l Ünlü aktör ve komedyen Robin Williams’ın ölümünden sonra mirasçıları, Williams’ın sesini ve görüntüsünü içeren materyallerin ticari kullanımına karşı çıktı. Reklamlarda veya ticari projelerde kullanılmasını engellemeye yönelik hukuki adımlar attılar.
l Ünlü fizikçi Albert Einstein’ın mirasçıları, 2015 yılında New Jersey’de bulunan bir koleksiyoncuyla Einstein’ın mektupları üzerinde hukuki bir anlaşmazlık yaşadılar. Mektuplar, koleksiyoncunun sahip olduğu materyallerin ticaretine engel olma çabalarıyla ilgiliydi.
l The Beatles’ın ünlü üyesi John Lennon’ın mirasçıları, Lennon’ın şarkılarından birinin bir reklamda kullanılmasına karşı çıktılar.
l “Çavdar Tarlasında Çocuklar” adlı ünlü romanın yazarı J.D. Salinger’ın mirasçıları, yazarın ölümünden sonra da eserleri üzerinde sıkı bir kontrol sağladılar ve gelecekteki kullanımına dair katı şartlar koydurdular.
l “Bülbülü Öldürmek” adlı romanın yazarı Harper Lee’nin mirasçıları, Lee’nin ölümünden sonra, “Bülbülü Öldürmek”in devamı niteliğindeki bir başka romanın yayımlanmasına karşı çıkarak, Lee’nin ölümünden önceki niyetlerine saygı gösterilmesi gerektiğini ifade ettiler.
l Pop müziğin kralı Michael Jackson’ın ölümünden sonra, mirasçıları müzik ve ticari projeler üzerinde kontrol sağlamışlardı. Ayrıca, Jackson’ın itibarını korumak amacıyla çeşitli hukuki mücadelelere girişmişlerdi.
Türkiye’de de durum farklı değil. Tiyatrocu Zafer Alagöz’ün, 1999’da aramızdan ayrılan tiyatro ve sinema oyuncusu Öztürk Serengil’in yaşamı ve sözlerini çıktığı şovlara konu etmesi ve kitabına Serengil’in ‘Haşırt Dı Blekbord’ sözünü vermesi mirasçılarını rahatsız etti. Sanatçının kızı Seren Serengil’in babasının anıları ve yaşamı üzerinden para kazanıldığını hatırlatarak telif davası açmayı düşündüğü öne sürüldü.
Zafer Alagöz’ün kitabına Öztürk Serengil’in ‘Haşırt Dı Blekbord’ sözünü vermesi mirasçılarını rahatsız etti.
***
Bu örnekler, ünlü kişilerin ölümünden sonra mirasçılarının, kişinin mirasını ve itibarını korumak veya kontrol altında tutmak için hukuki adımlar attığı durumları göstermektedir. Oysa her birinin durumu genellikle kişisel, kültürel ve hukuki faktörlere bağlı olarak değişebilir. Kendi içinde de farklılıklar gösterir.
Kamuya mâl olmuş kişilerin mirasçıları tarafından açılan davalar genellikle ifade özgürlüğü, sanat özgürlüğü ve miras hakları gibi çeşitli hukuki prensipler etrafında şekillenir. Ve genellikle topluma mâl olmuş bir figürün, hayatını, sözlerini veya çalışmalarını, etik sınırlar içerisinde, kendi çalışmalarına konu alma hakkı olduğuna ve önemine vurgu yapılmaktadır.
Mahkemeler de genellikle kamuya mâl olmuş kişilerin hayatıyla ilgili eserlerin, kamuya yönelik bir değeri ve önemi olup olmadığını değerlendirirler. Eğer eser kamu yararı taşıyorsa, ifade özgürlüğü ve sanat özgürlüğü daha fazla vurgu kazanabilir.
***
Aslında konu etik ve hukuki açıdan karmaşık bir meseledir. Ülkeden ülkeye değişebilir ve yasal düzenlemeler farklılık gösterebilir. Bir kişinin öldükten sonra ailesi tarafından bu tür eserlere müdahalede bulunabilmesi, yerel yasal düzenlemelere ve kişinin mirasçılarına tanıdığı haklara bağlı olabilir. Bazı ülkelerde, bir kişinin ölümünden sonra mirasçılarına, kişinin itibarına zarar verebilecek eserlere karşı koruma hakkı tanınabilir. Ancak, bu haklar sınırlı olabilir ve genellikle kamuya mâl olmuş bir kişinin hayatı hakkında yapılan eserlere müdahale etme şansı daha düşüktür.
Medya, topluma mâl olmuş bir ismin hayatını konu alan eserlerin üretilmesine geniş bir ifade özgürlüğü alanı tanındığını hatırlatmak, bu tür olayları haber yaparken ifade özgürlüğü, telif hakkı, etik sorumluluk gibi faktörlerle bir arada değerlendirilmesinin önemine dikkat çekmelidir.