12 yaşında öldürülen Gazzeli Avni Eldous, YouTube kanalında yaptığı son yayında barış istemişti.
Avni Eldous… Kardeşleriyle cips ve çikolata yerken film izlemekten hayli mutlu olan küçük bir çocuk… Elinde mikrofon, YouTube’daki oyun kanalıyla ilgili hedeflerini açıklıyor. “Küçük Öğretmenler” projesinin bir parçası olarak, arkadaşlarına teknoloji dersi veriyor. Kara tahtanın önünde durmuş, diğer öğrencilere bilgisayar anakartını gösteriyor. Bilgisayar mühendisliğine olan ilgisi ona çok sayıda ödül kazandırıyor. Ve yüzünden hiç eksik olmayan bir gülümsemeyle “Arkadaşlar, şimdi kendimi tanıtayım: Ben 12 yaşında, Gazzeli bir Filistinliyim. Bu kanalın amacı 1 milyon aboneye ulaşmak” diyor. Son cümlesi: “Barışla kalın” oluyor.
Ve öldürülüyor! Onun gibi yüzlerce çocuk öldürülüyor. Katilleri belli. İsrail devleti, Amerika, Avrupa gibi barış istemeyen bütün devletler… Barıştan yana olmayan bütün siyasi liderler. Eldous barışı sağlayamıyor ama öldürüldükten sonra abone sayısı 1 buçuk milyonu buluyor.
Yılın son haberi bu…
***
Bir yıl boyunca, hemen her konuda çıkan haberlere bakıp, bölgesel ve küresel bağlamda başa çıkılması gereken sorunların listesini yapıyoruz. Oysa hemen her yıl, liste uzadıkça uzuyor. Bu yıl da geçmiş yılların bir özeti gibiydi. Dünya yine insanı örseleyen, tüketen, yok eden her türlü trajediye sahne oldu. Savaşlara, darbelere, iç çatışmalara, teröre, ırkçılığa, din savaşlarına, ayrımcılığa, hak ihlallerine, doğal afetlere, göçlere, açlığa…
Mesela Ukrayna-Rusya savaşı bitmeden, İsrail-Hamas savaşı binlerce insanın ölümüne yol açtı. Türkiye, Suriye ve Fas’ta meydana gelen depremlerde binlerce insan hayatını kaybetti. Nijer’de, Gabon’da askerî darbeler yaşandı. Doğu dinci, Avrupa ırkçı yapılanmalara teslim oldu. Sudan açlığın, Afganistan bağnazlığın pençesinde çırpındı. Küresel ekonomide yaşanan yıkımlar yüzünden kimse bir diğerini görmedi. İnsanlık kötülüğün seyircisi durumuna düşürüldü. Barış bütün toplumların en uzağına düştü.
***
Teknoloji devleri ulus kavramının içini boşalttı. Diplomatik duruşunu, dilini, hedeflerini kaybeden siyaset, uçuruma doğru sürükleniyor. Ekonomiyi ele geçiren teknoloji ise artık sadece insanı değil, ulus devletleri gözetleyen, ele geçiren, yönlendiren ve hizaya sokan bir noktaya doğru yol alıyor. Şimdi yeni bir yıla girerken; hırslarına yenilmiş insanlık, temenniyle bütün sorunların çözebileceğini sanıyor. Dünyanın buluşlarla, teknolojiyle, çeşitli bilimde reform hareketleriyle değişeceğine inanıyor. Oysa umudunu kaybedenlerin sayısı da az değil. Hep aynı sorunlara, aynı yöntemlerle çözüm üretmeye çalıştığımız için belki de! Bu nedenle bu yılın temennilerle değil, akılla, vicdanla, düşünerek, üreterek geçmesini diliyorum. Belki o zaman insanlığı kurtarabiliriz.
***
Ben de barıştan yana bir gazeteci olarak 2024’te de, yine erkekler tarafından öldürülen kadınları, tacize uğrayan istismar edilen çocukları, adaletsiz yargı kararlarını, uyuşturucu tacirlerini, dolandırıcıları, din tacirlerini, eğitimde baş aşağı gidişimizi, toplumsal kutuplaşmaları, kan davalarını, sokak çetelerini, şiddeti, teröre şehit verdiğimiz askerlerimizi, giderek nasıl yoksullaştığımızı, ruh sağlığımızın nasıl bozulduğunu, hak ihlallerini, kendine saygısını yitirmiş insanı, toplumsal yozlaşmaları yazmak istemiyorum. Adaletsizliği kendine rehber edinmiş bir dünya istemiyorum. İnternete bağımlı, düşünmeyen, sorgulamayan giderek daha hissiz ve tepkisiz bir kuşak yaratmak isteyenlere karşı durmak istiyorum. Bir zamanlar dünyaya hükmeden dinozorların fosilleşmiş kalıntılarına bakıp, yeni insana nihai seçimini hatırlatmak istiyorum.
Ve gerçekten dünyanın nereye doğru yol aldığını anlamak istiyorsak, John M. Keynes’in “Zor olan yeni fikirler değil, eski fikirlerden kaçınmaktır” sözünü hatırlamalıyız… Çünkü hiçbirimiz evrene daha da önemlisi dünyaya ait resmin tamamına sahip değiliz! Dünyanın nasıl işlediğini bilmiyoruz. Bir yol haritamız yok. Elbette yüz binlerce yıl bilim insanları dünya üzerine düşündü, araştırdı, muazzam çalışmaların ve buluşların altına imzalarını attı; atmaya da devam ediyorlar ama insanlar değişmediğinde hiçbir şey değişmiyor. Oysa daha iyi bir dünya, gerçekler değiştiğinde fikrimizi değiştirmemize, bilgilerimiz değiştiğinde de sonuçlarının değişeceğine inanmamıza bağlı.