Ne I love you(X) yanlış, ne de I love you (X) diye bağıranlar yanlış. Ne de Çulcu, ne de onun hakem olması ya da olmaması. Yanlış olan Çulcu’nun belki de I love you(X) ile alakasının olmaması. Size saçma gibi gelse de en son acaba ne zaman Mustafa Çulcu birine I love you(X) demiş ? Ya da ona en son acaba ne zaman I love you Mustafa(X) denmiş ? Konu Çulcu değil tabii. Onun ismi altında o kafanın, o kafaların cismi veya onların resmi. Yine hiç ilgisi yok gibi gözükse de ki var, hem de ne çok var. Mesela en bilineni olsun. Pierluigi Collina ne yer, ne içer ? Ne giyer ? Nerede veya nerelerde gezer ? Nerede yaşar, ne dinler, nasıl dinler ? Hobileri, fobileri nedir, ne değildir ? Ben hakem olsam anons ettirmezdim diyebilirim. Ettirmezdim de. Hatta güler geçerdim de. Ama değilim ki ..... O zaman doğrusu şu bence. Yanlış olan Mustafa Çulcu’nun o anonsu yaptıran hakemlik bilgisi mi ? Yoksa saha dışındaki Çulcu’nun sosyal yaşamla olan ilgisi mi ? Veya Bülent Yavuz. O da o kafanın MHK Başkanı olanı. Acaba o, en son birine ne zaman I love you(X) demiş ? Ya da ona en son ne zaman I love you Bülent(X) denmiş ? Yanlış olan MHK Başkanı değil, ya da onun MHK Başkanı olması. Ya da hakemlerin MHK Başkanı olması. Yanlış olan odasının dışındaki MHK Başkanı’nın da odasının içindeki MHK Başkanı kadar önemli olmaması. Şöyle bağlayalım. Onlar ve Collina’lar. Ne içerler, ne yerler, ne giyerler..... ?
I love you(X) diye bağıranlar haklı mı peki ? Kendilerine göre haklı olsalar da bana göre haklı değiller tabii. Ananı sinkaf edeyim (Hıncal Uluç’un deyimi)y’le ananı I love you aynı kapıya çıkmıyor mu? Ben de biliyorum, mesela ananı I love you demek, ananı sinkaf ediyorum demekten tabii sempatik. Hem çok sempatik, hem de çok çok çok sempatik. Ama kafaların içi antipatik. Daha doğrusu herşey antipatik. Hani adam demişki arkadaşına anneme mektup yazarken zarfın üstüne annemin ismini yazıyorum. Yanına da oturduğu şehri. Doğru ona gidiyor. Arkadaşı gülmüş. Ben hiçbir şey yazmıyorum. Zarfın üstüne ne ismini, ne şehrini, ne de adresini yazıyorum. Bak şöyle işte. Bir kağıdı katlamış, mektup gibi zarfın içine koymuş. Ve yoldan ilk geçene üstünde hiçbir şey yazmayan zarfı gösterip sormuş. Nereye gidiyor bu mektup. Adam boş boş bakmış ve patlamış. Anana gidiyor, anana ..... Türkiye sevilenin sinkaf edilmesi gerektiği, sinkaf edilenin de sevilmemesi gerektiği gibi tuhaf bir sevgi-sinkaf çizgisinde yaşamıyor mu? Herşey çok karışık, çok karmakarışık gibi gözükse de net olan şu. I love you diye bağıranlar ile anonsu yap diye gözlemciyi çağıranlar, hatta I love you diye bağırılanlar ve tabii en tepeden esenler, racon kesenler, hepsi aynı kafadalar. Fikirleri neyse zikirleri odur mu desem? Ya da körlerle sağırlar birbirlerini mi ağırlarlarmış, neymiş. Ya da ağırlamalılar mıymış .... Bilmem anlatabildim mi? Daha doğrusu ben anlatabildim de siz anlayabildiniz mi? (X)’ler Lesson XXXVI’da)
KOLAY hasta olmayan ben olunca da işte böyle yok gibi oluyorum hemen. Bu cuma az gripli, çok ateşliyim. Üstelik terliyorum, üşüyorum, kısaca vücutça kekeliyorum. Yani bu köşelik sahibinin sesi veya durumu, veya o mikrobik sahibin mikrobik yorumu.
Galiba onu hala seviyorum dedim ya. Hatta sonra bir daha dedim. Mail yağıyor Çulcu’lardan, Yavuz’lardan. Bize ne kardeşim diyorlar. Seviyorsan seviyorsun. İlk anonsu yedik bile. Onu I love you (X) ile. Sonra ikincisi, belki üçüncüsü. İster misiniz okuyucusuz ilk köşe benimkisi olsun. Ne komiksiniz. Çoğalınca I love you diye bağırıyorsunuz da azalınca, hatta yanlız kalınca seni seviyorum demekten korkuyorsunuz. Bana takılmayın. Sizi veya seni değil, onu seviyorum dedim zaten. Üstelik yanımda değil. Üstelik uzakta. Üstelik okumuyor. Üstelik duymuyor. Üstelik, üstelik, üstelik .... Yani kendim için. Onun için değil. Hoşuma gidiyor onu sevmek veya onu seviyorum demek. Ama kendim için, benim için. Bilgin için. Seviyorum kendimi, birini sevdiğim için ve bunu söyleyebildiğim, hatta yazabildiğim için. İşte o, onu seviyorum da bunun için, bunun için, bunun için, bunun için ....
(X’ler Lesson XXXVI’da)
SAYIN Turizm Bakanı’na 52 haftada 52 cümle kampanyasında bu hafta
I love you’cular var.
I love you=Seni seviyorum
Her dersten sonraki klasik cümlemizle bitirelim. Turizme olmasa da sayın bakanına ufak da olsa bir katkımız olsun. Haftaya Lesson XXXVII.
SERİ İLANLAR
Pazartesi - Çarşamba 09.30 - 10.00 Radyo D’de
Cuma’ları ise Milliyet’teyiz (Başka şubemiz yoktur.)
İmza: Köyün Delisi
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010