Suç işlemek; genellikle bireyin kendi tercihleri, davranışları veya kararları sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. Buna rağmen suçlular artık işledikleri suçlara şeytanı da dâhil etmeye başladı. Yeni savunma şekli artık bu: Şeytana uydum bir kere! İşin ilginç yanı bazı mahkemeler de buna inanıyor olmalılar ki “şeytan işi suçlar” bakımından ya cezada indirime gidiliyor ya da suçlu serbest bırakılıyor. Bir kere şeytana uyup, yüz bin defa aynı suçu işleseler de bu böyle…
***
Benzer suçlara benzer kararların verildiği onlarca dava var. Ben medyaya yansıyan son olayı anlatayım: 12 yaşında bir çocuk kaldığı cemaat yurdunda kurs hocasının cinsel istismarına maruz kaldı. Çocuğun ailesi durumu öğrendi. Hocanın “şeytana uydum” diyerek aileden özür dilediği iddia edilse de savcılık hoca hakkında ‘‘çocuğun cinsel istismarı’’ ve ‘‘kişiyi hürriyetinden alıkoymak’’ suçlamasıyla iddianame hazırladı. İddianamede cinsel istismar bir çocukla sınırlı kalmadığı başka çocukların da istismara uğradığı anlaşıldı. Öyle ki mahkeme, istismarın tek bir olayla sınırlı kalmadığını, uzun süredir sürdüğü kanaatine vardı ve fail hakkında toplam 48 yıl hapis cezası verdi. Ceza Dairesi, hükmü bozdu, mahkeme kararında direndi. Kararı bu kez İstinaf bozdu. Ceza Dairesi iyi hâl indirimine gitti ve sanığın cezası 22 yıl 16 aya indirildi. Yani sanık en fazla 10 yıl yatacak. İndirimin nedeni ise “sanığın sosyal ilişkileri, istismar sonrası yargılama sürecindeki davranışları ve verilecek cezanın sanığın üzerindeki etkileri” olarak gösterildi. Bu tür vakaların çocukları nasıl örselediği ise dikkate bile alınmadı.
***
Medya arşivlerine girdiğinizde, son yıllarda çok sayıda benzer savunma görmek mümkün. Mesela yine bir cinsel istismar davasında ortaya çıkan “şeytana uydum” mesajı delil sayıldı. Çocuğun istismarı gerekçesiyle önce Asliye Ceza Mahkemesi’nde 8 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Mahkeme, sanığın olay sonrası mahalle imamına attığı “şeytana uydum” mesajını delil sayarak görevsizlik kararı verdi. Dosya Ağır Ceza’ya gitti. Ağır Ceza Mahkemesi, Asliye Ceza’nın daha fazla ceza verilmesi yönündeki görevsizlik kararına rağmen aynı maddeden hüküm kurarak sanığa alt sınırdan 3 yıl hapis cezası verdi.
***
Dünyada da “şeytana uydum” diyerek savunma yapan hiç suçlu var mı? Bilmiyorum. Ama çocukların istismarı dünyada da önemli bir sorun. Hatırlarsanız The Boston Globe gazetesi, Boston’da 2001’de Katolik Kilisesi’nde tek bir taciz olayını araştırırken, bu tacizlerin 1970’li yıllara kadar uzandığını belgeledi. Papaz John Geoghan altı farklı cemaatte görev alıp 130’dan fazla çocuğa cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla yargılandı. Araştırmalarını derinleştiren muhabirler, olayın papaz Geoghan ile sınırlı kalmadığını, Boston’da yaklaşık 90 tacizci papaz olduğu bilgisine de ulaştılar. Kilise çok sayıda reşit olmayan çocuğa yönelik tacizleri sadece görmezden gelmemiş, yaklaşık 20 yıl boyunca onlarca Katolik rahip tarafından işlenen yaygın çocuk cinsel istismarını yetkililere bildirmek yerine, onları sadece farklı cemaatlere atamakla yetinmişti.
***
Taciz, istismar, hırsızlık gibi suçları konu alan haberlerde suçluların, yaptıkları eylemin azmettiricisinin şeytan olduğuna medya da kanaat getirilmiş olmalı ki, bu tür savunmalar normalleştiriliyor. Aynı suçu defalarca işleseler de medya, “Şeytana uydu serbest bırakıldı” diye başlıklar atarak, bu tür bir savunmanın hukuki geçerliliğini sorgulamıyor bile. Oysa haberlerde istismara uğrayan çocukların yaşadığı travmaları, ebeveynlerin çaresizliğini, duygusal tepkilerini, bu tür olayların sadece hukuki bir sorun olmadığını, aynı zamanda insanların hayatlarını nasıl etkilediğini de ifade etmeliyiz.
***
Buradaki en büyük sorun, “şeytana uydum” savunması, bireylerin suç işledikten sonra duydukları pişmanlığı ifade etmek için kullanılan bir tabir olsa da bunun hukuki zeminde “delil” olarak kullanılmasında. Dünyanın çeşitli hukuki sistemlerinde suç işleyen kişilerin savunma stratejileri farklılık gösterebilir, ancak bu tür spiritüel veya metafizik ifadeler savunma olarak değerlendirilmez. Bu salyalı dehşet verici kötülüklere bir kez göz yumulduğunda, dokunulmadığında ya da sessiz kalındığında bu sapkınlıklar da daima dozunu artırıp kontrolünü kaybederek artacaktır.