Bizimkisi gerçek bir aşk masalı… Yaşanmış, hem de tam 3,5 yıl. Doğumdan 3,5 yaşa kadar tutkuyla, direnerek, azimle, yılmadan süregelen bir emzirme hikayesi. Bu aşkı yaşamak isteyen iki aşık ve onlarca tepki, isyan. Bu bir direniş, bu bir destan.
Yeni bir anne için emzirmenin anlamı ne idi? Besleme, yetebilme, kendini kanıtlayabilme, gereklilik? Ya da tutku, aşk, bağ, esas, gerçeklik? Hepsi ihtimal. Ama bizde en esas olanı Aşk’tı. Kimi zaman karşılıksız, çoğu zaman karşılıklı. Yeri geldi reddedildi bir taraf, yeri geldi kınandı. Çoğu yer ve zamandan dışlandı. Ama adı üstünde bu bir aşktı. Öyle ya da böyle en güzel masallar gibi yaşanacaktı. Sağlıkçı, anne, komşu ya da bir dostun dahi ‘yeter’ dediğiyle yetinmemekti. Başka çocuklara bu aşk iksirini bulaştırabilecek kadar güçlü ve sihirliydi. Tüm tecrübesizliklere karşı kendini ve sevdiğini dinlemekti. Tüm maddeleri aradan çıkarmak, daha fazla dokunmaktı. Daha fazla anlamak, daha fazla yaşamak..
Yaşadıkça öğrendim ki hiçbir madde bir anneden daha sakinleştirici, güvenli
Herkese kocaman merhaba. Şuan bu yazıyı okuduğunuza göre bebekli uçuş için gün sayıyor ya da vaktinden önce merak edip aklındaki sorulara cevap bulmaya çalışıyorsun. Hatta belki hiçbirisi değil yalnızca Masal ve bizim uçak maceramızı merak ediyorsun. Her hangi sebepse seninki yazı bittiğinde tüm endişelerinizden arınmış, acaba’sız, merakını gidermiş bir okur olacağına garanti veriyorum :)
Tatil içeriği öncesinde bir uçak yolculuğunu kapsıyorsa hele de bir bebeğin varsa durum senin için karışık, haklısın. Şimdi ben tüm bu korkularımı, endişelerimi naısl yendim, neler yaptım, peki sen neler yapsan iyi olur bunlardan bahsedelim.
En öncelikli konu bilet alım aşaması aslında. Çünkü henüz uçağa binmedin ve tüm koşullardan belki de daha önemli bir faktör uçuş saati. Ilk uçuş deneyimimi kızım Masal ile İstanbul-Amsterdam arasında yaşadım geçen hafta. Örneklerim fazla değildi, biraz iç sesimi dinlemeli ve mantıklı hareket etmeliydim. Iç sesim bana uçuş saatimin uyku saatine denk gelmesini söyledi. Reel dünyada mantıklı bir hareket değildi. Çünkü Masal araba dışında asla dışarda uyumazdı, fakat annelik ya bildi işte. Ve Masal tam öğle uykusu saatine denk gelen 12 uçağında 3,5
Kehribar yeni çağın popüler simgesi. Özellikle erkek bebek ve çocuklarda "Neden kolye takıyor?" tepkisine sıklıkça sebep olan hani. Sonra uzun uzun açıkladığınız.. "O kolye değil aslında.." diye devam eden. Bir taş değil öncelikle bilelim. Kozalaklı ağaçların doğal reçineleşmiş hali. %100 doğal antibiyotik özelliği içermekte.
Peki biz neden kehribar kullanıyoruz?
-Sağlığa ve bağışıklık sistemi gelişimimize katkı sağlıyor.
-Salyayı kesinlikle azaltıyor.
-Dişlerimiz çok uzun sürede ve çok geç çıkmasına rağmen acımızı azaltıyor ve ağrımızı kesinlikle alıyor.
-Virüs dışı ateş problemi yaşamıyoruz.
-Diş kaynaklı gıda reddini engelliyor.
-Rahat uyku sağlıyor.
"Aylardır birlikte çok güldük, çok yorulduk. şimdi geldi veda vakti. Artık anne işe dönmeli! Nasıl yani, dönmek de nerden çıktı, böyle iyiydi? Yok efendim iyi falan değildi. Sana iyi gibi geliyordu, hatta şahaneydi aynalara bakmamak, memeler dışarda, saçlar dağınık gezmek. Ocakta taşan yemekler, soğuk kahveler, bisküviyle dolan mideler sana bebeğinin armağanıydı. Zaten senden iyi ona kimse bakamazdı. Evet bakamaz belki de sana kim bakacak? Bu böyle nereye kadar? Kadın olduğunu unuttuğunda bebeğin sanma ki seni alkışlayacak. Ne zaman ki aklı erince o da sana şok olacak. O yüzden sen iyi mi erteleme daha fazla. Göğüslerinden korkma sağar verirsin. Evde bakacak anneanne, babaanne de varsa ohh tadından yeme. Ne zaman ki işe döndün, kendine yeniden geldin ve bebeğin için işte o zaman en kaliteli, en havalı, en eşsiz anne oldun. O'nlu vakitler artık daha anlamlı, daha az yorulduğun için tahammülün daha yüksek, özlemin uçsuz bucaksızken kucaklaşmalar daha sıkıca, öpücükler daha boğucu. Sonra yatana kadar parti var efendim Bim Bam Bom!
Tamam iyi güzel de ne zaman ve nasıl olacak? Ben ondan ayrılma ihtimalini hiç düşünmedim ki? E ben de düşünmedim. Hatta şöyle söyleyeyim bunun bana
Sevgili Çalışan Anne!
Dertli misin çalışıyorsun diye? O'na yetemediğini düşünüp, ah vah lanıyor musun her gün? Her ilkini kaçırdın değil mi, büyüyüşünü sanki uzaktan takip ediyorsun? Ama daha mı kötü ki? Doğrusunu söylemek gerekirse keşke her bebek özellikle ilk 2 yıl annesiyle büyüse keşke.. Ama hayat masallardaki gibi değil ki işte. O halde ne yapmalı? Elimizdeki fırsatlar dahilinde ikimiz için de en iyisini! Haydi yapalım. Nasıl mı?
Bazen dabah uyanışını dahi göremiyor, ya da akşam uyutamıyorsun. Tüm gün aklın onda kalıyor, sanki ona haksızlık ediyorsun. Ama yapacak birşey var mı önce onu düşün. Benim mesela konuyla ilgili alternatif bir b planım yok. Çalışmak zorundayım. Eğer sen de zorunda isen sana düşen birlikte geçen vakitlere değer katmak oluyor. Eve geldiğin an telefonunu bir köşeye bırak diye söylememe gerek yok herhalde, zaten biliyorsun. Mesela her akşam eve geldiğin gibi onu banyoya sokabilir birlikte keyifli vakit geçirebilirsin. Banyo anları çocukla annenin ikili yakınlaşmasının en yoğun olabileceği, sevginin en kolay akabileceği anlar aslında. Hatta birlikte dahi duş alabilirsin. Böylece ten teması, bol bakışma, bol gülücük ona tüm gün olmadığını
Merhabalar anneler babalar abiler ablalar ! Şimdi o şehir efsanesini çürütme vakti. Hem de öyle tombala kesesini sallar gibi değil de bizzat uygulamalı halini anlata anlata.
Hiç kusura bakma ama o göbek sadece doğurana kadar bebek, doğumdan sonra ise bildiğin salatası da yapılan göbekten. Doğum sonrası kilolarını bebeğinin emaneti sayan anne! Sana sesleniyorum boşver o yükü de taşımayıver style="font-family:">
Doğum sonrası en büyük kriz aileyi birbirine katan süt krizidir. Kimine göre vardır kimine göre yetersiz. Kimine göre ise hiç yoktur ve olmayacaktır zaten. Hastane seferberliğinde süt alternatifleri aranmaya başlanır daha doğumdan birkaç saat sonrasında. Ve her annenin sütü olmayacaktır eğer bol şerbetli suları, tatlıları, hoşafları içmezse her anneanne ve babaanne için. Aslında durum hiç de öyle değil. Süt üretimi sıvı alımı ve emzirmeyle paralel. Dünyaları da yesen bebeğini sık ve etkili emzirmezsen yeterli uykuyu uyumazsan ve sağlıklı düşünmezsen gelmeyecektir. O halde neden dünyaları yiyorsun?
Bize hep öğretilen buydu çünkü. Ben de diyete başlayana kadar böyle düşünenlerdendim. Günde 1 helva yerdim sütüm olsun diye. Gerçekten sütüm de geldikçe geldi. Ben
Geldik Masal prensesimin geçmişe dönüp baktığında kendisinin neden hiç emzik yada biberonlu resmi olamayacağını öğrenmeye. Pardon bir tane olacak, o da buradaki, o da fake :) Gelen sorular sıklıkla 'Emzik kullanıyor musunuz? Mama kullanmalı mıyım?' şeklinde. Bunları kendi dilimde yanıtlamak istiyorum. Araştırmacı bir anne olarak gözlemlerim, okuduklarım, paylaştıklarım ve tecrübe ettiklerim sonuçlarından sizlere fikirlerimi aktaracağım.
Ben hiç emzik kullanmadım, hastane çantama koymadım, bebeğimin ihtiyacı olarak saymadım. Aynı şekilde ayırt etmeden biberonu da ekliyorum. Kendimce bahsetmem gerekirse emzik doğada olmayan, yapay, plastik bir maddeden ibaretse bebeğimin neden ilk çantasında bulunmalı? Ona verilmiş bir lütuf varken daha emme şansı verilmeden neden kendisine başvurulmalı? Ayrıntılar bilinerek mi veriliyor, bilinmeden mi bu önemli. Bilinerek, ihtiyaç dahilinde (çoğul anneleri, zorlu şartlarda, stres altındaki, sağlık sorunları yaşayan vs anneleri tenzih ediyorum) verilmesi dışında kabul edemediğim sebeplerini sayayım. Öncelikle hiçbir emziğin yapısı anne memesiyle aynı olamıyor maalesef. Nasıl ki hiçbir mama anne sütüne benzeyemiyorsa bir türlü onun gibi.
Düşün bakalım en son ne zaman bu kadar huzurlu ve güvendeydin her hangi bir zamanda yada herhangi bir yerde? Savunmasızlığını bile bile seni asla yaralamayacak kaç kol sardı şimdiye dek? Şansın mıydı doğuştan yoksa şanssızlığın mı? Bir daha güvenebilecek miydin böyle herhangi bir kimseye? Ne düşünüyordun kim bilebilir? Mesela Sütün biter miydi yaramazlık yapsan? Emmenin sırası var mıydı o zaman? Baştan söyleyeyim ne sütün bitecek ne de sıra bekleyeceksin, çünkü sen benim bebeğimsin!
Anne sütünün ve emzirmenin önemi artık bu kadar gözümüze sokuluyorken bu konuda çekingen yaklaşımlar biraz canımı sıkıyor. Emzirmenin yeri aranıyor, zamanı bekleniyor. Hangi an daha kıymetli ya da değişilebilir ki bu tablodan? İkamesi yok bence, geçen yıllar gibi. Artık emzirmenin sadece süt beslemesi olmadığını bilmeyen kalmadı gibi. Baksana haline nasıl da beslenmiş bedenen, ruhen, beynen.. Bir bütündür emzirmek, hepsi bir arada paketler gibi. Bebeğinin ihtiyacı olan ve senin sahip olduğun kıymetli bir eylem. Kıymetli şeyleri elde etmek bir bedel ister. Bunun bedeli öyle yüklüsünden değil, tam tersi keseni hafifletecek cinsten. Sen sadece anneliğine güven! Doğduğu andan itibaren yılmadan