Farklı ülkelerden yeme-içme sektörünü bir araya getiren Global Gastroekonomi Zirvesi nasıl geçti? İşte zirveden notlar…
TURYİD ilk defa böyle bir işe kalkıştı, sektörün her alanından her seviyesinden farklı ismi bir araya getirdi ve gastronominin ekonomiye katkısını örneklerle anlattı. Dünyanın en iyi 51. restoranı seçilen Mikla’nın şefi Mehmet Gürs, “Çorbacıların, lokantacıların TÜSİAD’ı” diye özetledi TURYİD’i. Gerçekten de Turizm ve Restoran Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği üyelerinin hayatımızda en az TÜSİAD üyelerinin şirketleri kadar önemli bir yeri var. Herkesin kafe açmak istediği, restoran sahibi olmak istediği bir dönemdeyiz malum. Üstelik bu dönem çok da uzun süredir devam ediyor. İstanbul’da bir mekan, bir semt hızla parlayıp, hızla yok olurken herkesin içindeki restorancı olma isteğinin bu kadar uzun süre devam etmesi de şaşırtıcı. Yeme-içme sektörü ne kadar zor olsa da dışarıdan eğlenceli görünüyor tabii. Üstelik artık bu alanda markalaşmak da sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada havalı kabul ediliyor. Bkz. Nusret.
Gastroekonomi zirvesinde aslında hiçbir şeyin tesadüf olmadığını bir kez daha gördük. San Sebastian gibi dünyanın metrekareye düşen en çok Michelin yıldızının olduğu Bask bölgesinde gastronomiye devletin nasıl bir teşvik verdiğini gördük, Kore’nin kimchi’yi yaygınlaştırmak ve dünya çapında yapmak için çabasını dinledik. Refika Birgül’ün Türk mutfağını yorumlayan yemeklerinden Gönlübol adını verdiği tombul çay bardaklarına birçok şeyi konuştuk. En çok ilgi çeken konuşma D.ream CEO’su Levent Veziroğlu’nundu. Hatta Veziroğlu’nun konuşmasından sonra salonun büyük bir bölümü boşaldı. Neyse ki zirveye daha geç gelenler de oldu da salon boş kalmadı.
Alan Yau’dan gastronomide Türkiye markası
Hakkasan, Wagamama gibi zincirlerin yaratıcısı Alan Yau,
50 liralık lahmacun meselesi
Maça Kızı’nı annesi Ayla Erozan’dan devralıp bugünkü haline getiren Sahir Erozan’a yakın arkadaşları bile 50 liralık lahmacun haberleriyle takılıyor. Oysa doların 4, euro’nun 5’e, sterlinin 5.60’a ulaştığı bugünlerde lahmacun fiyatına gelene kadar gündemimizde daha çok rakam var. Kaldı ki Maça Kızı gibi bir otelin dünya çapında olduğu düşünülürse lahmacun, mantı gibi mutfağımızdan lezzetlere yer vermesi bile yeterince değerli. Bu kadar yıl aynı kaliteyi koruyarak ayakta kalmak hiç kolay değil. Dünyada Maça Kızı ayarında bir otelin fiyatlarının uygun olması beklenemez. Elbette, hepimiz karşılayamayacağız, ama zaten her bütçeye uygun seçenekler olması değil mi gereken? Maça Kızı’nın başarısını takdir etmek için müşterisi olmak gerekmiyor. Yarattıkları istihdamdan Türkiye turizmine sağladıkları katkıya övülecek daha çok şey var. Bunu anlamadan ne global olmak ne de turizmde bir yere gelmek mümkün.