Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları

89 yıl sonra bulunan film

Mustafa Kemal Paşa’yı gördüm, Çankaya Köşkü’nün bahçesinde, ağaçlık bir köşede, keyifle gülümsüyordu.
Yanında Rauf Bey...
Hiç görmediğim bir görüntüsüydü.
Aynı yerde, aynı kıyafetle bir de fotoğraf çektirmişti. Kalpağı, kravatı, yaka mendiliyle yine çok şık görünüyordu. Fotoğraf, o yıllarda otokrom denilen bir teknikle renkli çekilmişti. O yüzden Gazi’nin ilk renkli fotoğrafı sayılabilirdi.
Bu film ve o fotoğraf, tam 89 yıl, Paris yakınlarındaki bir arşivde keşfedilmeyi, çekildiği ülkeye dönebilmeyi beklemişti.
Onu bulup ortaya çıkaran, daha önce birkaç belgeselde birlikte çalıştığımız bir araştırmacı arkadaşımız oldu:
Saadet Özen, “Ankara” belgeseli için araştırma yaparken, Albert Kahn Müzesi’nin arşivinde buldu bu filmi ve fotoğrafı...

Haberin Devamı

89 yıl sonra bulunan film


74 fotoğraf
Çekimin ilginç bir öyküsü var.
20. yüzyılın başında, Fransa’da Albert Kahn adlı bir işadamı renkli fotoğrafa merak salmış. Ekipler kurup dünyanın çeşitli yerlerine film ve fotoğraf çekimine yollamaya başlamış. 1922’de Ankara, merak edilen bir yer haline gelince, buraya da bir ekip yollamışlar.
Filmi, Camille Sauvegeot adlı Fransız kameraman çekmiş.
Yanındaki, Gadmer adlı Fransız fotoğrafçı ise, Ankara’yı renkli fotoğraflamış.
İkisi, hem kurtuluş hareketinin karargahı olan bu küçük kasabayı hem de o karargahı yöneten Gazi Paşa’yı görüntülemiş.
Bu film ve renkli çekilmiş 74 fotoğraf, arşive girmiş, orada bunca zaman, günışığına çıkarılmayı beklemiş.

89 yıl sonra bulunan film


1922 Ankara’sı
Bu görüntüler, ilk kez, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından, Ankara’nın Başkent oluşunun 89. yıldönümü için hazırlatılan belgeselde yer aldı.
Yönetmenliğini Saadet Özen ile Hacı Mehmet Duranoğlu’nun, görüntü yönetmenliğini Candan Murat Özcan’ın yaptığı, metinlerini Selahattin Duman’ın yazdığı belgeselin küçük bir bölümü, geçen ay Ankaralılara gösterildi.
Bugüne kadar o dönemden, sadece Sovyet filmcilerin çektiği 1933 tarihli “Türkiye’nin Kalbi Ankara” belgeselini biliyorduk.
Bu belgesel, 1922 Ankara’sını belgeliyor ve bir Başkent’in nasıl yoktan var olduğunu çok daha iyi anlamamızı sağlıyor.

Haberin Devamı

89 yıl sonra bulunan film


Müthiş görüntüler
Ustaca çekilmiş ve titizlikle saklanmış görüntülerde Ankara’nın bütün sefaleti var.
Yangında harap olmuş, çevresi mezarlıklarla kaplı, çorak bir kasaba...
İki tarafı bataklık, çamurlu yollar...
Kalenin altından akan Bentderesi’nin kenarında çamaşır tokaçlayan yoksul kadınlar...
Aşevlerinde pilav kaşıklayan, hastaneye çevrilmiş konaklarda tedavi gören göçmenler...
Şehre hareket getiren tren istasyonu ve orada İstanbul’dan gelecek gazeteden malumat edinmeyi ümit eden mebuslar...
Yeni yeni canlanan sosyal hayat ve şehre gelmeye başlayan büyükelçiler...
Konut sayısının çok üstünde bir nüfus...
Umutları, olanaklarından büyük bir diyar...
O diyardan bir Başkent yaratmayı hayal eden Reis Paşa...
Ve sarıklılarla opera meraklılarını buluşturan bir ideal...
Meclis’in içinden...
Belgeselde beni asıl etkileyen bölüm, Meclis’in görüntüleri oldu.
Bugünkü Ulus meydanının o günkü ıssızlığında, yüzünü bozkıra dönmüş tek başına dikilen binanın görüntüsü harika...
Meclis bahçesinde, Ankaralıların meraklı bakışları altında konser veren askeri bando da öyle...
Toplantı masası etrafında poz veren Fethi Bey ve Hükümet erkanı da öyle...
Ama en etkileyicisi, yıllardır Reis Paşa’yı uzak bir profilden kürsüde gölge halinde gördüğümüz Genel Kurul salonunun içinde çekilen görüntüler...
Saadet, bu görüntülerin, 1922 yılı Kasım ayında, muhtemelen saltanatın kaldırılma tartışmalarının yaşandığı gün çekildiğini tahmin ediyor.
Görüntüde, okul sıralarında diz dize oturup hararetli bir şekilde tartışan sarıklı, kalpaklı mebuslar var.

89 yıl sonra bulunan film

Haberin Devamı

Atatürk’e saygıyla...
Dilerim bir kanal ilgilenir de, bu görüntüler seyirciyle buluşur.