Doğru haber şöyle olmalıydı: Ümit Davala hâlâ kimseyi dövmedi. Dövdüğüne değil, dövmediğine şaşırmalıydık. Sonra İzmir... Herkes için belki bu haber, ama bana göre "Ya işte, gördünüz mü naber!". Kısa kesti Allah’tan. Ara verip, tekrar dövebilirdi. Ya da eşek sudan gelinceye kadar. Ya da kaset eline gelinceye kadar. Ya da dövdürtebilirdi. Sonra araya girip ayırır, sempati bile toplardı. Ya da, ya da, ya da...
Diyarbakır’dan Galatasaray aktarmalı Milan’a gitti diye onun hikayesini beş kuru kelimeyle beş saniyede anlatabiliriz de. Almancı’nın bilmem kaçıncı kuşağından Türkiye’ye, Güneydoğu’suna. Oradan İstanbul is İstanbul. Oradan da İtalya’nın kuzey batısına. Üstelik gece yatısına. Ne demiş adam, belki de dememiş: "Dünya çapında olmak isterim tabii, ama kaldırabileceksem eğer".
İlk Milanlı Turco, ilk UEFA şampiyonu Galatasaraylı, ilk Süper Kupalı, ilk Dünya üçüncüsü Milli Takımlı, ilk üstün hizmet madalyalı... Soruyorlar sokaklara ismi verilen biri adam döver mi? Ben de soruyorum, her an adam dövebilecek duruma getirilmiş birinin ismi sokaklara verilir mi? Gerçi o sokaklara kimlerin ismi verilmedi ki. Veya kimlere "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye bağırılmadı ki!
Mesela bir soru daha... İtalya’daki en kısa, en kıpkısa iki bizim Interli niye en uzun, en upuzun gibi giyinmişlerdi, gittiklerinin hemen sonrası Piazza Duomo’da? Onlar oraya yakışmıştı da, giydikleri mi onlara yakışmamıştı, ya da tam tersi mi? Ümit’in hikayesinin içinde başka bir hikayecik yok mu, Ümit’in bile bilmediği. O accayip traş modeli bile başka acccayipler tarafından çalınmadı mı, örnek alınmadı mı? Dövdü, rahatladı. Yoksa başka yerde, başka şekilde patlayacaktı. Ya da bir gün kendi kendine çatlayacaktı. Tommiks yaptık onu veya onları, ya da Teksas. Son 48 saatine bakın. Sevgilisi ile buluşuyor, sonra yemek, sonra kısa bir ara, sonra dövüp geliyor, sonra milli takım, sonra Anıtkabir, sonra Cumhurbaşkanı.
Fatih Akyel ile bitirelim. Ne demiş gazetecilere Başbakanlık’ta. Ümit mi gelecekmiş, Ümit’e mi haber verecekmiş. Şakası bile kaka gibi. Yok belkide birbirlerinden farkları. Farkları fiyatları.
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010