Dünyanın En İyi 50 Restoranı listesi 20’nci yılını kutluyor. 50 Best’in jüri başkanlarından Cemre Torun ve listede uzun zamandır Mikla ile yer alan gururumuz şef Mehmet Gürs ile bu hafta Londra’da gerçekleşen ödül törenine katıldım.
Londra’nın tarihteki en sıcak gününde, 42 derecede nefes alamazken yemeiçme dünyasının önde gelenleri tarihi balık hali Old Billingsgate’de buluşuyor. S.Pellegrino&Acqua Panna sponsorluğunda dünyanın en iyi 50 restoranının açıklandığı, bu yıl 20’nci yılını kutlayan World’s 50 Best ödül töreninde. Sinema kariyerinden sonra yemek programı ve gurmeliğiyle de dikkati çeken Stanley Tucci’nin bu yıl sunduğu ödül törenine 50 Best’in Türkiye, Yunanistan ve Balkanlar bölgesinin başındaki Academy Chair Cemre Torun’un davetiyle katılıyorum. 50 Best listesinde uzun zamandır kalmayı başarabilen, Türkiye’den listedeki tek gururumuz Mikla’nın kurucusu ve şefi Mehmet Gürs ile de törende sohbet etme şansımız oluyor.
Gastronomi çok etkili bir yumuşak
Türkiye’nin en köklü kültür ve sanat dergisi Milliyet Sanat bu yıl 50’nci yaşını kutluyor. Milliyet Sanat’ın Mesa Holding’in sponsorluğunda düzenlediği ‘Heykelde Yeni Keşifler’ yarışması için son başvuru tarihi yoğun talep üzerine 26 Ağustos’a kadar uzatıldı. Bu yıl üçüncüsü gerçekleşen yarışma ve sergi, genç sanatçılarımız için önemli bir fırsat çünkü galerilerde temsiliyeti olmayan sanatçılara yeni alanlar sunup keşfedilmelerini sağlıyor.
Kazanan yarışmacılara üretim desteği ve sergileme imkanı tanınan yarışmada Aslı Sümer, Berrak Barut, Derya Yücel, Ebru Özdemir, Filiz Aygündüz, Melike Bayık, Meltem Demirören Oktay, Prof. Neslihan Pala, Sabiha Kurtulmuş, Seçkin Pirim ve Sinem Konu Keskinok’un yer aldığı seçici kurul tam 10 eser seçecek.
10 finalist arasından ilk 3’e giren yarışmacıların her biri 15 bin TL üretim desteği almaya hak kazanırken III. Heykelde Yeni Keşifler yarışmasında birinci seçilen genç sanatçı ise,
Virgil Abloh’un son tasarladığı Louis Vuitton x Nike Air Force 1 koleksiyonu önceki gün dijital bir ‘drop’la satışa çıktı.
Tam dokuz farklı modelden birini alabilmek için spor ayakkabı koleksiyonerleri önce online bir bekleme odasına alındı, daha sonra seçilenlere 10 dakika içinde bir çift spor ayakkabı alma hakkı verildi.
Ayakkabıların fiyatları 2750-3450 dolar arasında değişiyordu.
Ama daha resmi satış başlamadan ayakkabılar spor ayakkabı borsasını elinde tutan satış sitelerine çoktan düştü.
Üstelik fiyatlar da 10 katından fazlasından başlıyordu.
Aslında Louis Vuitton ve Nike’ın bu konuda açıklama yapması bekleniyor.
Nasıl henüz satışa bile çıkarmadıkları ayakkabıları başka internet siteleri önceden alıp da fiyatını katlayarak satışa çıkarıyor diye.
Fiyatların bu kadar yükselmesi şaşırtıcı değil tabii, daha önce Sotheby’s müzayede evinin yaptığı açık artırmada Virgil Abloh tasarımı bir spor ayakkabının 25.3 milyon dolara satıldığı göz önüne alınırsa.
AKM’nin İstanbul’un en önemli buluşma noktası olduğu yılları unutmak mümkün değil.
Yeni AKM de artık İstanbul kültür-sanat hayatının önemli bir mekânı.
İçinde 2038 kişilik opera salonu ve 805 kişilik tiyatro salonunun yanı sıra iki katlı ve üç balkonlu 683 m2’lik bir AKM Kütüphanesi de yer alıyor.
Kütüphanede müzik, sanat, mimari, tasarım alanlarında kaynaklar bulunuyor.
Ayrıca müzik kayıt stüdyosu, çocuk sanat merkezi, tasarım dükkânı, çok amaçlı salon, kitap kafe, ortak çalışma alanı, galeri, cep sineması, 432 araçlık otopark da AKM’de yer alıyor.
AKM’nin bulunduğu alan 24 saat yaşayacak şekilde planlandı, binanın en üstünde İstanbul manzaralı bir de fine-dining restoran açılacak.
“Dış cepheyi koruyarak 20. yüzyılı 21. yüzyıla taşıdık” diye özetledi yeni AKM’nin mimarı Murat Tabanlıoğlu, 1960’lar ruhunun korunduğunun da altını çizerek.
İlk AKM binası 30 bin m2 imiş, yeni AKM ise 100 bin m2.
Time dergisi, son sayısında “Dünyanın En Harika Yerleri-2022” listesini yayınladı. Listede İstanbul “Bir klasiğin yeniden doğuşu” başlığıyla yer alıyor.
2000’lerde Newsweek’in “İstancool” diye İstanbul’u öve öve bitiremediği yıllardan günümüze çok şey değişti. Şimdi ise sevindirici haber Time dergisinin son sayısında geldi. Time, “Dünyanın En Harika Yerleri-2022” listesini yayınladı.
Türkiye’den ise listeye İstanbul girdi, “Bir klasiğin yeniden doğuşu” başlığıyla:
“1923’ten beri kullanılan ülkenin adının yeniden markalaşmasına denk gelen süreçte Türkiye’nin en büyülü şehri, kendi başına bir Rönesans yaşıyor. İstanbul’un tarihi Karaköy semtinde 1.7 milyar dolarlık bir liman projesi olan Galataport, mağaza ve restoranların bulunduğu, yolcu hizmetlerinin bir sahil şeridinin altında toplandığı dünyanın ilk yeraltı yolcu gemisi terminaline ev sahipliği ediyor. Yeni limandan kalkan veya yeni limana gelen yolcu gemileri arasında eylül ayında başlayacak MSC Fantasia,
Çağdaş sanat dünyamız bu hafta çok değerli bir ismi kaybetti.
Türkiye’den çıkıp, global çağdaş sanat dünyasında tanınan ve sevilen bir isim haline gelebilmek kolay değil.
Bunu artık hepimiz biliyoruz.
Ne yazık ki sanatçılarımızın çoğu bunu başaramıyor, bu sadece yaptıkları işlerle ilgili değil aslında, global bir vizyona sahip olmak da bu yolun açılmasında çok önemli.
İşte küratör ve yazar Fulya Erdemci, çağdaş sanatta önemli işlere imza atan ve global vizyonuyla kendini sadece Türkiye’de değil, uluslararası sanat dünyasında kabul ettirebilmiş sayılı isimlerden biriydi.
Artnet’ten Art Newspaper’a, dünyada sanat konusunda söz sahibi olan tüm prestijli yayınlar Fulya Erdemci’nin aramızdan erken ayrılışını işte tam da bu nedenle büyük üzüntüyle acı bir kayıp diye takipçileriyle paylaştı.
Fulya Erdemci, son olarak Danimarka’da kamusal alanda sanata odaklanan müze KØS’un direktörlüğünü üstlenmişti.
Yazın Londra’da olmanın en iyi yanı Wimbledon’da tenis turnuvasından Hyde Park konserlerine birçok farklı etkinliğin olması. Son zamanlarda katıldığım en ilginç etkinliklerden biri de Tudor’un David Beckham’ın başrolünde olduğu lansmanı. David Beckham sadece eski bir futbol yıldızı değil, aynı zamanda bir popüler kültür ikonu. Hatta 7’den 70’e tüm aile fertleri de ayrı birer popüler kültür ikonu olmuş durumda.
Bkz. Orient Express treniyle yaptıkları gezi. Ama David Beckham profesyonel futbol oyunculuğu hayatına veda etse de daha birkaç ay önce oğlunu evlendirse de, tanıştığınız anda ilk dikkatinizi çeken şey her an sahalara geri dönebilecek formda ve zinde olması. Hiç yaş almamış gibi. Konuşmaya “Ben aslında bu tarihte tatilde olacaktım, bunu başka zaman yapalım dedim” diye başlıyor. “Ama sonra öğrendim ki bu tarih İngiliz Kuzey Grönland seferinin yıl dönümüymüş.
İngiliz olmaktan gurur duyan biri olarak bu tarihe tanıklık edenlerin hikâyesini anlatırken burada olmak benim için önemli” diyor.
Birçok müzisyen için Montreux’de çalabilmek, festival programında yer almak bir prestij unsuru. Montreux Caz Festivali her müzik türüne açık ve eşit mesafede. Çünkü kurucusu Claude Nobs müziğin temelinin caz olduğuna inanıyor. O yüzden ilk günden beri her müzik türüne yer vermiş festival programında. Aynı anda bir klasik piyano yarışması da yapılıyor, elektronik müzikle sınırlar da zorlanıyor. Dünyanın her yanından müzikle ilgilenenler temmuz ayında Montreux’ye koşuyor. Festivalin Türkiye’yle de güçlü bir bağı var, “Bugün burada olmayı, bu festivalin gerçekleşmesini Ahmet Ertegün’e borçluyuz” diyor festival komitesinde yer alan Peter G. Rebeiz. Festivalin gerçekleşmesi müzisyenlerle dostluğuyla ve çılgın partileriyle bilinen Claude Nobs’un bundan tam 55 yıl önce Ahmet Ertegün’ün müzik şirketi Atlantic Records’ın kapısını çalmasıyla başlıyor.
İsviçre’nin de katkısıyla Montreux’yü bir festival şehri