ve ozansız kalmış Kavaklıdere'yi kavaksız koyma çabasındaydı.Yüreğimizde, hoyrat bir makasın eski bir fotoğraftan oyduğu, filozof bir şairin ağıtı vardı:"Ah kavaklar, kavaklar!/Acı düştü peşime/ ardımdan ıslık çalar". can.dundar@e-kolay.net Polen mevsimi geldi ya... Ankara'da ağaçların pamuklu yaz tipisinden nem kapanlar "Kavaklar kesilsin" diyesiymiş.