Öncelikle ön hazırlıklarınızı tamamlamayı ihmal etmeyin! Afet çantası hazırlığı, mobilyaların sabitlenmesi, güvenli alanların önceden belirlenmesi, aile acil durum iletişim kişisinin belirlenmesi, en yakın toplanma alanlarının önceden biliniyor olması, tatbikat ve hazırlıkların önceden yapılması
Deprem anında dikkat edilmesi gerekenler;
Depremde hiçbir eşya altına girmeyin! Yatak, koltuk, masa, sandalye, sıra vb. altına girmek ciddi ezilmelere neden olur. Her zaman sert ve dayanıklı eşyaların yanlarında oluşabilecek hayat üçgeninde uygun pozisyonda durulmalıdır.
Yapılan tüm araştırmalar hayat üçgeni içinde güvenli pozisyonda kalan kişilerin kurtulduğunu göstermektedir. Çünkü binalar yıkılırken mutlaka boşluklar oluşur ve bu boşlukların boyutları nesnelerin büyüklük ve sağlamlığına göre değişkenlik gösterir.
Deprem anında hayat üçgeni oluşturabileceğimiz örnek alanlar;
Gece uyurken; evde veya otelde yatağınızın camdan uzak yanı
Oturma odasındayken; kanepe veya büyük bir koltuğun camdan uzak yanı
Okulda; sıra, masa yanı
Alerji her yaşta şüphesiz çok önemli. Çocukluk çağında hatta bebeklik döneminde bile karşımıza çıkabilen alerjik durumlar, özelliğine göre hafif orta ciddi etkiler yaratabilir.
Bir şeye veya gıdaya alerjimizin olduğunu ona maruz kalmadan farkedemeyebiliriz. Bazen bu durumlar çok net kendini gösterirken bazen farketmeden etkilemeye başlayabilir.
Her birey her maddeye aynı tepkiyi vermediği için tanılanma süreci de çok kolay olmayabilir.
Çoğu zaman çocukluk dönemine doğru azalma eğilimi gösteren alerjiler olduğu gibi, maddenin miktarına göre de etki düzeyi değişen alerjiler olacaktır.
Bir alerjik reaksiyon bazen sinek ısırığı etkisinde olabilirken, bazen kusma-ishal etkisi verebilir. Bazen de solunum sistemini etkileyerek nefes almayı zorlaştırıcı ciddi etkiler yaratabilir.
Peki nasıl başa çıkacağız?
Her durumda olduğu gibi, yolunda gitmeyen bir şeyler varsa mutlaka hekim kontrolünde süreç yönetilmelidir. Tahmini durumlarla, başka vakaların tarifleriyle, eczane veya arkadaş önerileriyle ilerlememek, gıda alerjisi ise beslenmeyi takip etmek, ilaç kullanımı gerekli ise de takip ve uygun dozların verilmesi çok önemli olacaktır.
İlk gıda ile karşılaşma sürecinde de beb
Bugün 13 Eylül Dünya İlk Yardım Günü
İlk Yardım; acil yardım ekibi gelene dek, olay yerinde HAYAT KURTARMAK amaçlı yapılan müdahaleye deniyor. Bu kadar ciddi bir amacı taşıyan ve kısa sürede herkes tarafından öğrenilebilecek eğitimler için geç kalmamak gerektiğini hatırlatmak isterim.
İnsan günlük yaşamda ne ile karşılaşacağını çoğu zaman kestiremiyor. Ne kadar kontrollü biri olursanız olun, başınıza gelecekleri bilemeyebilirsiniz. Ama önleyebilirsiniz. Önleyebilmek adına da neyi önleyeceğinizi bilmeye ihtiyaç duyarsınız.
Günümüzde toplumda yapılan ilk yardım müdahalelerine bakıldığında gördüğüm senaryolarda sıklıkla aynı cümleyi kuruyorum. Keşke yardım etmeseydi, kişi daha kolay kurtulurdu. Çünkü yardım etme güdümüz ile bilgi eksikliği birleştiğinde ortaya çıkan tablo ciddi zarar verici olabiliyor.
Çok basit bir örnekle, boğazına birşey kaçtığı için öksüren birinin sırtına vurduğunuzda çok iyi niyetlisinizdir ama hayatını daha da ciddi riske attığınızın farkında değilsinizdir. İşte tam da bunları öğretir ilk yardım. Bir durumla karşılaştığımızda neleri yapmamalı, neleri yapabilmeliyiz ve sonuçarı neler olabilir?
Korunma, kurtarma, güvende hissetme için öncelikle
İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü ve Hayata Renk Ver Derneği işbirliği ile 'Öğretmenim Elimi Tut Projesi' kapsamında planlanan ilk 'Hastane Sınıfı' açılışı Açı Okulları sponsorluğunda Hamidiye Etfal Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Kliniği'nde 10 Eylül 2019 tarihinde açıldı.
Açılışta Sayın İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Sayın İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı da değerli konuşmalarıyla günün anlam ve önemine değindi.
Peki bu proje nasıl doğdu?
"Her çocuk doğduğu güne, doğarken hazırlandığı gibi; doğacağı hayata da yaşarken hazırlanmalı ve bu ona hak olmalı. Yaşanan, yaşanmış olan, dile gelen gelmeyen hiçbir şey buna engel olmamalı" düşüncesi doğdu önce.
Bu düşünce akla düşer düşmez de harekete geçmek için beklenmedi, olumsuzluklara pes etmeyen, inandığı yolda yürüyen gönül vermiş kişilerle adımlar atıldı. Hazırlıklar yapıldı. Çünkü herkesin inandığı tek bir gerçek vardı 'Çocuk Çocuk Olunca iyileşir!
Çocuk evde, parkta, okulda, sinemada, ormanda her yerde nasıl çocuksa; hastanede de çocuktu. Sıfatı mekana göre değiştirilemez olduğu kadar; istekleri de, hakları da, duyguları da, oyunları da değiştirilememeliydi.
Hastanede yatarken de
'Öğretmenim Elimi Tut' çiçeği burnunda yepyeni bir proje.
Hastanede uzun süre kalan çocuk hastaların eğitimlerine devam etmeleri için bir grup eğitimcinin önerisiyle hazırlanmış ve hayata geçmiş bir proje.
9 Mayıs Günü Cemal Reşit Rey Konser Salonunda Muhteşem bir Katılımla İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü ve Hayata Renk Ver Derneği’nin ortaklığında yürütülen Öğretmenim Elimi Tut Projesi “Çocuk, çocuk olunca iyileşir” Farkındalık paneli; uzman konuşmacı ve deneyimli konuklarıyla, yapılan sosyal deney ve özel etkinliklerle herkese umut kaynağı oldu.
'Öğretmenim Elimi Tut' Projesi kapsamında gerçekleşen ‘Çocuk Çocuk Olunca İyileşir’ konulu panel Türkiye genelinde her gün artan sayıda yaklaşık 1,5 milyon çocuğu hedef alarak dolu dolu hazırlanmıştı. İçerikte dikkatleri çeken şey ise her hikâyenin temasının aynı oluşuydu. ''EMPATİ'’
Güne güzel başlamak için bir önceki günü güzel kapamak iyi fikir olabilir. Harika bir iş peşinde olmak, toplum yararına projeler üretmek, bir başkası için mücadele verirken kendine iyi gelmek gibi şeylerden bahsediyorum.
Tanımına bakıldığında sağlık kavramının, fiziken ve ruhen iyilik hali olarak karşımıza çıktığını görmekteyiz. Fiziksel sağlık kadar önemlidir ruh sağlığı da.. Tıpkı ruh sağlığı kadar önemli olan fiziksel sağlık gibi..
Nasıl ki fiziksel olarak sağlıklı olduğumuzda bunun için bir şeyler yaptığımızda harika hissediyorsak, ruhumuza iyi gelen şeyleri yaptığımızda da fiziken iyi oluyoruz.
Sağlığım için neler yapmalıyım sorusuna cevap verirken özellikle mevsim geçişi nedenli hastalıkların arttığı bu günleri de düşünmek gerekiyor.
Sevgililer Günü sevgilisi olanlar, çiftler için kutlanması tercih edilen özel bir gündür. Sevgilisi olmayanlar için ise sıradan bir gündür.
Sevgilisi olmayanların bu sıradan günde özellikle yapmaması gerekenler;
Sevgilim yok diye üzülmek – Dün de yoktu, bu kadar üzgün olup olmadığınızı düşünün!
Sevgilim yok ama ile başlayıp tutkuları pazarlamak - Tutkularımız bizleri ayakta tutan şeyler. Paylaşmak istersek özel günlere ihtiyacımız olmadan her an paylaşım için vaktimiz var. Hepimizin harika bir köpeği, sarılıp sıcacık yattığı kedisi, coşarak açan çiçekleri, bağlı olduğu spor takımı, dünyadan koparan hobileri olabilir ve paylaşmak için ama ile başlayan cümleler kurarak onlara haksızlık etmemelisiniz!
Herkesin bir hikayesi var..
Kimi şanslı bir öyküye uyanırken kimi hastalıkla mücadele etmek için nefes almaya çalışır.
Herkesin hayatında bir tercihi, bir de zorunluluğu vardır ve tercih edemediklerimizle tek başımıza mücadele etmekte zorluk çekeriz. Sanki kendi derdimizden büyük bir şey yokmuş gibi hayatta olumsuzluklarımızla yaşar, çevremizi göremeyiz. Aslında tam da bu hislerimizle çevremize daha dikkatli bakabilmektir yapılması gereken..
Bir avuç insan ne yapabilir mi? Çok şey..