Aylin Öney Tan

Aylin Öney Tan

aylinoneytan@gmail.com

Tüm Yazıları

Meyvelerin cazibe kraliçesi kiraza karşı koymak çok zor; güzel dudakları , betimleyen al renklisinden beyazımsına, sarımsı pembemsinden morumsu kiraza, acaba en güzeli hangisi!

Haziran ayına kiraz ayı da derler. Kiraz ayı geldi mi artık yaz gelmiştir, dalları kiraz basmıştır. Dalın belini bükecek denli bol meyve veren kiraza o yüzden “Dalbastı” demişler. Dalbastı kirazı Anadolu’da pek çok yerde var ama coğrafi işaret olarak Malatya’ya tescilli. Böyle pek çok coğrafi işaret almış kiraz türümüz var. Bu yıl 4 çeşit kiraz Afyon’dan Sultandağlı ve Sultandağlı Gılli türleri, Denizli Honaz ve İzmir Kemalpaşa kirazı tescil aldı; böylece tescil almış kiraz türlerimizin sayısı 10’a ulaştı. Önceki yıllarda Niğde Ulukışla Darboğaz, Isparta Uluborlu, Manisa Salihli, Konya Akşehir ve Ereğli beyaz kirazı gibi türler de listeye girmişti. Bu rakam, aslında Türkiye’deki kiraz çeşitlerinin tümü düşünülürse olması gerekenin çok altında. Oysa tarihte kaydedilmiş çeşitlerine bakarsak kirazın çekiciliğinden değil de çeşitliliğinden başımız döner, kendimizi kaydederiz!

Haberin Devamı

Napolyon’dan ötesi

Baş döndürücü çeşitlilik

İlginç bir şekilde Evliya Çelebi’nin saydığı kirazların bir kısmı, örneğin İzmit, Sapancı, Simav ve Tire kirazları beyaz. Tarihçi Günay Kut’un “Meyve Bahçesi” adıyla yayınladığı 1847-1848 yılına ait bir bahçıvan defteri var. Bahçıvan, tek bahçede tam 15 çeşit kiraz yetiştirmiş. İsimleri birbirinden âlem: Hora, Karaoğlan, Hoca Yörük, Harmut, Tabanlıoğlu, virani, dalbastı, sarı, sultani, çuval, limonata, dürdane, çeşnili, iyiler güzeli, elifli. Bence en güzeli limonata olmalı, adı bile insanın içini açıyor. 1927’de yayımlanan “Nebatlar Âlemi” kitabı ise Isparta’nın ballı diye bir türünden bahsediyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında kirazla ilgili pek çok tespit çalışmaları yapılmış. Hamdi Dikmen ve Ragıp Ziya Mağden tarafından hazırlanan 1944 tarihli “Hususi Meyvacılık” kitabında sayılan sayısız çeşitler arasında kalp, ala, güzelce, turfanda, şadırvan gibi nice güzel isimli çeşitli tür var.

 Niye Napolyon?

Peki, bunca çeşidimizden Fransa İmparatoru Napolyon’un adını taşıyan kiraza nasıl gelmişiz? Bazen insan öyle bir hisse kapılıyor ki piyasada sadece Napolyon türü var! Her gösterişli kiraz bu isimle pazarlanıyor. Gerçekte hemen hemen hepsi aslında adı o kadar da çekici veya etkileyici olmayan 0900 Ziraat kirazı. Bu tür 1975’lerde Dr. Fahrettin Öz tarafından Yalova’da başlatılan bir çalışmanın sonucu ortaya çıkmış. Coğrafi işaret listesinin yarıdan fazlası da aslında bu kiraz. Temelinde Fransızların Bigarreau türü var ve bilinen geçmişi 1600’lere dek dayanıyor; bundan yaklaşık 200 yıl önce ünlü kumandanın zaferlerini kutlamak için bu ad verilmiş. Bizim 0900 Ziraat ile aynı olduğu iddia edilen bir de Alman kirazı var. Almanya’nın Polonya sınırındaki Guben bölgesindeki Schneider adında bir üretici tarafından 1850’lerde tesadüfen bulunmuş. Aynı yerde bir de Noir de Guben diye koyu kırmızı bir kiraz var ki o bizde Yalancı Napolyon veya Kemalpaşa Napolyonu olarak biliniyor. Özetle bu isimlendirme meselesine gelince iş karışıyor.

Haberin Devamı

Türk kirazı

Haberin Devamı

Artık adına ne derseniz; ister Napolyon ister 0900 Ziraat, bu türün özelliği ortalama en az 10 gram ağırlığında iri taneli kalp şekliyle gösterişli olmasının yanı sıra dayanıklılığı; meyve çatlaması yapmadığı (yani meyve dalında olgunlaşma sürecinde yarılmadığı) için raf albenisi yüksektir; yola gelir, nakliyeye dayanıklıdır. Sulu ve hafif mayhoşluğu olduğu için çok sevilir. Türkiye, dünyada en önemli kiraz tedarikçisi ülke. Dünyaya kirazın beşte biri bizden gidiyor. Neredeyse tamamı bu bizim 0900 Ziraat çeşidi, ama dünyada artık “Türk kirazı” olarak anılıyor. Yola gitmek deyince Konya Akşehir kirazı İngiltere Kraliyet ailesi sofrasına kadar gidiyormuş. Bazen Akşehir Napolyonu olarak geçen kirazın asıl kökeni ise evlere şenlik bir isim taşıyor: Allahdiyen!