Yugolar da, en az bizim kadar problemli bir takımdı. Problemleri de; sorunlu oyunculardan kurulu olmalarıydı. Bizden bir farkları vardı; sorunlu olanları sahaya çıkınca, zorunlu da olsa çok çabuk takım oluyorlardı. Hadi takım olmasalar da, takım gibi oluyorlardı. Daha doğrusu bizden daha takım oluyorlardı. Diğer bir farkları da Divac’larıydı tabii... İçerde de olsa dışarda da olsa Divac’dı o. Tuhaf gelecek belki size ama, oynamadığı anlarda daha da faydalı oluyordu takımına. Zaten o yokken daha takım gibi oynuyorlardı. Divac’la, Divac’ın beşi o yokken, Pesiç’inki oynuyordu. Bizde ne eksik diyoruz ya hep... Hani hesapta her şey var ya... İşte eksik olan Divac gibi biri. Oynamasa da oynatan, coachun çaresiz kaldığı anlarda takımı ve benchi rahatlatan.
Divac’ın beşinin ilk üçü, kendisi, Stojakoviç ve Koturaviç idi... Hido’nun iki kankası, yani iki Sacramentolu ilk beşte belki de Hido içindi. Bizimki etkiliniyordu ya onlardan. İşte onun için... Peki ex - Ülkerli Koturoviç ne için ? O da herhalde bizi kahretmek için. Bizim ligden diplomalı o Koturoviç bile attıkça hakikaten kahroluyorduk. İlk beş dakika Yugolar’la başabaş oynadığımız ilk ve son beş dakikaydı veya ilk ve son dakikalar. Sonra Tomaseviç, Bodiroga, Jariç filan falan, bir üst sınıfa geçti Yugolar aniden... Divac’in izniyle Pesiç’in beşi sahadaydı. 12 Dev Adam’ın, 5.36 kala 4 - 1, 5.26 kala da 4 - 2 atamamalarının sebebi saha içinde değil, saha dışında aranmalıydı. Hazır değillerdi belki de kafalarında... Turnuvaya olmadığı gibi Yugoslavlar’la oynamaya da... Sonra koptu gitti maç zaten. Şansımız; umutların tükendiği anlarda iyi oynamalarıydı. Hani Ankara’daki Avrupa Şampiyonası’ndaki İspanya maçı öncesi ve İspanya maçı gibi... Şansızlığımız da Yugoslavlar’ın bize yenilmeleri durumunda, bizden beter olacak olmalarıydı. Üstelik onların şoku yanında bizimki şokçuk olacaktı.
Made in Bilgin bitirelim... Maç ilk beş dakikada bitti. Ama kırk dakika olduğu için mecburen 35 dakika daha gitti.
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010