Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cape Town’daydım. Burada bulunma nedenim, “Homeland” dizisinin dördüncü sezon çekimlerini yerinde izlemek, setinde iki gün geçirmek, oyuncularla röportaj yapmaktı...

Güney Afrika Cumhuriyeti’nde, Cape Town’da sabahın köründe, arabayla hızla şehirden uzaklaşıyorum. Gözlerim bağlı değil ama nereye gittiğim ya da hangi yolda olduğum hakkında hiçbir fikrim yok. Direksiyonda Güney Afrikalı bir şoför ve yanımda bir Amerikalı ve
bir İngiliz var. Sonunda in cinin top oynadığı dev bir depoya geliyoruz.
Emir büyük yerden geliyor, telefonlar kapatılıyor, fotoğraf çekmek yasak, nerede olduğunuzla ya da gördüklerinizle ilgili sosyal medyada yorum yazmak bile yasak. Tamamen insaflarına kalmışım,
ne derlerse onu yapmak zorundayım. Bir odaya alınıyorum. Arka planda muhteşem bir gökyüzü ve dağ manzarası. Önümde fotoğraflar, madalyalar... Fırsattan istifade telefonumu duvardaki prize takmaya yelteniyorum. “O gerçek değil” sesiyle irkiliyorum. Beklerken bir kahve içecek oluyorum, “Normalde burada bir şey yemek içmek yasak, nasıl izin verdiler sana?” diye bir görevli yanaşıyor yanıma. “Şanslısın” diyor, gülümsüyorum, kahvemden bir yudum alarak.

Dördüncü sezon için hazır mıyız
Mandy Patinkin ciddi, Claire Danes umursamaz

Bir kez daha etrafıma bakıyorum, evet, priz de gerçek değil, manzara da... CIA başkanının ofisindeyim. “Görevimiz Tehlike”den hallice bir durumum var.
İlk üç sezonunu soluksuz izlediğim “Homeland” dizisinin setindeyim. İki gün boyunca buraya kamp kuracak, seti gezecek, çekimleri izleyecek, oyuncularla röportaj yapacak ve yapımcıdan
dublöre tüm kadroyla tanışacağım.
İlk sabah 9.30’da karşımda Saul Berenson rolüyle tanıdığımız Mandy Patinkin var. Sabah erken saatte olduğu için mi, karakteri öyle olduğu için mi bilmiyorum, son derece ciddi, “Homeland”in dünyada terörün bitmesi için aslında ne kadar önemli olduğunu anlata anlata bitiremiyor. “Düşünsenize Başkan Obama bile bu diziyi izliyor, ona bile bu diziyle mesajımız ulaşıyor” diyor. Haksız değil tabii, Obama da eminim diziyi bizim kadar heyecanla izliyordur. Ama kararlarında etkili olduğunu düşünmek ne kadar doğru olabilir?
Sonra Carrie Mathison rolüyle tanıdığımız Claire Danes oturuyor yanıma. Bir TV yıldızı için hiç zayıf sayılmaz. Bu kadar yakında olunca ister istemez inceliyorum tabii. Artık nasıl bakıyorsam anlıyor mu, yoksa sohbete tatlı bir başlangıç yapmak mı istiyor, bilmem, “Cape Town’a geldiğimden
beri çok kilo aldım, burada yemekleri çok sevdim, şimdi mecburen rejimdeyim” diye konuşmaya başlıyor.
“Homeland” ve Carrie Mathison rolüyle ilgili konuşurken sürekli “Bu sadece bir TV şovu, bu kadar ciddiye alacak bir şey yok. Ben oyuncuyum, Carrie ile bütünleştim demek de mümkün değil” diyor. Mandy ne kadar ciddiyse Claire o kadar umursamaz.

“Pi’nin Yaşamı”ndan diziye transfer

Beni en çok etkileyen bu sezon “Homeland” ekibine katılan Suraj Sharma oluyor. “O da kim?” derseniz, “Pi’nin Yaşamı” filminde başroldeki çocuk. Çocuk dediğime bakmayın,
New York Üniversitesi’nde oyunculuk okumaya başlamış. “Bu diziden ne kazanırsam okulumun taksidine gidecek, New York Üniversitesi ne kadar pahalıymış” diye dert yanıyor. Bunu derken kendini acındırmaya ya da sempati kazanmaya çalışmıyor aslında. Samimi samimi anlatıyor, neden bu dizideki rolü kabul ettiğini.
Dizinin yeni sezonda başka sürprizleri de var. Bunlardan biri de Nazanin Boniadi. Tom Cruise ile evliliğin eşiğinden dönmüş İran asıllı bir oyuncu. CIA’de analist olarak çalışan Müslüman Fara karakteriyle karşımıza çıkacak.
Yeni sezon 6 Ekim’de başlayacak.
Bu arada belirteyim; “Homeland”ciler İstanbul’da çekim için mekan bakıyor konuşmaları olmuştu. İstanbul’da çekim yok. Nedenini ilerleyen günlerde Claire Danes’den dinleyeceğiz.