Sina Afra’nın tam altı yıl önce kurduğu Türkiye Girişimcilik Vakfı’nın düzenlediği Giveback Gala’da seri girişimcilere ve genç girişimcilere dair öğrendiklerim…
Türkiye Girişimcilik Vakfı’nın (GİRVAK) Raffles Otel’de düzenlediği Giveback Gala’da vakfın yöneticileri, destekçileri ve fellow öğrencileri ile buluştuk.
Her şey GİRVAK’ın kurucusu, seri girişimci Sina Afra’nın kendi hikâyesiyle başlıyor aslında. Diplomat bir ailenin oğlu olarak, 6 farklı ülkede 5 dil konuşarak büyüyor Sina Afra, ya diplomat ya danışman olmayı düşünerek. On iki yıl danışmanlık ve mali müşavirlik şirketi KPMG’de çalışıyor, daha sonra Almanya’da eBay’de çalışırken ve tam 38 yaşındayken eBay için yaptığı bir toplantıda genç bir adamın “Ben dünyayı değiştirecek bir şey yarattım! 2 milyar dolara size satmak istiyorum” demesiyle değişiyor hayatı.
Girişimcilik işte bu!
Dünyayı değiştirecek buluşunu 2 milyar dolara satmak isteyip eBay’e tam 2.8 milyar dolara satan kişi Skype’ın kurucusu Niklas Zennström.
“Ben o gün, bu genç adamın kendine özgüveninden çok etkilendim. Girişimcilik işte tam da böyle bir şey! Aşağı yukarı aynı eğitimleri almışız ama o kurumsal bir şirkette üst düzey yönetici değil, kurumsal hayatta yer almayı tercih etmemiş, kendi başına dünyayı değiştirecek bir şey yapmış... Yani benim girişimciliğe başlamam tamamıyla Skype’ın kurucusu Niklas Zennström sayesinde” diye anlatıyor Sina Afra röportajlarında. Sonra da ekliyor: “Ben Markafoni’yi kurduğumda 40 yaşındaydım. ‘Keşke girişimciliği 20 yaşında bilseydim!’ dedim. Benim babam devlet memuru, annem sanat tarihçisi. Kimse bana 17 yaşındayken, ‘Evladım, büyüyünce girişimci ol!’ demedi. Bizde hep şu vardı: ‘Hariciyeci olursun, akademisyen olursun. Bilemedin doktor ol, özel sektöre gir!’ Oysa farkına varsaydım, 20’lerimde başlardım. Çünkü 40 yaşında girişimci olmak komplike bir şey; devam eden bir hayatınız var, kredi ödüyorsunuz, çocukların okulu var, bilmem ne var. Bir düzen var. Durdurup tramvayı inemiyorsunuz. Tam da bu sebeple, gençlere yol gösterebilmek için 2014’te pek çok başka girişimciyle Girişimcilik Vakfı’nı kurdum. Tüm kariyerim boyunca en gurur duyduğum şey bu..”
Sina Afra, 40 yaşında kurduğu Markafoni’nin çoğunluğunu 2011’de Güney Afrikalı Naspers’a 203 milyon dolara satıyor. Bu, Türk internet tarihinin en büyük satışlarından biri oluyor. En büyük satışlardan biri olmasının yanı sıra, Markafoni şimdiye kadar 2.5 senede en hızlı büyüyen ve kısa sürede en çok değer yaratan şirket sıfatını da alıyor.Şimdi ise ev satma deneyimini dijital çağa taşıyan, yeni nesil gayrimenkul kavramını sahiplenen Tiko’yu kuran Sina Afra, GİRVAK’ın tamamen bağımsız bir vakıf olmasından memnun. Giveback Gala’da 18-24 yaşlarındaki fellowlarla konuşurken işte bunları düşünüyorum.Senede bir kez gençler başvuruyor fellow programına, sadece 100 kişi kabul ediliyor, 50 kadın, 50 erkek. Program tam iki yıl sürüyor ve Türkiye’den ve dünyadan girişimcilerle bir araya gelinip hikâyeler paylaşılıyor. Hatta bütün girişimci adaylarını Tel Aviv’e götürüyorlar. Tel Aviv’in özelliği girişimcilik ekosisteminin dünya standartlarında olması nedeniyle 500 bin kişilik bir şehirden 7 bin start up çıkıyor. GİRVAK fellowları özellikle İsrailli teknoloji girişimcisi ve girişimciliğin ve melek yatırımcılığın babası olarak kabul edilen, 78 yaşındaki Yossi Vardi ile tanıştıkları için çok mutlular. Aslında vakfın amacı sadece start up üretmek değil, fellowları “girişimcilik elçisi” yapmak. Vakıf kurulalı henüz 6 yıl olmasına rağmen başvuru sayısı çok yüksek. 2014’te 6 bin aday başvurdu, 2019’da ise tam 112 bin aday başvurdu. Hatta daha önce fellow programını tamamlayanlar arasında da artık bireysel bağışlarıyla vakfın destekçileri arasında yer alanlar var. Google Türkiye ve Zorlu Enerji’nin desteğiyle düzenledikleri Giveback Gala’da değerli konuşmacıları da konuk ediyorlar. Daha önce Virgin Havayolları’nın kurucusu Richard Branson, uzaya giden ilk Müslüman kadın turist ve Prodea’nın kurucusu teknoloji girişimcisi Anousheh Ansari gibi isimler katıldı. Bu yıl ise konuk konuşmacı elektrikli spor otomobil Mark Zero’nun yaratıcısı, Porsche ve Volkswagen’i yaratan ailenin dördüncü nesil temsilcisi Anton Toni Piech. Piech, otomobil dünyasından gelen bir aileden olduğu için elektrikli otomobil yapmasının doğal hatta sıradan karşılandığını oysa ailesinin bu fikrine hiç sıcak bakmadığını anlatıyor. Annesinin bir an önce iflas açıklaması yapmasını istediğini, babasının ölüm döşeğinde elektrikli otomobilini hiç beğenmediğini kendisine defalarca söylediğini anlatıyor. Aile desteği olmadan da iş yapılabileceğini belirtiyor, hatta bunları söylerken “Burada konuşmaya çekiniyorum, bu kadar değerli genç girişimcilerin hikâyelerini dinledikten sonra” diyor. Çok haklı, GİRVAK fellowlarını dinlerken biz de aynı hisler içindeyiz. Fellow programına seçilen öğrenciler, “giveback” felsefesi doğrultusunda toplumdan aldıkları, kazandıkları başarıyı yine toplumla paylaşarak toplumsal başarının katsayısını artırmayı hedefliyor. Neyse ki böyle güzel şeyler de oluyor!