İstanbul’un hızına yetişilmiyor
İstanbul eski enerjisine kavuştu, bu hafta sosyal hayat büyük bir koşturmacayla geçti.
Önce Gül Ağış’ın Pera Palas’taki Lug Von Siga defilesine gidip moda dünyasıyla kucaklaştım.
Defile sonrası Vogue dergisi yayın yönetmeni Seda Domaniç’ten Mudo’nun kurucusu Mustafa Taviloğlu’na renkli bir kalabalık soluğu hemen yandaki Soho House’da aldı.
Pera Palas’ın ve Soho House’un tarihi binaları İstanbul’da olduğumuz için mutlu olmamızı sağladı bir kez daha.
Hemen arkasından Brand Who defilesi ve daha sonra Lucca’da partisi vardı.
Lucca’da her zamankinden daha genç ve farklı bir kitle dikkat çekiyordu.
Aynı saatlerde Etiler Hillside’da ise Tolga Karaçelik’in Sundance Film Festivali ödüllü ‘Kelebekler’ filminin özel gösterimi vardı.
Ertesi gün Lütfi Kırdar’da Gastroekonomi Zirvesi’nde birçok mekân sahibiyle sosyalleşilip dedikodular alındı.
Çok isteyip de gidemediğim Çiğdem Akın defilesinde aklım kalarak...
Zirvede en çok konuşulanlardan biri Baylan’ın Aliye Turagay’ın işletmesine geçtiği oldu.
Gelişmeleri bekleyip göreceğiz.
Zirve sonrası Tuvanam defilesi ve Cantinery’de Vogue’un partisi vardı.
Zirveden çıkanlarla defilelerden çıkanlar burada sosyalleşti.
Güzelliği ve duruşuyla en çok dikkat çeken Serenay Sarıkaya’ydı.
Çıkışta yenilenen Set Kebap’ın yanındaki La Boucherie’ye geçildi.
Sahnede Defne Samyeli vardı, doğrusu özgüveniyle ve pozitif enerjisiyle sahneye çok yakışmıştı.
Sahneye Ozan Güven’i çağırdı, vokale geçti, onlara davulda Cem Yılmaz eşlik etti.
Bir ara Ay Yapım’ın patronu Kerem Çatay da ısrarlar üzerine sahnede yerini aldı.
La Boucherie’nin ve Gizli Kalsın’ın en önemli özelliği de bu zaten, kim olursanız olun kendinizi burada sahneye çıkacak kadar rahat hissediyorsunuz.
Her gittiğinizde tanıdık yüzler görüyor, kendinizi emin ellerde hissediyorsunuz.
Çünkü Umut Evirgen üyelik kulüplerinin bile yapamadığını yapıyor.
Anadolu yakası atakta
Kadıköy ve özellikle Moda’ya gitmeyeli uzun zaman oldu.
Şimdi biliyorum, ev konserleri bile dolup taşıyor.
Jam Sessions bahanesiyle Anadolu yakasında neler olduğunu görmek için minik bir tur yaptım.
Harika mekânlar açılmış, gençler, yaşam dolu, kendi dünyalarını yaratmışlar, canlı müzik dinliyorlar.
Adını bile duymadığınız gruplar, müzisyenler 200 - 300 kişilik performanslar gerçekleştiriyor.
Her hafta 3-4 sanatçı söyleşisi var ve dopdolu geçiyor.
10 yıl öncenin Beyoğlu’nda gibi hissediyorum kendimi.
Jam Sessions şehirde yeni, mini bir gezgin platform, müzikle yola çıkılmış ama bölgenin enerjisi ile olay büyümüş.
1 ayda 7-8 mekân, 18-19 değişik performans, 5-6 film / dizi oyuncusu / müzisyenle organize edilen buluşma, hatta değişik dükkânlarda pop - up müzik etkinlikleriyle devam etmekte...
Amaç genç müzisyenleri desteklemek, onlara sahne açmak, seyirci yaratmak...
Dün akşam Lara di Lara ile Bina’da, bu akşam ise Coctaeu Twins saygı gecesiyle Karga’dalar.
Girişler ücretsiz, gidip araya karışmakta fayda var.
