Önce Çin, ya da Çinliler. Vallahi, billahi çok acayipler. Ne tuzu var onların, ne de tadı. Belki Yao Ming’in adı. Hani 2.23 - 2.26 arası denilen en uzunları. Houston Rockets’ın ilk sırada seçtiği. Ve NBA’de birinci sırada seçilen ilk yabancı olan. Geri kalanları da onun sağına soluna, önüne arkasına, yanına dolan, dolanlar veya doldurulanlar. Ne derseniz deyin. İki cümle daha onlar için, Çin için. Birincisi bu kadar uzun Çinli’nin bir arada ilk defa görülmesi. İkincisi iyi koşmaları. Ama topla değil topsuz coşmaları.
Sonra bizimkiler. Onları biliyorsunuz zaten. Tanıyorsunuz da. En acayip takıma 20 atıp, en acayibinden de 20 yiyebilirler. Günleri günlerine değil, saatleri saatlerine uymuyor. Ama dakikalarının da dakikalarına uymadığı Çin karşısında belli oldu. Veya ilk 20’lerinin ikinci 20’lerine uymadığı. Bence de iyi oldu. Hani bin nasihat yerine bir musubet, anlarsınız. Bunları yazarken, özlediğim Abdi İpekçi’de hafif hafif azarken Çin, "Çin işi Japon işi" farkı kapatıp hatta 52 - 51 öne geçmiş, 3. periyot da bitmişti. Sonra yine hepsinden farklı bir son 10 dakika ve 78 - 65’lik sonuç. Ve tabii seyirci. Az bile gelseler de özdüler bana göre. Galatasaraylı, Beşiktaşlı, AEK’lı, Olympiakoslu anlamlı bir Türk - Yunan futbol gecesinde basketbolu seçenlerdi. Ya da futbolu pas geçenlerdi. Hani ne demişler. Gerçi demişler mi, dememişler mi bilinmese de öyle denir ya; "Az olsun bizim olsun."
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010