Korunması gereken değerli gece hayatı markalarından biri 29, şehrin simgeleşmiş mekânlarından.
Yıllar önce Marka Konferansı’nda Metin Fadıllıoğlu’nu ilgiyle izlemiştim, ‘29’ kitabını anlatmıştı, “En yakın arkadaşlarım bile ‘En güzel hayat sende, en güzel manzaranın önündesin, en güzel kızlar yanında, en güzel yemekler ve içkiler elinin altında’ deyip duruyorlar. Ben de bu işin gerçekten ne olduğunu anlatmak için bu kitabı yazmaya karar verdim” diye.
Ek iş olarak 33’te DJ’lik yapmaya başlamış, daha sonra İstanbul, Bodrum, Uludağ, Çeşme, Londra’da birçok mekâna imza atmış.
“Eskiden kendi mekânlarımda masada oturup yemek yemezdim, ‘Patrona torpil yapıyorlar, bizim yemekler hâlâ gelmedi’ denilmesin diye. Son yıllarda kendi mekânlarımda oturmaya başladım, hatta bazen ‘En iyi masayı bana ayırın’ bile diyorum artık” demişti o zaman.
Hatalarından da bahsetmişti Metin Fadıllıoğlu.
“Tam 32 yer yaptım, bir kısmında çuvalladım. Bizim işte çalışmayan yerin olunca hemen terk edeceksin, en fazla iki sezon deneyeceksin” demişti.
“Yeni şeyler keşfetmek için kurallara, doğru diye öğretilen şeylere ihanet etmemiz lazım. En çok da kendi uğraştığımız alanın dışına dikkatimizi çevirmemiz gelişmemizi sağlar” diye önemli bir tavsiyede de bulunmuştu.
Tecrübe konuşuyor demiştik o zaman.
Daha sonra Metin Fadıllıoğlu 29’u Doğuş Grubu’nun D.ream’ine sattı, Elvan Karakimseli ve Mert Vidinli bayrağı devraldı ve 29’u her zaman canlı tutmayı başardı.
Şimdi ise 29 baştan aşağı yenilendi, ama yine mekân tasarımı Zeynep Fadıllıoğlu imzası taşıyor ve tabii Metin Fadıllıoğlu’nun bıraktığı iz derinden hissediliyor.
İşte o yüzden önceki akşam gerçekleşen açılış partisi de şehrin en çok konuşulanlarından biri oldu.
Şaşırıyor muyuz?
Hayır.
Cebimdeki Yabancı Londra’da
“Orijinalinden daha iyi” diyenler oldu Ferzan Özpetek’in yapımcılığını üstlendiği, Serra Yılmaz’ın yönettiği ‘Cebimdeki Yabancı’ için.
‘Perfetti Sconosciuti’ adlı İtalyan filminden uyarlama ‘Cebimdeki Yabancı’.
Film, cep telefonlarında neler sakladığımızı, en yakınlarımızın bile çoğu zaman gerçek yüzümüzü bilmediğini yüzümüze çarpıyor.
Ferzan Özpetek, filmin İtalyan orijinalini ilk çıktığı gün izlediğini ve hemen o gün haklarını satın aldığı için kendini kurnaz hissettiğini anlatmıştı daha önce.
Malum, konu evrensel, şimdi filmin adaptasyon haklarını başka ülkeler de alıyor.
Biz de bugün Ferzan Özpetek ve Belçim Bilgin ile Londra’dayız, Soho House Dean Street’te filmin üyelere özel gösterimine katılacağız ve gösterim sonrası yapacağımız soru-cevap bölümünde ‘Cebimdeki Yabancı’yı Londralılarla konuşacağız.
Bakalım onlar da bizim kadar çok şey saklıyorlar mı telefonlarında?
Yoksa sadece biz mi bu kadar sırlarla doluyuz?