Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gerçekten enteresan bir durum hasıl oldu memlekette: İlgili ilgisiz her konuyu içinde belli başlı sözcüklerin geçtiği bir konuşmayla bertaraf edebiliyoruz. “Şehitler” diyoruz, “darbe” diyoruz, “tank” diyoruz, özetle “15 Temmuz”dan dem vuruyoruz, kimse “Ne ilgisi var?” demiyor, diyemiyor. Kaldı ki demeye kalkışan düşünsün, “vatan haini” midir, “halk düşmanı” mıdır, zararlı bir unsur olduğu kesin de üzerine neler ekleyebiliriz, hayal gücümüze kalmış...

Çiftlik Bank açılış konuşmalarında bunun afili örneklerini görmüştük hatırlarsanız. “Beyaz sakallarına hürmeten” sözlerine kulak vermemizi isteyen beyefendinin saydığı ‘kırmızı çizgilerin’ konuyla alakasını sormak kimsenin aklına gelmemişti.

Haberin Devamı

Son örneğimiz ise Nihat Doğan. Önceki gün Kanal D Haber’de Doğan’ın 11 ve 17 yaşındaki iki kız çocuğunu alıkoymaktan gözaltına alındığı, ifadesinin ardından serbest bırakıldığı yer aldı. Doğal olarak bu sosyal medyada da ses getirdi. Ve ne oldu? Daha önce Özgecan Aslan öldürüldüğünde yazdığı “Sen de mini eteği giyip soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksın” tweet’ine tepki gösterenlere, “Şehitlerin, vatanın bekasının mini etek kadar değeri yok mu gözünüzde?” şeklinde cevap veren Nihat Doğan, bu kez de bu haberi yapanları “gayrı milli”, kendisini de “direniş simgesi” ilan etti.

“Ne alakası var?” dediniz mi? Aman başınızı derde sokmadan içinizden sorun, bakın açıklıyor alakasını: “Milli bir adam istemezler, özellikle Türkiye’nin bölünmesi noktasında yoğun bir saldırı devam eder ve gün geçtikçe artarken, bizim de özellikle toplum refleksini dinamikleme konusunda çok önemli direniş hatlarından olduğumuzu herkes biliyor”.

Kim herkes? İstemeyenler kim? Siz daha şaşkın şaşkın “Biz kim? Onlar kim?” diye soruyorsanız, anlayın işte üstüne basıla basıla “vatan haini”, hatta “hainler ittifakı” diye söz edilen sizsiniz: “Gerek 15 Temmuz’da, 17-25 Aralık’ta, her şeyde demokrasinin ve milletin yanında durduğumuz için ve milleti de tetiklediğimiz için, mazlumların, fakirin, fukaranın, garibin, çoluğun, çocuğun yanında durduğumuz için Nihat Doğan çok önemli bir simgedir. Nihat Doğan bir misyondur, bu toplumun değerlerinden biridir”.

Haberin Devamı

Bu kadar basit. “Ben bir misyonum” diyorsun, bitiyor, “Bana soru yönelten herkes de vatan haini”. Konu neydi, biz kimdik, siz neden vatan sevgisinin ölçüsü oluyor, ne sıfatla benim vatanımla ilişkimi kendi üzerinizden sorguluyorsunuz? Toplumun değerleriyle sizin şu anda yargıya intikal etmiş konunuz örtüşüyor mu ki konuyu buralarda dolaştırıyorsunuz?

Bir sürü sorulacak şey var da insan bundan sonra bir şey demeye de korkuyor tabii, o kendisinden üçüncü şahısla söz ederken “Pardon beyefendi, hepsi iyi güzel de siz bu alıkoyduğunuz söylenen iki kız çocuğu konusuna açıklık getirecek misiniz?” diyerek toplumun direniş sembollerinden birini karşımıza mı alalım? Allah muhafaza, onu çökertirlerse diğer direniş hatlarını yok etmek kolaymış, öyle diyor. Kim çökertirse mi? Hâlâ soruyor musunuz, “Onlar” işte.