Köyün Delisi’nde; Avrupa Şampiyonası sonrası bir dilekçe yazmıştım;
"Basketbol Milli Takımı’nı eleştirmek istiyorum... Avrupa Şampiyonası öncesi olmaz... Sonrası ayıp olur, hiç olmaz... Daha sonra İndianapolis Dünya Şampiyonası var... O arada hiç ama hiç olmaz. Yok pozitif enerjiymiş, yok negatif sinerjiymiş, mişde neymiş... Sizin için uygun olan bir dönemde, sizleri eleştirebilir miyim..."
Şimdi de 2004’ü mü bekleyelim... Hani Avrupa Şampiyonası var ya İsveç’te... Bakarsınız yine negatif sinerji yayarız sağa - sola... Hani adam hem eciş - bücüşmüş, hem de eğri - büğrü... Üstelik çarpık çurpuk... ‘Ne olacak bu halim doktor’ demiş. ‘Nasıl düzelirim?’ ‘Git’ demiş ‘Camii duvarına işini yap.’
‘Olur mu’ demiş adam, ‘Çarpılmaz mıyım?’
‘Çarpılırsın’ demiş doktor. ‘Çarpılırsın da, düzeleceksen de ancak böyle düzelirsin...’
Ankara
Avrupa Şampiyonası’ndaki İspanya maçı sonrasıydı. CNN Türk’te maç sonunu canlı canlı ve de heyecanlı yayınlıyorduk. İspanya’yı yenmiştik... Yani; ver elini İstanbul ve finaller...
Önümüzden geçen geçeneydi. Aralarından birkaçı, hatta birçoğu, üstelik çoğu da eski basketbolcu takılmaya başlamışlardı; ‘Bilgin... Hem İspanya’ya hem de sana...’ Şaka yollu da olsa, acıttıkça, acıtıyorlardı. Her ev sahibini finallere kalsın diye iterler demiştim. Ama bu sefer biraz fazla ittiler. Hakemler çok fazla ileri gittiler. Biz bu İspanya ile başka bir yerde oynasak 20 olur diye de ilave etmiştim. İndianapolis’te 20 küsür oldu galiba... Hadi küsürünü hakemlerin üzerine atalım, ama hakemsiz 20’yi napalım? O gün bize, ‘İspanya’ya ve sana işte böyle’ diye vıdı - vıdı yapanlar İndianapolis’e de gittiler. Dolduruş ekibi olarak... Hem kendileri çabuk doluyorlar, hem de güzel dolduruyorlar ya... Kulaklarını çoook çınlattım, çok...
Holiday Inn İstanbul
12 Dev Adam otelden ayrılıyordu. Havalimanına gidiyorlardı. CNN Türk de canlı canlı yayınlıyordu. Tek tek konuşuyordum ben de oyuncularla... Kerem o sırada geldi. Elini Ömer Onan’ın omuzuna koydu. Ben de takıldım; Geçen seneki gibi değilsin, daha hazırsın kafaca... Formdasın da... ‘Siz bir şey bulursunuz’ gibi bir - iki cümle söyledi. ‘Geçen sene, 1 no sorunu vardı. Size göre veya sizlere göre... Bu senede 5 no diyorsunuz... Seneye de başka bir şey bulursunuz.’
Kilit sözcük ‘Bulursunuz’du... Evet biz buluyorduk ona göre. Doğruydu belki de... Ama onun bilmediği, aramamıza gerek kalmıyordu. Çünkü; önümüzde duruyordu. Kerem Tunçeri’nin takım arkadaşı Alper Yılmaz, CNN Türk’teki Pivot’a geldiğinde sormuştum; Aday kadrodaydın. Sence hangi bölgede problem var... O da içtenlikle "1 ve 5 numaralarda" demişti. Kerem’in baskı altında olmasını, Hüseyin’in sakatlığını ve Maccabi’de az oynamasını kast ederek. Pivot’un bantları bende duruyor, saklıyorum... Dönünce Kerem’i eğer bulursam soracağım; 1 ve 5’te sorun var mıydı, yok muydu...
Pembe pembe pesbembe
12 Dev Adam’ı tartışmayan, tartışamayan, hatta tartışmaya bile açamayan bir kısım pembe pespembe basketbol yazarının - çizerinin ve onların pembe sayfalarının hiç mi rolü yok bu başarısızlıkta... Şimdi yazıyorlar "12 Dev Madam", "12 Cüce Adam" ya da "12 Yalan Adam" vs...
Sanki bu ismi onlar istedi. Sanki mahkeme kararıyla aldılar. İsmi bulan reklamcılardı... Sonra Athena, uh ah falan filan... Cuk diye de oturmuştu. Tuttu da zaten... Avrupa Şampiyonası evimizde, şarkı dilimizde, ikincilikte öyle veya böyle cebimizdeydi. Belki orada bırakmalıydık. Bırakmadık, bırakamadık. Çok uzattık... Yani; burada tek suçu olmayan da onlardı. Yani 12 Dev Adam’ın kendileri. Suç bizde... Ama yumuşatalım isterseniz biraz. Şöyle bağlayalım; Made In Bilgince hani bilirsiniz klasiktir... Adam mahkemeye gitmiş, ‘Hakim bey ismimi değiştirmek istiyorum’ demiş...
‘İsminiz nedir, geçerli bir sebebiniz var mı?’ demiş hakim.
‘Var tabii. Adım Ahmet Mıç.’
‘Haklısın’ demiş hakim; ‘Hangi ismi istiyorsun peki?’
‘Mehmet Mıç olsun...’
O hesap işte. 12 Adam, bir basın toplantısı yapıp kamuoyuna şöyle demeli; ‘İsmimizi değiştirin’; Geçerli bir sebebiniz var mı denirse de... Var demeliler; ‘Bizim ismimizde bir yanlışlık var... 12 Dev Adam da yani. Ya 12 değiliz, ya Dev, ya da Adam. Bize yardım eder misiniz?’
Ne değişti ki?
Letonya’yı zar zor yenip, Slovenya’yı yenemeyip, İspanya’yı hakemlerle geçmiştik. Hırvat maçının ilk yarısı 20’ye yakın farkla bitmiş, ikinci yarı Mirsad’ın delirip, seyirciye, rakibe her iki benche, kısaca her yere ulaşması, Mirsadlığı’nın 12 Dev Adam’a bulaşması ve Avrupa Şampiyonası’nın o olağanüstü 20 dakikası. Sonra o gazla, o havayla, o seyirciyle Almanya maçı. Ve sonra Yugoslavya finali... Kısaca 1.5 maç oynamıştı 12 adam, 12 Dev Adam gibi... Hani o takım nasıl bu hale geldi diyorlar ya... Neydi de, ne hale geldi... İstanbul’da Avrupa Şampiyonası’nda basketbolun 1.5’unu yediler, İndianapolis’te tokuz, 1.5 değil, 1 olsun dediler (Brezilya maçı). Altı da bu, üstü de bu işte.
Sayın Bakan bu hafta yerimiz dar ve gelecek hafta size Köyün Delisi’nden bir sürpriz var. (Haftaya Lesson XXX)
SERİ İLANLAR
Pazartesi - Çarşamba 09.30 - 10.00 Radyo D’de
Cuma’ları ise Milliyet’teyiz (Başka şubemiz yoktur.)
İmza: Köyün Delisi
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010