İkinci periyodun bitimine 1.21 vardı. Skor da 37 - 31 İspanya. Önce gereksiz bir faul yaptık. Sonra Hido’nun teknik faulu. Yani iki atış faul, artı bir de Hido’nunki için. 40 - 31 oldu skor. Top hala İspanyollar’daydı. Kenardan sokacaklardı. Bir üçlük daha yesek 43 olacaklar. Anlamayana, anlamak istemeyene veya anlamamazlığa gelene açık açık, hatta açık saçık bir daha anlatalım. Yani aradaki altı sayı 12 olacaktı.
Dönelim Brezilya maçına. Hido, o Guinnes’e giren hava topuna çıkarken, üç sayı öndeydik. Pasını takımın en kısası Kerem’e atmış, Brezilyalı da kapıp turnikeyi bırakmıştı. Kerem’in faulu turnikenin sosuydu. Ne tuhaf en kısa oyuncu, en kritik yerdeydi. Peki o sırada Aydın Örs veya Çetin Yılmaz nerdeydi ? Denir ya, "hocam nerdesin?" Cevabı da Örs veya Yılmaz versin.
Bir pozisyon, bir pozisyon daha. Machado trajik son üçlüğü atarken, ihale bir switch ile Hido’dan, Mirsad’a kalmış, sonra Mirsad’ın Machado’yu alması, Brezilyalı’nın onu aldatması, bizimkinin bir saniye dalması ve trajik üçlük...
Yine İspanya maçı. İlk devre bitiyor. Ve Çetin Yılmaz’ın teknik faulu geliyor. Maçın içinde olsa tek atış. Ama dışında olduğu için 3. periyodun başında kullanılıyor. Yani İspanyollar iki ekstra atışla başlıyor. Denir ya, perşembenin gelişi, çarşambadan mı belli olurmuş, neymiş. Çarşambayı perşembeyi boşverin, ama pazartesinin İspanya maçının sonu, sanki cumanın Brezilyasından belliydi. Sonra Brezilya’nın son 10 dakikasında Örs, nostalji yaşatıyor. Peter Pilsenli günlere döndürüyordu bizi. Birkaç küçük farkla. Peter’in boyu 2.07 olmuş. Saçları sararıp, solmuş. İsmi Hido ve NBA olmuştu. Kerem yokken, Hido bir numara oluyor. Avrupa’nın hücum gücü Yugoslavya’dan sonra en yüksek takımı, bütün ofans planını bir tek Hido’ya bağlıyordu. Bunun adı da kenar yönetimi, daha doğrusu kenar yönetimsizliği. Hangisi uyarsa...
İspanya maçının ilk 10 dakikasında Mehmet herşeyi yapıyor. Sonra bir top kaybı, hop dışarı. Hani Harun, İbo, Mirsad, Hido, Mehmet Okur, Brezilya karşısında farkı 10 sayıya çıkartıp, 20’ye bağlıyacağı anda, adamını kaçıran Harun’un aynen "out" olması gibi. Nereye bağlayacağımı merak ediyorsunuz biliyorum. Bence milli takımın İspanya analizini yukardakilerin üstüne kurun. Hani derler ya, takımın bir no’su ve beş no’su olmazsa, olmaz. Biz de ikisi de var. Kerem, Hüseyin veya diğer beşler. Ama onlardaki Navarro ve Gasol... O ikilinin bizim ikili ile arasındaki farkı, maçın da farkıydı zaten. Ve İspanyol Gasol. O da NBA. O da basketbolcunun hakikisi. Ama sanki değilmiş gibi oynuyor. İnsana da bu koyuyor.
3. periyodun sonunda maç da, 12 Dev Adam da bitti. Bakmayın bir periyot daha, maç dört periyot olduğu için mecburen gitti.
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010