Bu yıl 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü İstanbul’un kıymetli bir tiyatro mekânının daha kapılarını kapattığı haberiyle karşıladık.
Kültüral Performing Arts Tiyatrosu, 2017 senesinde Levent Sanayi’de büyük emeklerle kurulmuştu. Bizde tiyatro kurmak da salon açmak da biraz ‘deli işi’ kabul edilir, bu sahne de tam “Burada tiyatro falan olmaz” denilen noktada ısrarla, inatla filizlenmiş, kolektif bilinçle yükselmiş, kısa zaman içinde de İstanbul kültür sanat hayatının önemli bir parçası haline gelmişti. Hem kendi iç yapımlarını sahneliyor hem başka bağımsız tiyatrolarla salonu paylaşıyorlardı.
Mekânın sahibi, tiyatronun da kurucularından yazar Yakup Almelek idi. Ekibin tek muhatabı ve destekçisi, tiyatronun faaliyetlerinin burada süreceğinin teminatı. Yedi yıl da böyle devam etti her şey.
Gelgelelim Kültüral Performing Arts Tiyatrosu’nun 27 Mart’ta yayımladığı basın açıklamasından öğreniyoruz ki Ağustos 2022’den itibaren sağlık sorunları yaşayan Yakup Almelek ile iletişimleri kesiliyor, karşılarında Almelek ailesinin konuyla ilgili yeterli bilgisi olmayan diğer fertlerini buluyorlar. Hatta daha net olmak gerekirse aile, binanın ‘resmi mülk sahipleri’ sıfatıyla ekibin destekçileri Yakup Almelek ile iletişim kurmasını engelliyor. Ve buranın tiyatro olarak devam etmesine gönüllü olmadıklarını da
dile getiriyorlar.
Tiyatronun kurucu sanat yönetmeni Yağmur Yağmur, “Ben tamamen bütün sorumluluğu devralayım, Yakup Bey maddi katkıda bulunmasın, biz size belirleyeceğiniz bir kira ödeyelim, yeter ki burayı yaşatalım” diye bir öneride bulunduklarını anlatıyor. Zaten Yakup Almelek de zamanında kendisi işin içinde bulunmasa da tiyatronun burada yaşamasını istediğini belirtmiş. Aile önce “tamam” diyor bu öneriye ve bir emlakçı getirip kira bedelini belirlemesini istiyorlar. 30 bin TL gibi bir kira bedeli çıkıyor ortaya ve taraflar sözlü olarak anlaşıyorlar. Yağmur Yağmur şirketi ve sorumluluğu üzerine alıyor, sezonu açıyorlar. Gelgelelim aileden beklenen kontrat gelmiyor bir türlü. “19 Ekim’den itibaren aileyle defalarca yazıştık, konuştuk, ha bugün ha yarın diyerek beş ay geçti” diye anlatıyor Yağmur. Bu sırada sezon devam ediyor, oyunlar oynanıyor, belediye gelip “Şirket sahibi değişmiş, yeniden ruhsat almanız lazım” diye sıkıştırıyor, kontrat yok ortada, elektriği, suyu bile üzerlerine alamıyorlar. Bir zaman sonra aile aramalara cevap vermez oluyor. Muhtemelen bir yıldırma taktiği bu. Çünkü en sonunda Yağmur Yağmur mali müşavirlerini arayıp “Biz anahtarı teslim edeceğiz” dediğinde o kadar zamandır iletişim kuramadıkları aile bireyleri bir saat içerisinde ortaya çıkıp anahtarlarını teslim alıyorlar. Tiyatro topluluğunun onca yıllık emeği ve bütün ekipmanlarıyla birlikte.
Kültüral Performing Arts artık sahnesi olmayan bir tiyatro. Açıklamalarında yazdıkları gibi kırgın, üzgün ve hatta öfkeliler; “Bizim başımıza gelen bu dolambaçlı ihaneti hiçbir sanat topluluğunun tecrübe etmesini istemiyoruz” diyorlar. Ancak Yağmur Yağmur ile konuşurken emin oldum ki asla yılgın değiller. “Elbette en büyük isteğimiz İstanbul’a bir mekân daha kazandırmak” diyor mesela, “Bir daha mı asla” demiyor. Tabii biraz zamanı var ama şimdiden görüşmelere, yeni mekânı kafasında
projelendirmeye başlamış.
Yazdıkları metin “Tiyatro sermayeye yenilmesin” diye devam ediyordu. Bu, yenilmediğinin kanıtıdır aslında. Tiyatrodan boşalan mekân belki ayda 100 bin liraya bir oto galeriye kiraya verilebilir ama kentin kültür hayatına kalıcı, dönüştürücü etkide bulunmuş olmanın, “Çok sevdiğimiz mahallemiz Sanayi’nin kapkaranlık sokaklarını tiyatroyla aydınlattığımız ve kapımızda kesilen ağacın yerine diktiğimiz ıhlamur ağacı için mutluyuz” diyebilmenin değeriyle ölçülemez bu.