“Kimi zaman insanda ‘hayvanca’ bir zalimlik olduğundan dem vurulur ama hayvanlara yapılan korkunç bir haksızlık, bir hakarettir bu. Bir hayvan asla insan gibi zalim olamaz; böylesine ustalıklı, böylesine sanatsal bir zalimlik insanda olur sadece”.
Dostoyevski’nin bu sözünü, Silivri Canları’nın Instagram’daki sayfasında gördüm dün. Ülkemizde gittikçe sıklaşan toplu katliamlardan birinin daha kurbanlarının, hepimizin gözü önünde can çekişerek ölen Ankara Batıkent köpeklerinin ardından yazılmıştı ve gerçekten edine edine kötülüğü ‘sanat’ edinmiş bir türün acıklı hali daha iyi ifade edilemezdi. Aklın var, kalbin var, bir sürü yeteneğin var, bu dünyaya kazık kakamayacağının, ölümlü olduğunun bilincindesin, şu sınırlı vaktinde vicdanlı olabilirsin, şefkatli olabilirsin, birilerine faydan dokunsun diye uğraşabilirsin, öldürmeyip yaşatabilirsin ama hayır, sen kötü olmayı tercih ediyorsun. Hem de sana hiçbir zararı dokunmadığı gibi bir de üstüne güvenen, karnını doyuracağına inanan canlıların önüne yiyecek görünümlü zehir koyacak kadar kötü.
Böyle zamanlarda “İnsan yaşattığını yaşamadan ölmezmiş” cümlesinin doğru olmasını gönülden istiyorum ama bu olaya dair tek diyeceğim, biz artık yetkililerden “İnceleyeceğiz, araştıracağız, takipçisi olacağız”dan fazlasını duymak, “İşte bu canlıların katilleri bunlar” dendiğini görmek ve onların en ağır şekilde cezalandırılacağımı bilmek istiyoruz. Tabii bunun için önce hayvan hakları yasasının çıkmasını bekliyoruz. Bu katillerle bir arada yaşamak istemiyoruz.
Peki, bu sırada delirmemek için biz ne yapabiliriz? Bu sınırsız öfkemizi başka canlıları yaşatmaya yaşama yöneltebiliriz. Öldürme sanatını, zalimlik sanatını benimseyenlere inat yaşatma sanatını, şefkat sanatını öğrenebilir, öğretebiliriz. Çocuklarımızı hafta sonu gezmesi diye alışveriş merkezlerine kapatmak yerine hayvan barınaklarına götürebilir, başka canlılara yardım etmeyi öğretebilir, eve bir hayvan alacaksak pet shop hapishaneleri yerine barınakları tercih edebiliriz.
Kalkıp gidemiyorsak, oturduğumuz yerden parmağımızın ucuyla barınaklara mama yollayabilir, hasta, yaralı, işkence görmüş, kaza geçirmiş hayvanlara şifa olmak için bütün imkânlarını seferber eden iyi insanlara destek olabiliriz. İki örnekten söz etmek istiyorum, biri Silivri Canları. Instagram hesabına (silivricanlari) girip, baktıkları hasta hayvanları görebilir, onlara para yardımında bulunabilir, hemen şu anda felçli üç köpeğin ayaklanmasına önayak olabilirsiniz. Pet Besinleri ya da Canpet internet sitelerinden onlara mama yollayabilirsiniz.
Ya da Antalya’da kendi bahçesinin ürünlerinden hazırladığı katkısız yiyecekleri ihtiyaç sahiplerine gelir yaratma amacıyla satan Menşure Ertürk’ten (mensureerturk) alışveriş yapabilir, mutfağınızı kaju, fındık, kuşburnu ezmesi, limon, kapari turşusu, nar ekşisi gibi sağlıklı lezzetlerle doldururken birilerine faydalı olmanın huzurunu yaşayabilirsiniz. Bu haftanın siparişlerinin geliri dört ayaklı dostlar için kullanılıyor. Aynı üç felçli köpeği ayağa kaldırmak için.
Çaresizce seyirci kaldığımız zalimliğe karşı kendime de herkese de önerebileceğim tek çözüm bu. Birileri kötülüğü sanat edinmişse biz de iyiliği edinelim, edinmiş olanlara destek olalım. Bedduadan daha hızlı ve kesin sonuç alırız hem.