Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bodrum’un en iyi korunan koyunda, üst üste güneşlenmek ve bangır bangır müzik istemeyenlere, görme ve görünme derdi olmayanlara iyi gelecek butik bir tatil yeri: Amanrüya.

Bodrum sezonunu bu hafta sonu itibarıyla açıyoruz, Bodrum’un en iyi korunan koyunda, Amanrüya’da. Ağa Han ödüllü Demir Evleri’nin yanında lüks ve butik bir tatil yeri, Amanrüya. Adı gibi, huzurlu ve rüya gibi. Tam 6 yıl önce ilk açıldığında gezdiğimde, "Turizme büyük katkısı olacak" demiştim. Şimdi, Amanrüya aynı başladığı zamanki gibi sessiz ama bir o kadar iddialı. Zaten Bodrum’da Aman, Mandarin Oriental gibi sıkı takipçileri olan uluslararası markaların var olması çok sevindirici. Tabii Maça Kızı gibi uluslararası olmayı başarmış yerli markalar da yabancı rakipleri kadar değer katıyor Bodrum’a. Bodrum için “Böyle doğası olan, bu kadar yeşil bir yer daha yok!” demişti hiçbir şeyi beğenmeyen Fransız bir turizmci, şaşırmıştım. Eski günlerini bilenlere göre ise Bodrum her geçen gün daha da katledilen, orman yangınları, çarpık yapılaşma derken giderek eski güzelliğinden uzaklaşan bir yer olup çıkmıştı. Benim için ve eminim birçok kişi için tek bir istisna vardı: Torba’daki Demir koyu.

Haberin Devamı

Orman içinde az sayıda taş evin olduğu, denizi gibi pırıl pırıl bir yerdi Demir koyu. Hatta Demir Evler projesi, mimar Turgut Cansever’e 1992’de Ağa Han ödülünü de kazandırmıştı. Cansever ne kadar ısrar edilse de ev sayısını artırmadı, site sakinlerinin bazı isteklerine cevap vermedi. Zaman zaman tartışmalar da olurdu ama herkes bilirdi, usta mimarın tek bir amacı var: Bu alanı korumak. Cansever’in ardından kızı, mimar Emine Öğün ve eşi mimar Mehmet Öğün, Demir’e sahip çıkmaya devam etti.
6 yıl önce ise bu koyda Amanrüya’yı yarattılar.

Müdavimleri başka zincirlere gitmiyor

Seyahate ve otellere meraklı olanların yakından tanıdığı lüks ve butik bir zincir: Aman. Uzakdoğu’dan ABD’ye birçok yerde otelleri var, hatta ‘Aman Junkies’ adı verilen müdavimleri de... Farklı Aman otellerinde konaklıyor; başka zincirlere gitmiyorlar, çünkü görüntü ve gürültü kirliliği istemiyorlar. Aman’ın Türkiye’ye gelmesi çok önemli bir adımdı, 6 yılda Türkiye’de turizmde yaşanan iniş çıkışlara rağmen ilk günkü gibi heyecanla devam etmesi de bir o kadar önemli. Tamam, şimdiye kadar Türkiye’ye gelen birçok önemli lüks zincir oldu ama Aman bunların içinde en butik olanı.

Haberin Devamı
Görüntü ve gürültü kirliliği istemeyenlere

Zeytin ağaçlarının yerine göre proje

Yüksek gelirli turistin kendi özel alanında, turist muamelesi görmeden tatil yapabileceği sayılı seçenekten biri. Peki ama Demir koyunu korumak için her şeyi yapan aile, nasıl oldu da Aman’ın gelmesine ikna oldu? Tam 14 yıl sürmüş konuşmalar. Emine Öğün’den dinlemiştim, 1998 yazında telefonu çalmış, arayan Ali Güreli’ymiş. “Sizin koyun önünden geçiyoruz, yanımda Zelfa Olivier (Sir Laurence Olivier’in Türk gelini) var, Aman Resorts için uygun olacağını düşünüyor, sizinle konuşmak istiyor” demiş. Önce Zelfa Olivier’le, sonra Aman Resorts’un kurucusu Adrian Zecha’yla tanışmışlar. Endonezyalı otel sahibi Zecha, Phuket’te yazlık ev yapmak için arsa bakarken gördüğü arazide ilk Aman’ı, Amanpuri’yi açmış. Zecha, Amanpuri’yi açarken bankalar kredi vermemiş; hatta herkes, “Batacaksınız, 40 odalı otel mi olur?” demiş ama Amanrüya’yla birlikte tam 28 Aman Resorts olmuş. Sonra aralarına yeni Amanlar da katılmış. Amanlar’ın özelliği her otelin farklı olması, bulunduğu yerin doğasına ve kültürüne sahip çıkması. Hatta bu yüzden çevredeki tarihi yerlere de geziler düzenliyorlar.

Haberin Devamı

Aman’ın felsefesiyle Demir’inki hemen örtüşmüş. Sonra izin alma ve yatırımcı arama süreci başlamış. Emine ve Mehmet Öğün’ün tek şartı projeyi ve inşaatı kendilerinin üstlenmek istemesi olmuş. Projeyi her bir zeytin ağacının yerine göre hazırlamışlar. Tek ağacın bile kesilmemesi için ellerinden geleni yapmışlar. Detaylara verdikleri önemi hemen görüyorsunuz, her bitkinin hikayesi var onlar için. Bir yanda çam, zeytin ağacı var; bir bakıyorsunuz bahçeye kekik de lavanta da dikmişler. Doğayı keşfetmek, uzun yürüyüşlere çıkmak için çok güzel. Otel 36 taş evden oluşuyor, her evin kendine ait bahçesi ve bahçede ısıtmalı havuzu var. En güzel denizlerden birine birkaç adım uzaklıktayken havuza gerek var mı tartışılır, ama taş evler o kadar özenle yapılmış ki çıkmak istemiyorsunuz. Özellikle de Amanrüya’da en sevdiğim bölüm üç katlı kütüphaneden kitabınızı, DVD’nizi aldıktan sonra...