Tam dedim ki, sustu artık, oh çok şükür... O ne konuşan yine Hakan Şükür. İşte sistem, mistem yokmuş da, sistemi onlar yaratmışlarmış da, birinin tavuğuna mı kışt mı demişmiş neymiş...
Konuşturan da Gökmen Özdenak. Allah, Allah dedim durup dururken ne bu böyle patdadanak!
Röportaj herkesin merak ettiği sorunun da cevabını veriyordu. Hakan Şükür’ün niye istenmediğini...
Şükür şu anda Galatasaray’da olsaydı yine böyle konuşabilir miydi? Bir golünü kameralara anlatışını hala hatırlıyorum. Olağantüstü bir made in Hakan Şükür golü idi. Ben yalnızca kafayı dokundum demişti. Ortayı yapanı, ortaya yapana pası vereni, ortaya yapana pası vereni takıma koyan antrenörü, o antrenörü seçen başkanı, o başkanı seçenleri, o başkanı seçenleri doğuran anaları filan falan...
Bir ben hariç hemen hemen herkes bu müthiş gole ortaktı. Evet ne o zaman inandırıcıydı, ne de şimdi. Kimse Crespo’ya pres yap, ya da Raul’a çapraz koş ya da Vieri’ye geri gel diyor mu? Ne demişti Milano’daki Inter manyağı restorancı bana, sevgilimle yemek yerken?
"Turco yemeğin benden, o Ümit Davala’nın Milan’a penaltıyı attığı an (Galatasaray’ın UEFA Şampiyonu olduğu sene) Gördüğüm ilk Türk’ten para almayacağım demiştim. Ama sevgilin Türkse iki mislini ödeyecek". Ve devam etmişti: "Hakan’ı bize golcü diye sokuşturduğunuzda, gördüğüm ikinci Türk’ten de iki misli alacağıma yemin etmiştim". Ama o çapraz koşar derken susturmuştu beni Interli, "2 milyon küsür dolara çapraz koşmak ha? Ben 200 küsür dolara Milano’nun yarısını Roma’ya geri geri koştururum!"
...İster sev, ister sevme dön artık.
Uyanır uyanmaz düşüncemdesin....
... Ayrıntılara takılmak istemem ama elimde değil.
Şimdi kimbilir kimlerlesin,
Ah be bitanem nerelerdesin, nazlı bebeğim ne alemdesin...
...
Evet ayrıntılara takılmayın. İçimden geldi, ya da İlhan Şeşen’den geldi.
Veya da takılın...
Made in benden I
Napoliten sevgilime milyonlarca teşekkür
Bana tahammül ettiği için.
Made in benden II
Bayramınız kutlu olsun.
Turizmin içinde turist olarak bulunduğunuzdan (sizin ifadeniz) daha çok bulunduğum için, turizmin içinde turist olarak bulunandan daha çok bulunan bir turizm bakanı bulunumadığı için ve şart mıydı sizin bakan olmanız, bunu anlayamadığım için, kısaca hem sizin, hem ülkem hem de Türk turizmi için, bu köşenin içindeki şu köşecik bugün de sizin için...
Sicilya’nın köylerinden birindeydim. Baktım bir Japon kalabalığı. Yaklaştım, yerden 10 santim yüksekliğindeki iki tabelayı da işte o zaman fark ettim. Dikkat caretta caretta çıkabilir. Bir köylüye yanaşıp sordum:
- Hiç caretta caretta çıktı mı?
- Hayır!
- Peki var mı?
- Hayır!
- Çıkar mı?
- Hayır!
- Peki bu tabelalar?
- Çıkar demedik ki, çıkabilir diyoruz...
Şimdi iki soru da benden sana dedi Sicilyalı:
- Venedik batar mı?
- Hayır!
- Pisa kulesi yıkılır mı?
- Hayır!
- Peki hala o doymayan Kuzeyliler, batabilir ve yıkılabilir diyorlar olay olmuyor da, biz caretta caretta çıkabilir deyince mi olay oluyor. Çıkabilecek caretta carettadan başka hiçbir şeyimiz yok ki!..
Bilmem anlatabildim mi?
Saygılarımla Köyün Delisi
Antep’te Kilis 60 km. tabelasını görünce, hiç düşünmedim bile. Kilis’i görmeliydim. (Görmediğim 3 - 5 yerden biri) Hoş keşke görmez olaydım.
Sıkıldığımı hissettim. Çok sıkıldığımı. Yahu anam, babam beni burada doğursa. Sonra 14’ünde 15’inde filan babam, "Oğlum Bilgin, atla bir otobüse doğru Antep’e. Burada bulamadık şu bilmem neyi, al da gel" dese. Ben de gitsem. O bilmem neyi ararken de Antep’i görsem, döndüğümde "Beni neden Kilis’te doğurdunuz da 60 kilometre ötede doğurmadınız" diye onları mahkemeye verirdim.
O zaman pas geçmiştim. Ama Galatasaray için Yozgat’ı görünce dayanamadım. Büyük bir haksızlık bu. Veya ne biçim bir haksızlık bu. Uçağın kapısı kapanıyor ve İstanbul’a uçuyorum. Benim için bu kadar kolay. Oralardan kopmak bir uçağın kapısının kapanması kadar. Ama İstanbul’a inerken bu sefer çok utandım. Vallahi billahi de çok utandım. Hem de hiç utanmam gerekmediği halde. Tepki oyları diyorlar ya, iyi yine tepkiler oylarda kalıyor...
Tel - Fadıl olabilirdi. Ya da Türk - Fadıl. Ya da Fadıl - aria veya Ay - Fadıl. Üstelik slogan da hazırdı: "El alemin cebinden, üstelik cep’ten. Meydanlara gelmenize de gerek yok. Seçim kampanyalarında dakikamız..."
Ne Terim ile denenen Tersim, ne de Cem Yılmaz. GSM operatörleri gözlerinin önündeki yıldızı fark edemediler...
Out: Doğru karar veren mahkemeler muhakkak var. Ama...Nazlı Ilıcak. 3 Aralık Show TV politika kazanı.
In: 1. Vedat Bayram ve spor müzesi. 2. Özhan Canaydın, Yalçın Granit ve Galatasaray'daki özerkleşme.
SERİ İLANLAR
Pazartesi - Çarşamba 09.30 - 10.00 Radyo D’de
Cuma’ları ise Milliyet’teyiz (Başka şubemiz yoktur.)
İmza: Köyün Delisi
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010