Yüzyıllardır kadınların en çok konuştuğu ve dikkat ettiği konuların başında kişisel bakımları ve kozmetik kullanımları yer almaktadır. Kadının doğasında olan kusursuz olma arzusu gebelik döneminde de aynı önemle devam etmektedir. Gebelik döneminde hormonlara ve fiziksel değişimlere bağlı olarak vücutta bir çok sorun meydana gelmektedir. Bu sorunların arasında vücutta oluşan lekelenmeler önemli yer tutmaktadır. Bazı kadınlar hekimlerinin tavsiyeleri ile çözüm ararken, bazıları kendi yöntemleri ile önlem almaya çalışmaktadır.
Lekelere gebeliğin ilk aylarından itibaren, (özellikle açık tenli kadınlarda) sıkça rastlanmaktadır. Genellikle, karın bölgesi, meme ve yüzde oluşabilmektedir. Bazı gebelik hormonlarının vücuttaki melanin üretimini arttırması ve progesteron düzeyindeki artışın neden olduğu lekelenmeler, güneş ışığı ile birlikte daha da belirginleşebilmektedir. Erken dönemde müdahale edilmemesi, lekelerin kalıcı olmasına neden olabilmektedir. D Vitamininin karşılanması adına dikkatli ölçüde güneş ışığından faydalanmak gerekecektir.
Zararlı olan ışınlardan korunmanın yolu ise gebeliğe uygun, cildi besleyen ürünler ve güneş koruyuculardır. Fakat bu ürünleri kullanmadan önce,
Endişe, kaygı, üzüntü ile başlayan bu depresyon, uzun süre devam edebilmektedir. Doğum ile birlikte annedeki fiziksel, hormonal değişikliklerin yanı sıra, aileye bir bebeğin katılması ile rutin hayatın değişmesi ve en önemlisi ‘annelik sorumluluğu‘ birçok kadını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Yaklaşık olarak 1 hafta – 10 gün sürmesi normal kabul edilen bu duygu değişiklikleri, daha uzun sürmesi halinde lohusalık depresyonu açısından değerlendirmek üzere ele alınabilir. Bu dönemi kadınların çoğu, kısa süren üzüntü halleri olarak geçirirken, yaklaşık %10-13 ünde lohusalık depresyonu görülmektedir.
Neden Olur?
Genellikle zor ve yorucu geçen bir gebelik dönemi, aile ve özellikle eş tarafından yeterli desteğin sağlanmaması gibi nedenler lohusalık depresyonunun nedeni olarak düşünülse de, bazen hiç bir neden olmasa dahi görülebilmektedir. Kesin olarak nedenini belirlemek mümkün değildir. Ancak genel olarak temelinde hormonal değişiklikler yer almaktadır. Bazen hekiminizin önerdiği vitamin ve mineraller bile kendinizi iyi hissetmeniz için yeterli olabilmektedir. Bu dönemde annenin en büyük kaygılarından biri sütünün yetmeyeceği düşüncesidir. Sık aralıklarla bebeğinizi emzirmeniz,
Hayatın hemen her döneminde kadınlar için güzellik vazgeçilmez olmuştur ve bu uğurda birçok ürün ve yöntem denenmektedir. Bu durum gebelik döneminde de aynı önemi taşımaktadır. Kozmetik ürünlerinin her zaman dikkatli ve özenle seçilmesi gerekirken; işin içine kimyasallar, ilaçlar ve ışın girdiğinde gebelik dönemindeki önemi daha da artmaktadır. Kimyasallar ağız, solunum, deri ve bazen de tensel temas ile alınabilmektedir. Bu maddelerin bazıları anne karnındaki fetüsü etkilerken, bazılarının etkilemediği klinik testler ile onaylanmıştır. Bazıları ise belirli haftaya kadar etkilemekte, belirli haftadan sonra herhangi bir zarar vermemektedir.
Bu dönemde anne adaylarının en çok merak ettikleri konu, saç boyama işlemidir. Hamilelik süresince saç boyatmanın zararlı olduğu bilinse de; yapılan çalışmalar ve hayvansal deneyler sonucunda olumsuz etki saptanmamıştır. Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Hekimleri Cemiyeti (ACOG) yayınladığı bültenlerde, gebelikte saç boyamanın sakıncalı olmadığını duyurmuşlardır. Saç boyatma ile ilgili halk arasında son derece net ve katı kurallar olması her hangi bir bilimsel açıklamaya dayalı olmamakla birlikte, yanlıştır.
Bu karmaşa da kafası karışan,
Gebelik süresi boyunca anne ve bebek için yapılan bir takım önemli test vardır. İkili Tarama Testi de, anne karnındayken fetüs için yapılan ve bazı anormallikleri tespit edilmesini sağlayan önemli testlerden biridir. İkili Test, 1. Trimester Tarama Testi, 11-14 hafta Tarama Testi veya Down Sendromu Testi olarak bilinmektedir.
İkili Test ile İlgili Öncelikle Bilmeniz Gerekenler
Bu test; gebeliğin 11-14. haftalarında, ultrasonografik inceleme ile fetüsün ense kalınlığı ölçümü (NT) alınarak, anneden alınan kandaki bazı hormonların (serbest Beta HCG ve PAPP-A) seviyelerine bakılarak, benzer gebelik haftasına sahip diğer anne adaylarının değerleri ile karşılaştırılıp laboratuvar ortamında risk hesaplaması yapılmaktadır. Bu testin doğruluk payı %85-90, yanılma payı %10-15 olmakla birlikte, bebeğinizin Down Sendromlu olup olmadığını istatistik olarak değerlendirir ve sonuç verir. Yani; yüksek risk hesaplanan bir anne adayının, Down Sendromlu bir bebeğe sahip olacağı anlamına gelmemektedir. Aynı şekilde riski düşük olan anne adayının da çocuğunun sağlıklı olacağı garantisi verilememektedir.
Analizdeki riskin yüksek çıkması halinde bazı kombine testler, Amniyosentez ve Prenatal DNA Genetik
Trikomoniyaz (Trichomonas Vaginiti (Trichomoniasis)), genellikle cinsel ilişki veya hijyeni tam sağlanmamış olan ortamlardan bulaşan bir parazit çeşididir.
Vajinanın etrafında, parazitlerin ortaya çıkardığı bu enfeksiyona yakalanan kişilerin başlıca şikayetlerinden biri, cinsel ilişki sonrasında oluşan ağrılardır. Kontrolsüz cinsel ilişki ile de diğer kişilere kolaylıkla bulaşabilen bu mikroorganizmalar; hamam, tuvalet ve banyolardan da bulaşabilmektedir. Halka açık bu alanlarda hijyen konusuna özen gösterilmelidir.
Bu konuda özellikle uyarmak istediğim husus, arkadaşları ile yaptıkları pantolon ve iç çamaşırı paylaşılması durumu. Bu paylaşımın çok ciddi enfeksiyonlara neden olabileceği unutmamalıdır. Ayrıca yeni alınan iç çamaşırlarının kullanmadan önce mutlaka yıkanarak temizlenmesi gerekmektedir. Bahsettiğimiz bu parazit çeşidi tuvaletlerde yaklaşık 40-45 saat, iç çamaşırında ise 1 gün boyunca yaşayabilmektedir. Nadiren de olsa, bir anne adayına bu parazit bulaşmış ise bazı normal doğumlarda bebeğin kanaldan geçmesi ile bebeğe bulaşabilmektedir. Fakat bebeğe bulaşan parazitler doğumdan bir süre sonra kendiliğinden geçmektedir.
Trikomoniyaz enfeksiyonu genellikle kadınlarda;
Günümüzde hemen her çiftin en büyük hayali şüphesiz, bebek sahibi olmak. Fakat bazen karşımıza bazı engeller çıkabiliyor. Kısırlık sorunlarında sıklıkla erkek faktörü de karşımıza çıkmakta. Sperm sayılarındaki azalma ya da yetersizlik adayların spontan gebelik şansını düşürebilmektedir. Fakat son dönemlerde teknolojide ve tıpta olan gelişmeler yüz güldürücü.
Harvard Üniversitesi’nde bir Türk Bilim Adamı tarafından geliştirilen Mikroçip Yöntemi bu konuda atılan önemli adımlardandır. Aynı anda Türkiye de de uygulanmaya başlanılan bu yöntem gün geçtikçe yaygın hale gelmektedir. Yapılan çalışmalar sonucunda bu yöntem ile gebelik şansının arttığı gözlenmiştir. Mikro akışkan çip teknolojisi ile mevcutta olan spermler arasından en sağlıklı ve ideal olan rahatlıkla ayrıştırılabiliyor. Bu da, daha sağlıklı embriyo oluşturulabileceği ve gebelik şansının artabileceği anlamına geliyor.
Erkek adayın sperm sayısının az olduğu durumda, tüp bebek yönteminde mikro çip uygulamasının uygulanması büyük bir avantaj sağlayabiliyor. Tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin bu yöntemi tercih etmeleri durumunda ortaya çıkan tablo oldukça başarılıdır.
Mikro Çipli Tüp Bebek Tedavisi Nasıl
Kadınlarda genital bölgeye yapılan her türlü kozmetik uygulamalar ‘Genital estetik' ameliyat ve uygulamaları, 'Kozmetik Jinekoloji' alanında yer alır. Kadın hastalıkları ve Doğum uzmanlığı içinde yer alan çok çok özel bir daldır. Özellikle son yıllarda genital estetik ve kozmetik jinekolojinin dünyada ve Türkiye’de yaygın olarak yapılmaktadır.
Son yıllarda genital estetik kavramının sadece ameliyatlarla yapılan işlemler olmaktan çıktığı ve ameliyatsız estetik tabiri ile özdeşleşen lazer ve radyofrekans gibi teknolojilerle bir adım daha öne geçtiği görülmektedir. Bu sayede iş gücü kaybı ve ameliyat sonrası gerekli olan uzun iyileşme süresi minimize edilmektedir. Böylece birçok hasta, uygulama sonrası sosyal hayatına hızlı bir dönüş yapmaktadır.
Genital estetik ameliyat ve uygulamaları nelerdir?
> Labioplasti (İç ve dış dudak estetiği)
> Klitoris Üzeri Katlantıları Düzeltme Operasyonları (Klitoral hudoplasti)
> Ameliyatla Vajina Daraltma (Vajinoplasti)
> Genital Bölge Beyazlatma (Lazerle genital renk açma)
> G Noktası Büyütme (G spot augmentasyon)