Lyon’da düzenlenen Bocuse d’Or Gastronomi yarışmasının galibi şef Brian Mark Hansen liderliğinde Danimarka oldu. İkinci sırayı Norveç, üçüncülüğü Macaristan aldı. En genç yarışmacı 25 yaşındaki Fransız kadın şef Naïs Pirollet ise beşincilikte yetindi.
Dünyanın en prestijli şef yarışmalarından biri olan Bocuse d’Or dünya finalini Danimarka kazandı. Adını efsanevi Fransız şef Paul Bocuse’den alan dünya şefler şampiyonası Bocuse d’Or, Fransa’nın Lyon kentinde SIRHA fuarı çerçevesinde iki yılda bir düzenleniyor. 1987 yılından beri verilen ödüller için önce ülke ve bölge yarışmaları yapılıyor, elemeleri geçen 24 takım dünya şampiyonasına katılabiliyor. Ülke takımlarının seyircilerin dizildiği tribünlerin önünde yan yana kurulan mutfaklarda en iyi yemekleri hazırlamak için 5 saat 35 dakika boyunca ter döktüğü yarışma oldukça şenlikli. Taraftarlar tıpkı bir spor yarışması gibi tezahürat yapıyor, kaynana zırıltısından zurnaya dek olmadık şamatayla takımlarına destek veriyor. Bu yıl tribünlerin en renkli seyirci topluluğu kuşkusuz Japonlardı. Kıyafetlerinden organize tempolu sloganlarına kadar kusursuz bir performans sergilediler.
Danimarka’nın kazanması bir sürpriz sayılmaz; çünkü önceki yıllarda sırasıyla Bronz, Gümüş ve Altın madalyaları sıra sıra dizen Danimarkalı şef Rasmus Kofoed’in tekrarlanması neredeyse imkânsız zaferlerinden sonra Danimarka hep üst sıralarda yer aldı ve bu yıl da Altın madalyayı Brian Mark Hansen ile kaptı. Brian Mark Hansen ülkesinde sanatçı yönüyle tanınan bir şef, Søllerød Kro restoranıyla 1 Michelin yıldızı var. Ancak uluslararası platformlarda çok tanınmıyordu. Genç yardımcısı Elisabeth Madsen ile gösterdikleri kusursuz performansla podyuma çıktılar.
Son yıllarda İskandinav ülkeleri üst sıraları kimselere kaptırmıyordu. Nitekim bu yıl da ikinci Norveç. Ancak bu yıl Macaristan kimilerince beklenen bir sürpriz yaptı ve bir anlamda İskandinav ligine girdi ve şef Bencére Dalnoki ile bronz madalyayı kaptı. Bu da şaşırtıcı sayılmaz. Macaristan yıllardır çok sıkı bir çalışma içinde. İlk parlayan Macar şef Avrupa birincisi olan Tamás Széll olmuştu. O zamandan beri Macaristan sıkı çalıştı ve artık dünya gastronomisinde kalıcı yeri olduğunu kanıtladı.
Ağaç yaşken eğilir
Bu yıl geleneksel yarışma dışında takımlar sıra dışı bir konuda daha yarıştı. Bocuse d’Or’un bu yeni yarışması tamamen çocuklara yönelik. Her takımın hem dengeli hem de eğlenceli bir çocuk menüsü hayal etmesi bekleniyor. “Feed the Kids” (Çocukları Besleyin) başlığı taşıyan bu yeni konsept, bir sosyal sorumluluk fikriyle başlamış. Çocukların daha küçük yaştan fast-food kültürüne maruz kaldığı düşünülerek, sağlıklı beslenme konusunda farkındalık yaratmak ve sağlıklı yiyeceğin aynı zamanda lezzetli olabileceğini sergilemek amaçlanmış. Menüyü koskoca şefler hazırlıyor, ama profesyonel jürinin yanı sıra asıl jüri yaş ortalaması 10 olan çocuklardan oluşuyor. Menüde yer alan tatlısıyla tuzlusuyla tüm lezzetlerde ortak bir malzeme kullanılması şartı var. Bu yıl seçilen ortak malzeme ise balkabağı. Konu balkabağı olunca Külkedisi’nin gece yarısı balkabağına dönüşen masalsı arabasından Cadılar Bayramı’na kadar uzanan, orada neredeyse her kahve zincirinde moda olan balkabağı turtası baharatlı, bol kremalı içeceklerden oluşan bir yelpaze akla geliyor. Ancak şefler, çocuk masallarına ve popüler kültüre pek takılmamışlar, ana yemekte yumurta kullanımının da şart olduğu yarışmada, aksine son derece şık özenli sunumlarla lezzete ağırlık veren ciddi menüler oluşturmuşlar. Bu yarışmanın kazananı Japonya oldu, Fransa ise jüri ödülünü kazandı. Fransız lezzet paletini sunan yarışmanın en genç şefi 25 yaşındaki Naïs Pirollet, balkabaklı kruvasan, balkabağı püresiyle sunulan poşe yumurta gibi lezzetler sunan kahvaltı menüsü hazırlamıştı.
Fransa’da yarışmaya adını veren şef Paul Bocuse’ün memleketi olan Lyon’da Bocuse d’Or yarışmasının yapıldığı Sirha Fuarı, 23-27 Ocak’ta düzenlendi.
İsveç’in sunum ödülü kazanan tabağı.
Fransa’nın jüri özel ödülü alan çocuk tabağı.
Devrim servisi başlıyor
Bu hafta sonu Milano’da İtalya’nın en önemli buluşması “İdentità Golose Milano” gerçekleşiyor. 28-30 Ocak’taki etkinlikte; Alex Andoni Luis Aduri ve Harold McGee gibi son derece önemli konuşmacılar yer alıyor. Bu yılın teması “Devrim!” Etkinliğin tanıtım sloganı da ilginç: “Baylar ve Bayanlar, Devrim servisimiz başlamıştır!”