Gastronomi en önemli yumuşak güçlerden biri.
Aynı zamanda ülkelerin en büyük pazarlama araçlarının da başında geliyor.
Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği’nin (TURYİD) düzenlediği 3. Global Gastroekonomi Zirvesi çarşamba günü gerçekleşti.
Zirvede, gastronominin bir kaldıraç görevi görerek Türkiye’de bu sektörün hak ettiği yere gelmesini ve gastronominin potansiyelinin açığa çıkarılması hedeflendi.
İşte konu başlıkları…
- Açılış konuşmasını TURYİD Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy yaptı. Kaya Demirer konuşmasında yeme-içme sektörünün pandemi sebebiyle yaşadığı sürece ve değişen dinamiklere değinerek sektörün, TURYİD’in sağladığı enformasyon kabiliyetiyle ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın destekleriyle pandemi sürecinden güçlenerek çıktığını anlattı. Demirer, ayrıca zirvede katılımcı olan bine yakın öğrenci olmasından dolayı mutluluk duyduğunu söyledi ve
En son geçen yaz Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV), Genç Yetenekler Bodrum Yaz Konseri vardı. Konserde klasik müzik alanında dünyada yıldızı parlayan uluslararası başarılara sahip genç sanatçılarımız Jamal Aliyev ve Bade Destan performans sergilemişti.
Mütevelli Heyeti üyesi olmaktan gurur duyduğum Çağdaş Eğitim Vakfı’nın ‘ÇEV Sanat Genç Yetenekler’ projesi Berrin Yoleri öncülüğünde, Fazıl Say, İbrahim Yazıcı, Bülent Evcil ve Mehmet Yasemin’in desteğiyle 12 yılda büyük yol kat etti.
2009’da Aya İrini’de Ebru Ceylan’ın objektifinden “Kutup Yıldızı” sergisi ve mini konserle temeli atılan bu harika projenin amacı Türkiye’den dünya çapında sanatçılar çıkarmak, Türk kültürünü ve sanatını dünyaya tanıtmak.
Aslında ‘ÇEV Sanat Genç Yetenekler’ projesinde gençler birbirleriyle rekabet içinde değil, tam tersine büyük dayanışmayla büyüyorlar, birbirlerini alkışlıyor, birbirlerine destek oluyor ve
İstanbul’da bugün iki önemli sanat etkinliğinin açılışı var.
Biri, Contemporary Istanbul’un kurucuları Ali-Rabia Güreli’nin yeni ve tamamen yerli sanat fuarı CI Bloom.
Diğeri ise İngiliz sanatçı David Hockney’nin ‘Baharın Gelişi, Normandiya, 2020’ başlıklı sergisi.
Tersane İstanbul’da gerçekleşecek CI Bloom’la başlayalım.
Bugün ve yarın Akbank ana sponsorluğunda ön izlemeyle başlayacak olan CI Bloom’a 23 yerli galeri katılıyor.
Ambidexter, Anna Laudel, Art On, artSümer, Bozlu Art Project, Büro Sarıgedik, C.A.M. Galeri, Dirimart, Ferda Art Platform, Galeri 77, MERKÜR, Galeri Siyah Beyaz, Galerist, Martch Art Project, Öktem Aykut, Pg Art Gallery, Pi Artworks, Piramid Sanat, Sanatorium, The Pill, Vision Art Platform, x-ist ve Zilberman Gallery.
CI Bloom’da yabancı galeriler yok.
CI Bloom NFT eserlerinden oluşan Digital Horizons: The New State of Art adlı seçkiye de ev sahipliği yapıyor.
Pandeminin en zorlu günlerinde Londra Caz Festivali’nde ‘Istanbul Psychedelic’ konserleri vardı.
Dünyanın en prestijli müzik festivallerinden birinde İstanbul bölümünde Moğollar, İlhan Erşahin, BaBa ZuLa ve 2018 yılı Montreux Jazz Festival Talent Award sahibi Islandman sahnedeydi.
İlk kez pandemi nedeniyle çevrimiçi gerçekleşen festivalde İstanbul konserleri bir konser salonunda değil, İstanbul Boğazı’nda, köprünün önünde nefis bir İstanbul manzarasıyla birlikte gerçekleşti.
Bu konserleri izleyen her İstanbullu gibi gurur duydum.
Hem müzisyenlerimizin performansıyla, hem İstanbul’un büyüleyici güzelliğiyle, hem de dünyanın en önemli müzik festivallerinden birinin İstanbul’a özel bölüm ayırmasıyla.
Tabii bütün bunlar tesadüf eseri olmuyor.
Her ne kadar İstanbul’un güzelliği de, müzisyenlerimizin başarısı da sınırlarımızı çoktan aşsa da, bunları dünyaya daha iyi duyurabilmek için gizli kahramanlar gerekiyor.
‘Istanbul Psychedelic’ konserlerinin gerçekleşmes
Karl Lagerfeld, Chanel ve Fendi gibi çok güçlü iki markanın uzun yıllar kreatif direktörlüğünü üstlendi, ama en büyük başarısı bu değildi.
En büyük başarısı kendisiydi; kendi kendini ikonlaştırmayı başardı, hatta bununla zaman zaman dalga da geçti; “Kendi kendimin karikatürüyüm, bir maskeyle yaşıyorum, Venedik Karnavalı benim için sürekli devam ediyor” diye anlatıyordu.
Balmain, Jean Patou, Chloé, Charles Jourdan, Krizia, Valentino gibi birçok markaya tasarımlar yaptıktan sonra daha genç yaşlarda beyaz saçla kendine bir imaj çizdi.
Sonra tasarımlarını çok beğendiği Hedi Slimane’in kıyafetlerini giyebilmek için bir yılda tam 42 kilo verdi. Onu özel yapan sadece yaratıcılığı değildi, aynı zamanda zamanın ruhunu da son derece iyi kurmasıydı.
49 yaşında Chanel’in kreatif direktörü olduğunda eskimiş ve güncelliğini yitirmiş bir markayı alıp 10 milyar dolarlık, hiç eskimeyecek bir marka haline getirdi. Bunun için de önce CC logosunu yarattı.
Tom Ford’dan Riccardo
Elon Musk, sadece dünyanın en zengin insanı olmakla kalmadı, en çok sevilen ve en çok nefret edilen insanların da başında geliyor. 2009’dan beri aktif olduğu Twitter’da tam 84 milyon takipçisi olan Musk’ın Twitter’ı satın almasıyla gündeme gelen en önemli konu ifade özgürlüğü.
Hatırlayacaksınız; bir kadın gazeteci, birkaç yıl önce Daily Beast adlı haber sitesinde Elon Musk’ı eleştirmenin artık mümkün olmadığını, çünkü en küçük eleştiride bile Musk’ın Twitter’daki milyonlarca takipçisini kadın gazetecilere karşı kışkırtmak için kullandığını söyledi ve Musk’ı kadın gazetecilere ve bilime saygısızlıkla suçladı.
Elon Musk, iddiaları gülünç bulduğunu söylese de başta takipçilerini kadın gazeteciye yağdırdıkları küfürler ve hakaretler konusunda uyarmadı. Ta ki annesi Maye Musk, “Ben seni bilim kadınları arasında, bilime ve kadınlara saygılı yetiştirdim; bu yalan haberlerin kadınlara düşmanlık meselesi haline getirilmesinden utanç
Geçtiğimiz yaz yeme-içme dünyasının en şaşırtıcı transferi Urla’nın gastronomi üssü olmasında öncü olan Od Urla’nın şefi Osman Sezener’den geldi. Şef Osman Sezener, restorancı bir aileden geliyor, İzmir’in meşhur Pizza Venedik’i ve Venedik Catering’in de başında. Zeytin ağaçlarıyla dolu bir bahçede, yüksek tavanlı tamamen cam, son derece şık bir şef restoranı Od Urla.
Ege’yi çok iyi tanıyan, malzemeleri iyi bilen bir şefin mekanında mevsimin en taze lezzetleri ön planda oluyor tabii.
Sadece odun fırınlı, geniş açık mutfakta pişen şahane yemekler değil, el yapımı tabaklar ve şık sunumlar da, Od Urla’nın enerjisi de etkileyici.
Şef Osman Sezener geçen yaz The Edition Bodrum’da Od markasıyla değil, Kitchen Bodrum ile karşımıza çıktı.
Restoran yerel üretimi destekledi, tesisin kendi bahçelerinde sürdürülebilir bir yaklaşımla üretilen otlar, salata yeşillikleri ve sebzelerin yanı sıra, en taze et ve balık ürünleri yakın çiftliklerdeki yerel üreticilerden temin edildi.
Menünün
Mardin Bienali’ne ilk kez tam yedi yıl önce gitmiştim.
Mardin beni şaşırtmıştı, Bienali’yle, bienalle eş zamanlı kitap fuarı ve Ankara Devlet Opera ve Balesi ile birlikte düzenlenen Opera ve Bale Günleri’yle.
Biz İstanbul’da kendi küçük dünyamızda kendimizi büyük şehirde yaşıyor görürken bile opera ve baleye hasret kalmış durumdaydık o zaman.
Her şeyden önce Mardin’de bienal yapılması tabii ki çok olumlu, sergileri gezen ilkokul öğrencilerini görünce bunun değerini daha da iyi anlıyorsunuz.
Ama adında bienal olunca beklenti de ister istemez yükseliyor ve o beklentiyi karşılamak zorlaşıyor.
İstanbul, Venedik, Sao Paulo gibi hem dokusu olan hem de söylemi olan şehirlerle aynı kulvarda yarışabilmek elbette kolay değil.
Uluslararası Bienal Derneği’ne üye olmaya hak kazanan Mardin Bienali bu yıl 5. kez düzenleniyor ve aynı zamanda 12. yaşını kutluyor.
Direktörlüğünü Döne Otyam ve Hakan Irmak’ın yaptığı, Mardin Sinema Derneği’nin ev sahipliğinde düzenlenen bienalin küratörlüğünü Yeni Delhi&r