Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tam 4 yıl önceydi, “Extreme Sailing Series’de bir Yeni Zelanda takımında yarışır mısın?”

Yelkenin Formula 1’inde Türk takımı
dediklerinde.
Şaşırmıştım, yelkeni ne kadar sevsem de kendimi bir ekstrem sporda yarışırken düşünemiyordum.
Malum, “Denizlerin Formula 1’i” diyorlar Extreme Sailing için, diğer yelken yarışları gibi uzun mesafeye dayalı değil. Önemli olan hız.
Bunun için de tekneler havada uçuyor, çarpışan arabalar gibi arada birbirlerine giriyor ve yarış heyecanla devam ediyor.
Yarışması kadar izlemesi de zevkli.
Bu yıl Extreme Sailing Series’de ilk kez bir Türk takımı yarışıyor, Team Turx.
Tanem Sivar sayesinde tanıştım takımın kaptanı Edhem Dirvana ile.
Edhem aileden yelkenci, Bozburun Yat Kulübü’nün de sahibi.
Yıllar önce Cem Uzan’ın ‘Thomas Crown Affair’de görüp beğendiği ve hemen aldığı tekneyi satın alıyor önce, sonra takımı kurup antremanlara başlıyor.
İlk etapta Singapur’da yarıştılar, ikinci etapta Umman’da yarışacaklar.
Volvo Ocean Race’te bir Türk takımı var diye gurur duyuyoruz Alvimedica ile, ama Türk takımında tek bir Türk yelkencinin bile olmaması üzücü tabii.
İşte o yüzden daha da heyecanlandırıyor beni Team Turx’ün Extreme Sailing Series kadar önemli bir yarışa katılan ilk Türk takımı olması.
Türkiye’nin tanıtımı açısından önemli bir iş yapıyorlar.
Kesinlikle daha fazla destek hak ediyorlar.
Hatta Kickstarter’dan da destek verebiliyorsunuz, yaptığınız katkıya göre size yarışlardan kartpostal göndermelerinden bir yarışa konuk olmaya kadar birçok seçenek var.
Edhem’in en çok “Deniz insanı terbiye eder” sözü hoşuma gidiyor.
“Fransızlar deniz insanı daha inançlı yapar der. Denizde yaşadıklarınız karşısında doğaya karşı ne kadar güçsüz olduğunuzu anlarsınız ve kendinizi gereğinden fazla büyütmez ve daha iyi huylu olursunuz” diyor.
Yelken sporunun yaygınlaşmasının ruhumuza da, hatta hasta ruhlara bile iyi geleceğine inandığını anlatıyor.
Team Turx’ü bir an önce takibe almanızda fayda var.

Venedik’te Türk adası

Geçen yıl Permak grubu Venedik’te bir ada satın aldı ve St. Regis Venice San Clemente Palace otelini açtı.
O zaman sadece ‘soft opening’ yapılmıştı, buna rağmen Venedik Film Festivali’nde Jude Law orada kaldı, George Clooney’nin Amal Amuluddin’le orada evlenmeyi planladığı söylentileri çıktı, Vogue Italia film festivali şerefine orada bir davet verdi, bazı tanıdık isimler orada düğün yaptı.
Bu yıl ise otel tamamen yenilendi ve mayısta açılacak.
Mayıstaki açılış şerefine, Emir Uyar ev sahipliğinde Venedik Sarayı’nda bir yemek düzenlendi.
Otelin dünyanın en iyi 20’si arasına giren restoranı Acquerello’nun şefi Roberto Dal Seno’nun hazırladığı yemeklerden tadıldı ve Venedik’teki gelişmelerden haberdar olundu.
Venedik’te mayıs çok önemli, çünkü bu yıl sanat bienali var ve sanat bienali mimarlık bienalinden her zaman daha çok ilgi görüyor.
Üstelik bu yıl Venedik Sanat Bienali’nde kalıcı Türkiye Pavyonu’nun ilk yılı. Sarkis’in nefes alıp veren eserini görmeye gideceğiz elbet, gitmişken de Maça Kızı’nın sahibi Sahir Erozan’ın St. Regis’daki bienal partisini kaçırmak da olmaz.

Haberin Devamı

Balat, yeni Karaköy olur mu?

Venedik Sarayı’nda Mert Vidinli ve sonsuz enerjisiyle karşılaşıyorum.
“Çok heyecanlıyım, ilk defa kendi mekânımı açıyorum” diye başlıyor anlatmaya.
“The House Cafelerin sahipleri Ramazan Üren-Canan Özdemir ve Ferit Baltacıoğlu ile birlikte Balat’ta yeni bir mekan açacağım” diye devam ediyor.
“Sabah kahvaltıyla başlayacak, gece 12’de kapanacak bir yer planlıyoruz. İstanbul eğlence hayatına yeni karışan nesli buraya çekeceğim” diyor ve telefonundan Balat’taki binanın fotoğraflarını gösteriyor.
“Açılış ne zaman?” diye sorduğumda “Eylül” diyor.
Bu gidişle, yaz sonrası yeni Karaköy’ümüz Balat olur.
Zaten Balat’ın hızla yükseleceği çoktan belli.