Şenol Güneş’in Ankaragücü karşısına çıkardığı 11’de gördük ki, rotasyona gitmiş. Olabilir, onun tercihi! Ne var ki, kupanın, Avrupa kapısını açtığını unutmayalım. Hani şampiyon olamazsanız, en azından tutunacağınız bir dal, teselliniz olur.
Tayyip’in yanına Emrecan’ı stopere çekerken, Saiss’i ise Salih’le savunmanın önüne koymuş. Niye koymuş diye hesap soracak halimiz yok!
Ancak, Ankaragücü’nün forvette bir silahı var ki, tutabilene aşk olsun! Emre Kılınç’ın asistiyle topla buluşan Sowe takımını 12’de öne geçirdi. Peki, stoperde Saiss olsaydı, Sowe o kadar rahat bir vuruş yapabilir miydi? Ki Sowe, Emrecan’ın bakışları arasında fileleretopu gönderdi!
Bitmedi... Masuaku gibi savunmanın solunda Kartal’ın bankosunu yedeğe çekmek de nerden çıktı? Keza Cenk Tosun... Golü kim atacak arkadaş? Muleka forvet, ama onun kanatlarda etkili olduğunu bilmeyen yok!
Taşlarla fazla oynamanın doğruluğunu da bize kimse anlatamaz! ‘Onu oraya çek, onun yerini değiştir’ düşüncesiyle ne pozisyon
Daha bir dakika dolmamış, 57 saniyede Beşiktaş gol yer mi? Yer arkadaş, yer! Rosier’in geri pasında, topu kontrol edemeyen Mert Günok, kendi kalesine gol attı. Hani birisi dese, ‘hadi ya’ deriz... Mert, yılların tecrübesisin, o kendi kalene attığın gol tecrübenle hiç örtüşmüyor bilesin kardeş! Hem kendini hem de takımı demoralize ettin arkadaş...
Siyah - Beyazlıların ayağında sanki kurşun var! Ne tempoyu yükseltebildiler, ne pres yapabildiler, ne boşa kaçan var, ne de çapraz koşu yapan...
Güneş hoca savunmayı dörtlü kurguladı, Saiss, Souza ile merkez orta sahada görev yaptı. Böylesi maçlarda tempoyu yükseltemez, mehter marşı gibi ileri geri yaparsanız, sıkıntıya yelken açarsanız. Düşük tempoyla oynayan Beşiktaş, buna karşın 26. dakikada net bir pozisyon yakaladı; Gedson, Redmond’un ara pasıyla ceza alanına girdi, sağdan sert vurdu, kaleci Erhan tokatladı. Cenk Tosun önünden geçen topa dokunamadı, top yerine kendisi filelere gitti!
45 artı 1’de yine Redmond soldan topu altıpasa kesti, Cenk Tosun’un estetik şutunda top
Süper Lig'in 18. haftasını geride bıraktık bırakmasına da, gelişmelere, söylemlere bakıyorum, ortalık toz-duman adeta! Bu oyunda hiçbir skor sürpriz değildir, öyle bir oyun ki, her türlü sonuça açık, öyle kalkıp ahlar-vahlar çekmenin bir anlamı yok!
Dedik ya, her takım, her takımı yenebilir, küçük-büyük ayırımı artık kalmadı, Anadolu takımları da bu kulvarda söz sahibiler, görüyoruz. Yani, hiçbir takım asla 'çantada keklik' değil... Kaldı ki lig uzun bir maraton, 'Bu köprünün altından daha çok sular akacak', akmaya da devam edecek!
Saha sonuçlarına bakın, ne demek istediğimiz anlaşılır... Kalkıp bu skorlara asla iş kazası, ya da şansızlık denemez, bunlar oyunun doğasında var, farklı yenilgiler, farklı galibiyetler...
Şöyle puan cetveline bakıyorum, zirve yarışında söz sahibi neredeyse 6 takım var. Kimler yok ki; Galatasaray, Fenerbahçe, Başakşehir, Adana Demirspor, Beşiktaş ve Trabzonspor. Puan farkları öyle aman-aman değil, hele üç puanlı sistemde, makas hemen kapanır.
Düşme hattında şu aşamada
Yayıncı kuruluşta, maç öncesi, Feyyaz Uçar’ın Beşiktaş Hollandalı yıldızı Weghorst ile ilgili yaptığı yorumlar çok hoşuma gitti. Hani derler ya, golcü, golcünün derdinden anlar! Uçar, “Böylesi bir silahınız varsa ki var, onun tüm yönlerinden yararlanmak gerekir” dedi. Başka bir benzetmeyle, “Onun etinden, sütünden yararlanacaksınız” demeye getiriyor Uçar.
Souza ve Rosier’in olmayışı, Güneş Hoca’yı farklı on bire zorladı. Valla, Rosier’in yerine Tayfun Bingöl’ü tercih etmesi doğru bir karardı bence. Artı Redmond, öyle sanıldığı gibi boş bir oyuncu değil... Çabuk, teknik, üstelik mücadeleden kaçmayan, saklanmayan bir oyuncu... Topu kazandığında direkt rakip kaleye gitme arzusu da artısıdır bence.
Hani istatistikler var, malum... Topla oynama yüzdesi bir ara 75’e 25 Kartal lehine idi. Gelin görün ki, bu rakamlar pozisyon üretimiyle pek de örtüşmüyor.
Demem o ki, topla oynayan Beşiktaş, net iki pozisyon üreten ancak Mert’e takılan Kasımpaşa! Biri Ouanes,
Nedir bu Rıza Çalımbay’ın çektiği arkadaş? Hiç mi vicdanınız sızlamıyor, her türlü olumsuz kararı vermek için hakemler neredeyse birbirleriyle yarışıyor! Kasımpaşa-Rizespor, Fenerbahçe-Sivasspor ve son olarak Sivasspor-Galatasaray maçı, olacak iş mi bu?
Ayıptır, günahtır...
Onu sevmiyor olabilirsiniz, ancak ekmeğine, alın terine, emeğine saygı duyun! Çalımbay’ı taaa 8 yaşından bu yana Şeref Stadı’ndan tanırım, adam gibi adamdır, aksini iddia eden varsa beri gelsin!
Anadolu takımlarında yıllarca görev yaptı, hiçbir zaman ‘bir eli yağda, bir eli balda’ olmadı, kendi yağıyla kavruldu. Kasımpaşa - Rize maaçını anımsayın, orta hakem Deniz Çoban, Çalımbay’ın canlı yayında yanına geldi, “Hata yaptım, hakemliği bırakıyorum” dedi...
Çalımbay, eleştirilerine ara verdi, Çoban’ı bu kararından döndürmek için çabaladı ki, haklıydı, döndüremedi... Düşünün Çalımbay yerden göğe kadar haklı olmasına karşın penaltı konusunu kapattı, bırakmaması için Deniz
Dünya Kupası’ndan sonra lige kötü bir başlangıç yapan Beşiktaş, zirveye tutunabilmek için adeta çırpınıyor! Kartal bırakın kadro tercihlerini bir kenara, özgüven duygusunu kaybetmiş, her maça adeta diken üstünde çıkıyor!
Güneş’in Adana Demirspor karşısına sürdüğü onbir ideale yakın, yani taşları yerine oturtmuş tecrübeli hoca. Bu oyunda macera peşinde koşmanın anlamı yok, aklın yolu birdir. Takımda herkes sağlamsa, süreceğiniz kadro budur arkadaş.
Adana Demirspor, dişli bir ekip, gerek kadrosu, gerekse ligde bulunduğu konum asla bir rastlantı değildir. Yani, zirvenin ortakları arasında yer almasını öyle şansla - mansla değerlendirirsek, ayıp ederiz.
Böylesi güçlü bir rakip karşısında Kartal, geçmiş maçlarına oranla biraz daha derli - toplu gözüktü. (Son 25 dakika hariç.) Konuk takımın ofansif oyunu tercih etmesi, Kartal’ın dünkü mücadele en büyük handikapıydı kuşkusuz.
Ya Mert olmasaydı? Bu yarıda kaleci Mert, rakibin pozisyonlarında zamanlamasıyla dikkat çekti. Nitekim
Sokaktaki Beşiktaş sevdalıları şu sıralarda mutsuz, gelecek adına da umutsuz! Umutsuzlar, çünkü Kartal’ın futbolu onları karamsarlığa itiyor, haklılar.
Gaziantep beraberliğinden sonra Gelibolu’daki Beşiktaşlılar Derneği’nin kapısını çalan taraftarların, ‘Ne olacak bu halimiz?’ sorularına yanıt vermekte artık zorlanıyorum! Oldum, olası, “Teker kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur” atasözünü severim. Niye mi? Bu tehlikeyi sezon başından bu yana görüyorum ve yorumlarımda bu konuya sıkça değiniyorum.
Evet, Şenol Güneş kariyerli ve de tecrübeli bir teknik adam... Çok kritik bir virajda Kartal’ın direksiyonuna geçti, işinin kolay olmadığını da defalarca bu köşede dile getirdim.
Dışarıdan bakıldığı zaman Kartal’ın kadrosu fena değil, gelin görün ki, oynadığı futbol kadrosuyla asla örtüşmüyor, sürekli zikzaklar çiziyor!
Zirvenin fotoğrafına bakıyorum, Kartal’ın rakibi tek değil, üstünde 6 takım var, onların arasından bu futbolla sıyrılıp, oraya ortak olmak çok zor. Demem o ki,
Nkoudou, Beşiktaş’ın ofansif çıkışlarında gerek tekniği, gerekse çabukluğuyla katkıları oldukça yüksek bir oyuncu. Peki, maçın 24. dakikasında Kitsiou’ya kafa atmasına hangi pencereden bakacağız? O pozisyonda dikkat ettiniz mi, kaptan Atiba yüzünü iki eliyle kapattı, yani tehlikeyi gördü! Görmeyen tek kişi orta hakem Atilla Karaoğlan! Benim gibi herkes ‘kırmızı’ beklerken, o sarıyı tercih etti! VAR’dan izleme uyarısı geldi, gitti izledi, sarıda israr etti!
Nkoudou’ya gelince ona hiç ama hiç yakıştıramadım, ya kızarsaydın? Diyeceksin tahrik var, olabilir, bu oyun profesyonellerin oyunudur, tahriklere kapılmayacaksınız! Güneş hoca, o pozisyondan sonra onu oyundan alsaydı, kaybederdi, devreyi beklemesi çok doğruydu.
Güneş’in işine karışmak gibi bir derdimiz yok! Neticede tek karar verici o... Kimi isterse sahaya sürer, eyvallah.
Bu demek değildir ki, eleştiri hakkımızı kullanmayacağız! Bakın, Beşiktaş’ın forvette bir kulesi var; Weghorst. Oyun şablonunuzu ona göre yapacaksınız, kanatlardan ne kadar yüksek top gelirse, bir o kadar